Osmanlı Niçin Borçlandı? Nasıl İflâs Etti?(1)
22 Mart 2017, Çarşamba 06:42Osmanlı târihi boyunca 192 savaşa girmiş, 155 kesin zafer kazanmış, ekserisi son dönemlerde olmak üzere, 26 yenilgi almış ve 11 savaşta da berabere kalmıştır, yani kimin gâlip, kimin mağlup olduğu belli olmamıştır.
Haçlı âlemi Osmanlıyı erkekçe, mertçe savaş meydanlarında yenemeyeceklerini târihî tecrübeleri ile test ettiler. Fakat gayelerine ulaşabilmek, dünyayı keyiflerince sömürüp hortumlayabilmek için illa ki, Osmanlının bertaraf edilmesi gerekiyor. Bunun için son zamanlarda tektik ve metot değiştirdiler. Bu hususta da en büyük ve etkili delilleri, rehberleri papa ve papazlar oldu.
2 Şubat 1821 yılında Mora İsyanını çıkartan ve binlerce insanın ölmesine sebep olan Papaz Grigorios'un, Osmanlıyı yıkabilmenin yol ve yöntemlerini belirleyen, Rus Çarı ve diğer Avrupalı idârecilere gönderdiği tavsiye mektubunu okuyucularıma arz ediyorum:
“Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü Türkler çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gâyet mağrur ve izzet-i nefis sâhibidirler. Bu hasletleri de dinlerine bağlılıklarından, an'anelerinin kuvvetinden, pâdişahlarına, kumandanlarına ve büyüklerine olan itaat duygularından ileri gelmektedir. Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk ve idâre edecek liderlere sahip oldukları müddetçe de, çok çalışkandırlar. Onların bütün meziyetleri, hattâ kahramanlık duyguları da an'anelerine ve ahlâklarına olan bağlılıklarından ileri gelmektedir.
Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak, mânevî râbıtalarını kesmek, dinî metânetlerini zaafa uğratmak gerekir. Bunun da en kısa yolu, an'anat-ı milliye ve mâneviyelerine (Millî ve mânevî anlayışlarına) uymayan hârici fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır. Türkler hâricî yardımı reddederler. Haysiyet hisleri buna manidir. Fakat onlara sezdirmeden bunu yapmak şarttır. Mâneviyatları sarsıldığı gün Türkleri, kendilerinden şeklen çok kuvvetli, kalabalık ve zâhiren hâkim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kuvvetleri sarsılacak ve maddî üstünlükle onları yıkmak mümkün olacaktır.
Osmanlı devletini dünya siyasî hayatından tasfiye için, onlara bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu tahribatı tamamlamak gerekir.”(1)
Bu ve benzeri tavsiyeler neticesi Batılıların Osmanlıyı yıkabilmek için uyguladıkları metotlardan bazıları:
1-Osmanlıyı bazen kendileri ile, sık sık Ruslarla ve son zamanlarda da Balkan devletleri ile sık sık savaşa sokmuşlar,(2) çeşitli entrikalarla onları iflâs ettirmişler. Dünyada en mâliyetli faaliyet, savaşlardır. Osmanlıda ilk borcu Kırım Harbi nedeniyle almıştır.(3) Batılı devletler politikaları icabı Osmanlı ve Rusların yükselip yücelmesini istemiyorlar, bunun için çeşitli Bizans oyunları ile bunları birbirine takmışlar ve târih boyu savaştırmışlardır. Yangını çıkardıktan sonra Osmanlıya gelip itfaiyecilik rolüne bürünüp, çok büyük avantajlar ve pirimler koparmışlardır. Kırım savaşı da böyle olmuştur.(4)
Quincy Wright isimli Batılı bir yazarın “Savaş Üzerine Bir İnceleme” isimli kitabında ortaya koyduğu bilgilere göre Osmanlı Devleti’nin 1450-1900 yılları arasındaki her 50 yılın ortalama 30,5 yılını savaşlar içinde geçirmiştir.(5) Samiha Ayverdi Hanıma göre de Ruslarla her 5 yılda bir savaşa tutuşmuşuz.(6)
İngiliz parlamenter ve târihçi Munra Butler bu realiteyi şöyle dillendirir: “Osmanlıya son zamanlarda Avrupalılar eskisi gibi topla, tüfekle, ordularla saldırmıyorlardı. Bunların yerini, diplomatik oyunlar, ekonomik entrikalar, borçlandırma, şuna buna imtiyaz isteme, dayatma reform yaptırma bir nevi zoraki ferman ilân ettirmeler almıştı.”(7)
Avrupalılar Osmanlı ile Rusya’yı birbirine takıp kırım savaşını başlatınca, zaten zor dönemlerini yaşayan Osmanlı çok zor durumda kalmış, müfrit bir mason olan Mustafa Reşid Paşanın teşvikiyle, Avrupalıların da baskı ve zorlaması neticesi Avrupalılardan borç bulma hususuna gidilmiş Osmanlı Sultanı Abdülmecid Han:
“ Ben selefimden bu devleti nasıl aldım ise halefime de öyle borçsuz teslim etmem lâzım eğer bu borçlanmadan vaz geçilmezse saltanattan vazgeçerim” diyecek kadar borçlanmayı sevmemesine ve karşı durmasına rağmen mecbur kalınmış ve 1854 senesinde ilk defa borç alınmıştır.
Dipnotlar:
1- Târih Konuşuyor Dergisi, c.1, s.1; Ahmed Uçar, Târih ve Dü¬şünce Dergisi, Aralık-Ocak-Şubat 2005, s. 19.
2- Asırlarca Ruslarla her 5 yılda bir savaşmışız. Sâmiha Ayverdi, “Türk-Rus Münasebetleri ve Muhârebeleri” Kubbealtı Yay. İst. 2004, s. Takdim bölümü.
3- İskender Pala, “Tavan Arası”, Kapı Yay. İst. 2008, s.161.
4- Cengiz Özakıncı, “Türkiye’nin Siyasî İntiharı”, Otopsi Yay.13. bas. İst. 2007, s. 57.
5- Dankwart A. Rostov, “Unutulan Müttefik Türkiye”, Milliyet Yay. İst. 1989, s. 188. ; İbrahim İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-2”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 31.
6 - Sâmiha Ayverdi, “Türk-Rus Münasebetleri ve Muhârebeleri” Kubbealtı Yay. İst. 2004, s. Takdim bölümü.
7 - H. A. Munra Butler Johnstone, a. g. e. s. 8.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.