Osmanlı Niçin Borçlandı? Nasıl İflâs Etti?(2)
16 Mart 2017, Perşembe 06:50Avrupalılar Osmanlı ile Rusya’yı birbirine takıp kırım savaşını başlatınca, zaten zor dönemlerini yaşayan Osmanlı çok zor durumda kalmış, müfrit bir mason olan Mustafa Reşid Paşanın teşvikiyle, Avrupalıların da baskı ve zorlaması neticesi Avrupalılardan borç bulma hususuna gidilmiş Osmanlı Sultanı Abdülmecid Han: “ Ben selefimden bu devleti nasıl aldım ise halefime de öyle borçsuz teslim etmem lâzım eğer bu borçlanmadan vaz geçilmezse saltanattan vazgeçerim” diyecek kadar borçlanmayı sevmemesine ve karşı durmasına rağmen mecbur kalınmış ve 1854 senesinde ilk defa borç alınmıştır.
Hâin uyuşturucu tâcirlerinin bir metodu vardır: Kurbanlarına önce bedava verirler, hattâ yalvarırlar, baskı yaparlar, “bir kereden bir şey olmaz” derler. Kurbanlar alışıp müptela olduktan sonra, ellerinde avuçlarında ne varsa alıp onları hem maddî hem de mânevî yönden kahrederler. Aynı metodu dedelerimiz üzerinde tatbik etmişler, önce yalvara yakara borç vermişler, müptela yaptıktan sonra çok ağır şartlarla onların kanını emip, târih sahnesinden silinmelerine sebep olmuşlardır. Bu ve benzeri sebeplerle Osmanlı 1853 yılında borçlanmaya başlamış,(1) 130 yıl sonra yani 1984 yılında son borcunu kapatabilmiştir.(2)
2-Son zamanlarda basiretsiz Osmanlıları öyle bir lükse, israfa ve borçlanmaya alıştırmışlar ki, insanın dehşete düşmemesi mümkün değil. Boğazın iki yakasında 57 tane sultan sarayı olduğu halde, Batılılardan çok fahiş faizlerle borç alıp yenilerini yaptırıyorlar ve içinin eşyalarını yeniliyorlar.(3)
Sultan Abdülmecid bu felâkete doğru gidişin önüne geçmek istemiş, çeşitli tedbirler almış, hattâ saray kadınlarının, çarşılara çıkıp alış-veriş yapmasınlar diye arabalarını bile zincirlerle bağlatmış ama yine de mâni olamamıştır.
3-Pâdişah ve bürokrat saraylarındaki kadınların Batı mukallitliği yaparak harcamada hudut tanımamaları, üstelik bunu ellerindekini harcayarak değil, Batıdan borç bularak yapmaları işin en garip tarafıdır.(4) Sultan Abdülaziz döneminde saray halkının sayısı 5,500’e ulaşmış ve bunların harcamaları devlet gelirlerinin beşte birine tekabül eder olmuştur.(5)
4-Boğaz kenarından yüzlercesi varken, Batılıdan veya içimizdeki azınlık bankerlerinden çok fahiş şartlarla borç alıp yeni yeni saraylar ve yalılar yaptırılması.
Avrupa bize çok insafsız şartlarla borç vermiş, tabi bizimkiler de almış. 271.800.000 dolara 169.700.000 dolar faiz ödemişiz.(6) Faizi bir yana bulunan paranın % 15’ini borç bulunması için aracılık yapan bankerler almışlardır.(7)
Osmanlıya borç bulan, borç veren, aracılık edip onları batıran sarraf ve bankerlere yaptıkları bu büyük hizmetlerinden dolayı Fransız hükümeti Fransa’nın en büyük devlet nişanını vermiştir.(8)
Bu hususta aracılık eden içimizdeki azınlıklar, hattâ kendi paşa ve bürokratlarımız da büyük miktarlarda rüşvetler almışlar ve bulunan paranın dörtte biri ancak ne maksatla bulundu ise oraya sarf edilebilmiştir.
Dipnotlar:
1- İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru 3”, Albatros Yay. 4. Bas. İst. 2001, s. 163.
2 - Erhan Afyoncu, “Sorularla Osmanlı-1”, Yeditepe Yay. İst. 2012, s. 156.
3 - John Freely, “Osmanlı Sarayı”, Çev. Ayşegül Çetin, Remzi Kitâbevi, İst. 2000, s. 259.
4 - N.Kösoğlu,Türk Dünyası Târih ve Medeniyeti Üzerine Düşünceler”,Ötük. Yay.Ank.1997,s.572.
5 - Ersal Yavi, a. g. e. s. 235.
6 - Ersal Yavi, a. g. e. s.4 (önsöz). s. 160.
7 - Ersal Yavi, a. g. e. s.4, 6, 11, 67.
8 - İlhan Bardakçı, “İmparatorluğa Veda”, Hülbe Yay. 1985, s. 281.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.