OSMANLI VE YAHUDİLER (1)
01 Mart 2019, Cuma 10:07Ortaçağda Yahudilerin müracaat ettiği her kapı yüzlerine kapanırken, Osmanlının müsamaha ve hoş görüsünden faydalanıp bizim içimize gelip yerleşmişlerdir.
Ecdadın yaptığı bu iyiliğin bedelini ve karşılığını da: Osmanlı neslini dininden, inançlarından, örf adet ve geleneklerinden, Allah ve Rasül sevgilerinden uzaklaştırmak, bilhassa son zamanlarda imparatorluğu cadı kazanına çevirmek, padişahları hal ettirip, askeri bir birini düşürmek, haçlılarla iş birliği yapıp imparatorluğun köküne kezzap suyu dökmek ve netice de mukaddes topraklar üzerinde bir İsrail devleti kurmak suretiyle ödemişlerdir!
Avrupa’dan kovulup Osmanlı himayesine girdikten hemen sonra Kanuni döneminde Yazef Nassi isimli bir Yahudi iktisadi hayatımızın yıkılması için ilk dinamiti koymuş ve “Zuyuf Akçe” denen ilk enflasyonu başlatmıştır. Sultan II. Beyazid’in eşi Nevbahar Sultan bu adamın kızıdır. Bunların tesiriyle Avrupa Yahudileri Osmanlı diyarına kabul edilmiş, özellikle Selanik Bölgesine yerleştirilmiş, imparatorluğu yıkan kuvvetlerde burada hazırlanmıştır ve hala Selanik Dönmeleri diye Türkiye siyasetine ve iktisadına hâkim olan insanlar bunların soyundandır.
Bunlar aynen bukalemun gibi içinde yaşadıkları yere zahiren uyar, başkalarından fark edilmez. Buna entegre olmak denir. Dış görünüşte cemiyete uymuş, ama içerde o cemiyet içinde yaşayan insanların aleyhinde çalışıp kuyusunu kazmaya çalışan insanlardır.(1)
III.Murat döneminde Yahudilerin oyunuyla akçe bozulmuş, kıymeti düşürülmüş, devalüasyon yapılmış, asker ve esnaf arasında büyük hoşnutsuzluklar yaşanmış, bunları organize eden Yahudi kadını Ester Kira suçu sabit olduktan sonra idam edilmiştir.(2)
İsrail devlet adamlarından Abba Eban'ın "HALKIM" adlı kitabında "Osmanlı olmasa bugün Yahudi milleti diye bir millet olmazdı. Avrupa’da, 14 yaşından büyük bütün Yahudilerin ya din değiştirip Hıristiyan olmak, ya da engizisyonlarda diri-diri yakılmakla karşı karşıya kaldığı dönemlerde halkım, Osmanlının hoşgörüsüne sığınmış ve Devlet-i Aliyye topraklarına kabul edilmiştir." (3)
Türkiyeli Yahudi ilim adamlarından Avram Galanti, J. Nehaman'ın "Selanik İsraillileri'nin Tarihi" isimli kitabından iktibasla şu müthiş tespitleri nakletmektedir: "Avrupa'da Hıristiyan’ın Yahudi'ye karşı yaptığı muamele, tıpkı bir kartalın avına yaptığı muameleye benzerken, Türkiye'de yaşayan Yahudi cemaatleri bağlarının ve asma çadırlarının gölgesi altında, Sultanların mübarek topraklarında şen, bolluk ve rahatlık içinde inkişaf ederler." (4) .
Roma İmparatorluğunun Yükselişi ve Çöküşü adlı kitabıyla tanınan ünlü tarihçi Gibbons şöyle diyor:
"Osmanlı: devletini tesis ederken, din hürriyetini temel taşı olarak kabul eden bir millettir. Sürekli Yahudi ve Hıristiyan tazyiklerine rağmen, Osmanlı ile tebaası yüzyıllarca ahenk içinde yaşadı." (5)
“Osmanlıların yeni zaman içinde milliyetlerini tesis ederken dini hürriyet ilkesini siyasetinin temel taşı olarak kabul eden ilk millet olduğu itiraz kabul etmez bir durumdur. Hıristiyan dünyasındaki arası kesilmeyen Yahudi katliamları ve Engisizyona rağmen, Osmanlıların idaresi altındaki Hıristiyanlar ve diğer dinlerdeki milletler korkusuz bir şekilde ahenk ve uyum içerisinde yaşıyorlardı.”(6)
Osmanlı döneminde başta Yahudiler olmak üzere azınlıklara o kadar iyi davranılmış, kayırılmış, ve hüsnü muamele edilmiş ki, öz be öz Türk olan insanları bile kıskandırmış ve Mesihî isimli şair bunu şöyle dile getirmiştir:
Şah eşiğinde eğer olmak dilersen muhterem
Ya Yahudi gel bu mülke ya Firenk ol ya Acem.
Kudüslü Hıristiyan bir aileden gelen ve bugün ABD de Ortadoğu uzmanı olarak çalışan Prof. Edvard Said de “Arap dünyasındaki azınlıklar nasıl yaşayabiliyorsa, Araplar arasındaki Yahudi azınlığında yaşaması mümkündür. Bu sistem Osmanlı İmparatorluğu altında gayet iyi işlemiştir. Onların sistemi, şu an sahip olduğumuzdan çok daha insancıl gözükmektedir.”(7)
Bütün bu iyiliklere, müsamaha ve toleranslara rağmen Yahudiler özellikle Siyonistler, mayasındaki hırçınlığı ve ihanet cevherini, geçmişte olduğu gibi harekete geçirmiş, veli nimeti olan Osmanlıya en büyük ihaneti yapıp, Onun iktisadi hayatını felç edip, İmparatorluğu tarih sahnesinden sildirmişlerdir.
Dipnotlar:
1- Münevver Ayaşlı, “Rumeli ve Muhteşem İstanbul”, Timaş Yay. İst. 2008, s.99. Dönmelerin mezarlıklarının bile ayrı olduğu 109. 2- Y.Öztuna, a. g. e. c.4, s.485; c.5, s.24.
3- Tarih ve Medeniyet Dergisi, İhlas Yayınları, sayı 10, s.5.
4- Avram Galanti, a. g. e. 1947, s.36.
5- Gibbons.“Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu” , Çev. Rağıb Hulusi. İst. 1928, s.63.
6- Yeşilay Dergisi, Ekim 2001, sayı 815.
7- Tarih ve Düşünce Dergisi, Ocak-Şubat 2002, s.57.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.