OSMANLI VE YAHUDİLER (2)
02 Mart 2019, Cumartesi 09:16Osmanlı döneminde başta Yahudiler olmak üzere azınlıklara o kadar iyi davranılmış, kayırılmış, ve hüsnü muamele edilmiş ki, öz be öz Türk olan insanları bile kıskandırmış ve Mesihî isimli şair bunu şöyle dile getirmiştir:
Şah eşiğinde eğer olmak dilersen muhterem
Ya Yahudi gel bu mülke ya Firenk ol ya Acem.
Kudüslü Hıristiyan bir aileden gelen ve bugün ABD de Ortadoğu uzmanı olarak çalışan Prof. Edvard Said de “Arap dünyasındaki azınlıklar nasıl yaşayabiliyorsa, Araplar arasındaki Yahudi azınlığında yaşaması mümkündür. Bu sistem Osmanlı İmparatorluğu altında gayet iyi işlemiştir. Onların sistemi, şu an sahip olduğumuzdan çok daha insancıl gözükmektedir.”(1)
Bütün bu iyiliklere, müsamaha ve toleranslara rağmen Yahudiler özellikle Siyonistler, mayasındaki hırçınlığı ve ihanet cevherini, geçmişte olduğu gibi harekete geçirmiş, veli nimeti olan Osmanlıya en büyük ihaneti yapıp, Onun iktisadi hayatını felç edip, İmparatorluğu tarih sahnesinden sildirmişlerdir.
Edvard Said’in de dediği gibi Osmanlının olmayışının faturasını da bugün Ortadoğu, özellikle de Filistin ödemektedir. Çünkü ellerindeki sahte Tevratlarında "Arz-ı Mev'ud" diye bir yerden, yani İsrail milletine tanrı Yahova tarafından vaat edilen ve sınırları içine bizim Çukurova ve Güneydoğu illerimizi de alan bir toprak parçasından bahsedilir.
Hatta Theodore Herzl 1897 yılında Basel'de gerçekleştirilen Siyonist Kongre'de yaptığı konuşmada Yahudi devletinin "doğal" sınırlarını; "Kuzey sınırlarımız Kapadokya'daki dağlara kadar dayanır, güneyde de Süveyş kanalına" sözleri ile ifade etmiştir.(2)
Er veya geç Yahudilerin bu toprağa sahip olmaları emredilir. Basına intikal eden şu haberler ne kadar enteresan:
“İsrail savunma bakanı İtalyan gazeteci ile Türkiye'nin işgalini tartıştı.”(3). “İsrail yetkilileri “Arz-ı Mev’ud gereği, Türkiye ilgi alanımız” dedi.(4)
Bugün, geçmişte Filistin’de yaptığı gibi GAP bölgesinden yüksek fiyatlarla toprak aldığı, Manavgat suyunu almak istediği, ama çayın 5 km. sağ ve solundan toprakları da satın almak istediği, zaman zaman bastığı demir paraların üzerinde Arz-ı Mev’ud denen yerlerin haritalarını bastığı, yani adım adım dini gayesini gerçekleştirmeye çalıştığı bir realitedir.
11.04.2002 TGRT 19 haberlerinde verilen şu rakam ne kadar düşündürücü: “GAP bölgesinde son zamanlarda 81 şirket kuruldu. Bunlardan 70 tanesi yabancı ve Yahudi kaynaklı”. Suriye Hatay şehrimizi kendi toprakları içinde gösteriyor diye (haklı olarak) ikide bir manşet atan basınımızın bu hususları ciddi manada dile getirmemesi de garip ve anlaşılmaz bir tavırdır.
Bir Yahudi heyeti, Osmanlının ekonomik yönden çok zor durumda olduğu, toplanan vergilerin devletin borçlarının faizini bile ödemediği, gelir getiren her ciddi kuruluşa Düyunu Umumî adlı teşkilatın borçlarımıza mukabil el koyduğu, devletin meteliğe muhtaç olduğu savaş yıllarında, Sultan Abdülhamit’e gelip;
-“Filistin bölgesinden bize az miktarda toprak verirsen bütün borçlarınızı ödemeyi üstleniriz” teklifine O büyük Padişah;
-“Bizde satılık toprak olmaz. Biz topraklarımızı aldığımız fiyata satarız. Yani kan dökerek aldık. Bununda bedeli olmaz...” diye cevap vermişti. Ama bugün Yahudi tankları altında inleyen Filistinlilerin babaları veya dedeleri aynı basireti gösterememiş, biraz fazla fiyat görünce birçoğu mülkünü satmış ve bir kanser hücresi gibi bu azgın kavmin oraya kök atmasına sebep olmuşlardır. İnşallah GAP bölgesinden bugün toprak satan ve buna müsaade eden millet ve devlet olarak aynı akıbete maruz kalmayız. Fakat şair ne güzel demiş.
Geçmişten ibret almayan kişi
Geleceğe ibret olmaktır işi
Hem Haçlılar, hem de Yahudiler en büyük İslâm düşmanı oldukları için, dünyayı özellikle zengin yeraltı ve yer üstü kaynaklara sahip olan İslâm Âlemini keyiflerine göre sömürüp kemirebilmek için, geçmişte kanlı kinli düşman olan bu iki din mensupları, bugün birbirleri ile her hususta ittifak edip, Müslümanların tepesinde boza pişirmekteler.
Gayri Müslimler bizim gibi günlük plan yapmıyor ve 50 sene sonrasını düşünüp, proje üretiyorlar. Acaba yüz küsur milyar dolar harcatıp, bize bazı krediler vererek GAP’ı inşa ettiren Batı ve ABD, bu şımarık çocuğuna mı yatırım yapıyor ve bize yaptırıyor? Ama böyle bir hesapları varsa, inşallah başlarını taşa vuracaklar demektir.
Dipnotlar:
1- Tarih ve Düşünce Dergisi, Ocak-Şubat 2002, s.57.
2- Theodore Herzl, “The Complete Diaries of Theodore Herzl”, c. 2, s.711.
3- Günaydın Gazetesi, 31.08.1982.
4- Hürriyet Gazetesi, 31 Ağus.1982
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.