OSMANLI YENİÇERİLERİ, ASKERLERİ (6)
08 Ocak 2019, Salı 09:12İlk zamanlar gâyet düzenli tertipli olan Yeniçeri Ocakları 16. Yüzyılın sonlarından i’tibâren bozulmaya ve kokuşmaya başlamış. Evlenenler, kışlada kalmayıp kiralık ev tutanlar, sübyancılık yapanlar,(1) güpe gündüz kadın hamamlarını basıp sokağa çıplak kadın çıkaranlar,(2) iş ve meslek sâhibi olup işinde gücünde gezerken sâdece aybaşlarında maaş almak için kışlaya gelenler, ölenlerin kayıtlarını düşürmeyip maaşlarını almaya devam eden zorbalar, rüşvetle ocağa yazıp maaşa bağlamalar, esnafı, zenginleri, hattâ mahalleliyi bile haraca bağlamaları…
İnsanlar bunlardan o denli korkmuşlar ki, bir yerden haraç almak istedikleri zaman o eve, o dükkâna bir balta asmaları kâfi hale gelmiş, bunu gören işyeri sâhibi korkusundan hemen gider en yakın yeniçeri karakoluna haracını verir hale gelmiş, tâlim yapmamaları, savaşa gitmemeleri, gidenlerin de en ufak bir vuruşmada döngeri edip kaçmaları, kadın kaçırmaları, hattâ evli kadınlara tasallut etmeleri, her yeniliğe karşı çıkıp kazan kaldırmaları, ordunun modernize ve disiplinize edilmesine şiddetle karşı koymaları, Avrupa Rönesans’ın ivmesiyle alıp başını giderken her yeniliğe ve ıslahata bid’attir, gâvur icadıdır deyip ayak diremeleri, kendi içlerinde yaptırmadıkları gibi, devletin başka birimlerindeki yenilikleri de yaptırmamaları, yeni silâhları kullandırmamaları, yeni harp usullerini uygulatmamaları, Pâdişahı ve bütün devleti vesâyetleri altına alıp, istemediklerini hiçbir şeyi yaptırmamaları, sık sık isyanlar, ihtilallar, ayaklanmalar çıkarıp pâdişahları ve gayretli devlet adamlarını devre dışı bırakmaları, yan gelip yatarak para ve menfaat temin ettikleri için birçok kişi dükkânını tezgâhını kapatıp torpil ve rüşvetle Yeniçeri yazılmaları, maddeye aşırı önem vermeleri, sık sık ulûfe ve cülus bahşişleri için arbede çıkarmaları,(3) Yükselme Döneminde 6-7 yıl Acemi Oğlanı adı altında tâlim ve terbiyeler görüp ondan sonra askerî ocaklara atladıkları halde, bozulma döneminde bu müddet 1 veya 1,5 yıla indirmeleri,(4) son zamanlarda bir savaş anında mevcut yeniçerilerin dörtte birinin cepheye zor gitmeleri…(5) Yaptıkları kötülüklerden bazıları.
Bir târihçi şöyle diyor: “Yekdir Allah diye naralar atarak kale bentlerine el vurmak için canını pazara atan Yeniçeri, son zamanlarda Sancağ-ı Şerif’i bırakıp, arkasına bakmadan kaçar olmuştur. Din ve devlete baş ve can fedâ etmeyi sermaye-i iftihar bilenler, sonraları Kal’ay-ı Pâdişahîyi (pâdişah kalesini) bîcenk ve cidal (savaşsız) adâya (düşmana) teslim eder olmuşlardır. O muazzam yürüyüşlerle memleketler geçip de, kimsenin bağından bir salkım koparmayanlar, artık İmparatorluk çapında bir zulüm kaynağı halini almıştır.”(6)
Sultan 2. Mustafa döneminde çıkan bir isyan neticesi Şeyhülislâm Feyzullah Efendiyi, Varna’dan Edirne’ye getirmişler, zindana atmışlar, idamına fetva almışlar, bir hamal beygirinin üzerine bindirip hakaretlerle sokaklarda dolaştırmışlar, bilahare bitpazarına getirip linç etmişler, elbiseleri soyulan cesedinin ayaklarına ip bağlayıp sürümüşler, bir kilisede âyin yapan papaz ve Hıristiyan cemaati getirip Nasranî ayini yaptırıp Tunca Irmağına atmışlar.(7) Öyle zamanlar olmuş ki; isyan ve arbede çıkardıkları dönemlerde İstanbul’daki câmilerde Cuma namazı bile kırdırmamışlar.(8)
Sultan 2. Mahmud Nizâm-ı Cedid’i ismiyle yeni ve modern bir askerî birim kurup yeni kıyafet ve yeni silâhlarla Haydarpaşa çayırında tâlim yaptırmaya başlamış, Yeniçeriler “bunlar gâvur olmuşlar” diye 300 askeri katledecek kadar şirazeden çıkmışlar, zabt u rabt altına alınamaz olmuşlar.(9)
Yeniçeriler ilk zamanlar iyiymişler ama sonradan bozulup Osmanlının başına belâ olmuşlar ve onları inkıraza sürüklemişler. Burada şöyle bir yanlış anlama oluşmasın: Devşirme sistemi 1363 ten 1583’e kadar 220 yıl devam etmiştir. 16. Asırdan sonra pek başvurulmamıştır. Yani yeniçerilerin tefessüh etmeye başladıkları dönemlerde bu ocaklar devşirmelerle değil, iç dinamiklerden ve kendi nesillerimizden doldurulmuştur.
Yanlışlıkla vebâl Avrupalılara yüklenmesin, Avrupalıların yaptıkları hâinlikleri bilmek ve tasvip etmemekle beraber, durum vuzuha kavuşsun ve üzerimize böyle bir kul hakkı terettüp etmesin. Yani yukarıdaki akıl almaz kötülükleri yapanlar, o gayrimüslimlerden devşirilen çocuklar değildir. Bunların içinde bizim nesillerimizle beraber belki onların soyundan gelen nesillerde vardır.
Öyle bir vesâyet dönemine girilmiş ki, Yeniçerilerin istemediği hiçbir kanun çıkmıyor, çıksa bile uygulanamıyor. Pâdişah, Sadrâzam, vezîrler ve üst düzey bürokratların görevde kalmaları ancak onların onay ve vesâyeti sayesinde mümkün olur hale gelmiş. Bir zamanlar Avrupalıların korkulu rüyası olan Yeniçeriler, şimdi Osmanlı milletinin kâbusu olmuş, mafya teşkilâtları kurarak her tarafı haraca bağlamışlar.
Dipnotlar:
1- Reşad Ekrem Koçu, “Yeniçeriler”, Doğan Kitap Yay. İst. 2004, s. 148, 374.
2- Reşad Ekrem Koçu, “Yeniçeriler”, Doğan Kitap Yay. İst. 2004, s. 277.
3- Ahmed Şimşirgil, “Kayı-4”, KTB Yay. İst. 2013, s. 285.
4- Ricaut, “Türklerin Siyasi Düstûrları” Terc.1001 Temel Eser, Bas. Haz. M.Reşad Uzmen, s.305.
5- Reşad Ekrem Koçu, “Yeniçeriler”, Doğan Kitap Yay. İst. 2004, s. 398.
6-N.Kösoğlu,Türk Dünyası Târih ve Medeniyeti Üzerine Düşünceler”,Ötük.Yay.Ank.1997,s.633.
7- Reşad Ekrem Koçu, “Yeniçeriler”, Doğan Kitap Yay. İst. 2004, s. 357.
8- Reşad Ekrem Koçu, “Yeniçeriler”, Doğan Kitap Yay. İst. 2004, s. 369.
9- A.Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-1”, TDV Yay, Ankara 2005, c, 1, s. 259.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.