Osmanlı?da Cihat Ruhu (2)
25 Nisan 2017, Salı 07:45Dinlerinin emirlerine ve insan haklarına son derece saygılı oldukları için, kimseyi zorla Müslüman yapmamışlar ama, bir kişi gönlüyle Müslüman odlumu da bütün insanlığı Müslüman etmiş gibi sevinmişler, deryalara, denizlere hükmedip, Azak’tan Aden’e, Viyana’dan Endonezya’ya uzanan topraklarda hükümran olmuşlardır.
Söylenenlerin özü durumundaki “Osmanlıda cihat ruhu”(1) cümlesine bazı misaller verelim de dedelerimizi daha iyi tanımış olalım. Devletin mayasını tutan Şeyh Edebali, Osmanlı Devletine ismini veren ve onu kuran Osman Bey’e şu altın nasihatleri etmiştir:
“-Müslüman olsun, kâfir olsun herkese iyilik yapın, Affedici olun.
-Büyüklerinize ve âlimlerinize hürmetkâr olun. Bereket büyüklerle beraberdir.
-Her işinizi Allah’ın rızası için işleyin. Sözünüz ne ise, işiniz o olsun.
-Doğruluktan ayrılmayın. Allah için cihadı terk etmeyin.
-Vefa sâhibi olun, dostlarınızı unutmayın. Meşveretsiz iş yapmayın.
-Sabırlı olunu, vaktinden önce çiçek açmaz.”(2)
Cihadı terk etmeyin diyor, çünkü Peygamberimizin; “cihat kıyâmete kadar devam edecektir”(3) diye hadisi vardır. Osmanlı âlimleri çok ilerlemiş yaşlarına rağmen gençlere teşvik olsun diye savaşlara iştirak etmişlerdir. Osmanlı teamülünde cihat ehline hürmet olsun diye âlimler ata binmez katıra biner ata binme şerefini sâdece cihat ehline bırakırlardı.(4) Balkanlardaki Türk ailelerde sefer çantası her zaman kapının arkasında asılı dururmuş.
Osmanlı ölürsem kefenim, yaralanıp gâzi olursa sargı bezim olsun düşüncesiyle başında devamlı sarık taşımıştır. Kırım Harbi yıllarında Osmanlı diyârında bulunup hatıralarını yazan bir İngiliz Baronu: Bir Osmanlı kadınına “kocan hangi hastalıktan öldü diye sormak hakaret sayılır, çünkü onlar hastalıktan ölmez, cephede ölür” diye yazmaktadır.(5) Osmanlı anaları cepheden oğullarının, kocalarının şehit haberleri geldikçe, ağlamak yerine şükür namazına dururlar, şehit anası, şehit eşi oldum diye yaratana şükrederlermiş.(6)
Yavuz 140 bin kişilik ordusunu 2500 km. yürütüp dinlendirmeden savaşa sürüp Çaldıranı kazanmıştır.(7) Oğlu Kanûnî at üzerinde 43 bin km. yol yapmış,(8) ömrünün 13 yılı seferde çadırlar içinde geçmiş, Zigetvar Seferinde düşman topraklarında şehit oldğunda 71 yaşında idi.(9) Girit muhâsarası 21 yıl sürmüş, 130 bin şehit verilmiş ama neticede alınmıştır.(10) Yemen de Kevkeban kalesine Osmanlı askerleri 83 sefer düzenlemişler ancak 83’üncüde alabilmişlerdir.(11)
Pâdişahlar savaşa iştirak edince aynen askerin şartlarında yaşar, farklı muâmele istemezlermiş. 4. Murad Bağdat Seferinde, 2. Mahmud 2 sene Rami kışlasında askerin şartlarında yaşamışlardır.(12) Özdemiroğlu çok az bir kuvvet ile Somali’ye, Mahmud Bey 500 kişilik kuvveti ile Çat Gölüne kadar varmışlardır.(13) İçinde cihattan en bir bölüm bulunmayan kitapları Osmanlılar kitaptan saymamışlardır.(14)
Osmanlı ilk dönemlerde kendinden 7 kat, son zamanlarda da kendinden 10 kattan daha fazla nüfusa sahip Haçlı âlemi ile savaşmıştır. Meselâ; 1912 yılında yani Balkan Savaşının cereyan ettiği yıllarda, yarısı içindeki azınlık nüfusu olmak üzere Osmanlının nüfusu 42 milyon, savaştığı devletlerden sâdece Rusya’nın nüfusu 129 milyondur.(15) Diğer Avrupa ve Balkan devletleri sayıya dahil değildir. Plevne savaşında Rus kuvvetleri 250 bin asker, 700 top, Türk kuvvetleri 40 bin asker 100 toptur.(16)
Sultan l. Murad Han 37 muhârebeye iştirak etmiş hepsinde zafere ulaşmıştır.(17) Dünyada ilk maaşlı ve devamlı orduyu Osmanlı kurmuş,(18) ilk askerî kıyafeti ve üniformayı Osmanlı ordusu kullanmış,(19) Târihte ilk zırhlı alayları Osmanlı kurup Ankara Savaşında kullanmıştır.(20)
Fâtih dönemine kadar cihat ruhumuz sönmesin diye, beş vakit namazdan önce mehtere nevbet vurdurulmuştur.(21) Merhum Nevzat Kösoğlunun tabiriyle; Osmanlının farkını şuradan da anlayabiliriz ki, Çanakkale Savaşında Mehmedçiklerin gösterdiği ve Akif merhumun Bedrin aslanlarına benzettiği savunmayı, direnci, fedâkârlığı, cihat ruhunu, dünyada hattâ Ruslar memleketlerini işgal edip akla hayale gelmedik adilik ve alçaklıkları yaptıkları dönemlerde, Türk İllerindeki Türkler memleketlerini savunma hususunda gösterememişlerdir.
Dipnotlar:
1- Erhan Afyoncu, “Sorularla Osmanlı-1”, Yeditepe Yay. İst. 2012, s. 38.
2- Ahmed Şimşirgil, “Kayı-1”, KTB Yayınları İst. 2013, s. 20.
3- Mecmeu’z-Zevâid c. 1, s. 106.
4- İbrahim Refik, “Sohbet Tadında Târih”, Albatros Yay. İst. 2005, s.146.
5- La Baronne Durand De Fontmagne, a. g. e. s. 105.
6- Sâmiha Ayverdi, “Ebabil Kuşları”, Kubbealtı Yay. İst. 2010, s. 345.
7- Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 3, 246.
8- İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru 3”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 85.
9- Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 4, s. 223.
10- Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 5, s. 391, 402.
11- Ferhat Koç, “Medeniyet Coğrafyamıza Seyahat”, Düşün Yay. İst. 2012, s. 61.
12- Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 9, s. 368.
13- Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 4, s. 354.
14- Ali Ulvi Kurucu, “Hatıralar-3”, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yay. 2007, İst. s. 117.
15- Mustafa Armağan, “Osmanlı İnsanlığın Son Adası”, DA yayınları, İst. 2002, s. 212.
16- İbrahim Edhem, “Plevne Hatıraları”, Tercüman 1001 Temel Eser, İst. 1979, s. 18.
17- Ahmed Şimşirgil, “Kayı-1”, KTB Yayınları İst. 2013, s. 99.
18- Hammer, a. g. e. c. 1, s. 97.
19- Sur Dergisi sayı 217, s. 48.
20- Hammer, a. g. e. c. 2, s. 363.
21- Hammer, a. g. e. c. 1s. 71.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.