Osmanlı?da Devlet Onuru (1)
11 Mayıs 2017, Perşembe 07:54Osmanlı 16 ve 17 yüzyılda dünyanın en güçlü devletidir. Eşi, benzeri, menendi yoktur. Bunun için gurur ve kibirlerinden dolayı değil ama bir değil üç Tanrıya inanacak kadar basit itikada sahip olan Hıristiyan devlet idârecilerini kendilerine denk görmemişler ve 1606 yılına kadar kral, kraliçe, imparator ne olursa olsun Sadrâzamlarının statüsünde kabul etmişlerdir.
O dönemde dünya devletleri ve Avrupalılar da bunu devletler protokolünde kabul etmişlerdir.(1) Onun için son zamanlara kadar Osmanlıya gelen Batılı elçilerle pâdişah katiyen muhatap olmaz, dertlerini Sadrâzama anlatırlarmış.(2)
İçimizdeki bazı sözde aydınların havsalasına bu sığmıyor ve dedelerimize olumsuz sözler sarf ediyorlar. Ecdâdımız bunu ortaçağda yapmış, ama aynı uygulamayı günümüzde yapan ABD ve AB devletlerine bir şey diyemiyorlar. Bugün çoğumuz belki bilmiyoruz ama; UCM (Uluslar arası Ceza Mahkemesi) kararlarını ABD tanımamıştır.
İşledikleri suç ne kadar büyük olursa olsun bir ABD askerini dünyanın hiçbir yerinde hiçbir mahkeme yargılayamaz, yargılarsa bunu savaş sebebi sayacağını dünyaya kabul ettirmiştir.(3) Çünkü bunlar kendilerini insanüstü varlıklar olarak kabul ediyorlar.(4)
Batılılar târihteki bu ezikliklerinin rövanşını şimdi almaya çalışıyorlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 3 Şubat 2014 yılında Almanya’ya yaptığı resmi ziyarette Alman basını; “Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Alman başbakanı Merkel kabul edecek” gibi manşetlerle verince, Türk tarafı “kabul edecek” ne demek, sanki siz bizden üstün müsünüz ki kabul edecek diyorsunuz mealinde uyarınca “iki başbakan görüşecekler” diye düzeltmek mecburiyetinde kaldılar.(5)
Bugün ABD vatandaşlarının dünyadaki pozisyonu ne ise, o günde Osmanlı vatandaşları öyle idi. Osmanlı bu hususa çok dikkat eder, devletin onur ve i’tibârına aslâ halel getirtmezdi. Elçi Behram Çavuşu öldürdüler diye Kanûnî Sultan Süleyman Macaristan’a sefer düzenlemiştir.(6)
Moskova’da haksızlığa uğrayan iki Osmanlı tüccarı ile ilgili Rusya’ya notalar verilmiş ve gereken yaptırılmıştır.(7) Venedik sarayında Osmanlıyı küçümseyen bir tablonun varlığı casuslar vasıtasıyla Sultan 2. Beyazid’e ulaştırılır. Sultan gönderdiği ültimatomla hem tabloyu kaldırtır, hem de tazminat ödettirir.(8)
Devlet onur ve izzeti anlayışı o derecelere varmış ki, şöyle bir misal anlatılır: Osmanlı paşalarından biri idama mahkûm edilir ve infâz günü gelinceye kadar zindana atılır. Gayrimüslimlerden tanıdıkları Paşaya haber gönderirler “seni kaçıracağız” diye. Paşa da onlara haber gönderir: “aslâ sizinle gelmem, böyle bir şey devletimin i’tibârını zedeler.”(9)
Bu sebepledir ki; Avrupa’dan idârecileri ile arası bozulan birçok kişi gelip Osmanlıya sığınmış, devlet hizmetine girmiş, icrayı sanat etmiş insanlar vardır, ama Osmanlıdan onlara gidip sığınan pek yoktur, varsa bile nâdir vakalardandır ve son dönemlerdedir.
Ma’lum Fâtihin oğlu 2. Beyazid Sultan olunca diğer oğlu Cem kaçar, hacca gider, dönüşte Rodos şövalyelerine esir olur, onlarda şehzâdeyi Papa’ya teslim ederler. Talihsiz Cem Sultan Papaya ilk takdim edilirken “İmparatorlar bile papanın ayaklarını öperler sen hiç olmazsa elini öp” derler o “hayır der” kabul etmez, “o zaman kavuğunu hürmeten çıkar” derler o bunu da kabul etmez, “o zaman yanında biraz eğil” derler o “babamdan başka hiç kimsenin önünde eğilmedim şimden geru da eğilmem” der.
Her türlü güç ve kudretten soyutlanmış, esir düşmüş, diyâr-ı küfürde tek başına şu gösterdiği onur, izzet, celadet ve şecâat diğer Osmanlı nesline örnek olmalıdır.(10)
Dipnotlar
1- Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 13, s. 5, s. 83; c. 3, s. 396; İsmail Hâmi Dânişmend,“Târihi Hakikatler”,Tercüman Gazetesi Yay.1979, c.1, s. 288.
2- Altan Araslı, “Avrupada Türk İzleri”, Kültür Bak.Yay. Ankara, 2001, c. 2, s. 96.
3- Mesut Karaşahan, a. g. e. s. 96.
4- Milliyet Gazetesi, 02. 07. 2002.
5- Hürriyet Gazetesi, 02. 02. 2014.
6- (Târih ve Medeniyet Dergisi. İhlâs Yayınları, sayı 14, s. 7), Kanûnî cülûsunu haber vermek üzere Macaristana Behram Çavuşu göndermiş, ama Macar kralı bu elçiye hem hakaret etmiş hem de idam ettirmiştir. Bunun üzerine Kanûnî birinci Balkan seferine çıkmış ve Belgrad başta olmak üzere birçok kaleyi fethedip geri dönmüştür. Ahmed Şimşirgil, “Kayı-4”, KTB Yay. İst. 2013, s. 22.
7- İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-3”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 75.
8- İlhan Bardakçı, “İmparatorluğa Veda”, Hülbe Yay. İst. 1985. s. 263; İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-2”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 112.
9- İbrahim Refik, “Erdemler Kitabı”, Albatros Yay. İst. 2005, s. 81.
10- Ahmed Şimşirgil, “Kayı-3”, KTB Yay. İst. 2013, s. 31.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.