Osmanlı?da Devlet Onuru (2)
12 Mayıs 2017, Cuma 07:37Bugün ABD vatandaşlarının dünyadaki pozisyonu ne ise, o günde Osmanlı vatandaşları öyle idi. Osmanlı bu hususa çok dikkat eder, devletin onur ve i’tibârına aslâ halel getirtmezdi. Elçi Behram Çavuşu öldürdüler diye Kanûnî Sultan Süleyman Macaristan’a sefer düzenlemiştir.(1)
Moskova’da haksızlığa uğrayan iki Osmanlı tüccarı ile ilgili Rusya’ya notalar verilmiş ve gereken yaptırılmıştır.(2) Venedik sarayında Osmanlıyı küçümseyen bir tablonun varlığı casuslar vasıtasıyla Sultan 2. Beyazid’e ulaştırılır. Sultan gönderdiği ültimatomla hem tabloyu kaldırtır, hem de tazminat ödettirir.(3)
Devlet onur ve izzeti anlayışı o derecelere varmış ki, şöyle bir misal anlatılır: Osmanlı paşalarından biri idama mahkûm edilir ve infâz günü gelinceye kadar zindana atılır. Gayrimüslimlerden tanıdıkları Paşaya haber gönderirler “seni kaçıracağız” diye. Paşa da onlara haber gönderir: “aslâ sizinle gelmem, böyle bir şey devletimin i’tibârını zedeler.”(4)
Bu sebepledir ki; Avrupa’dan idârecileri ile arası bozulan birçok kişi gelip Osmanlıya sığınmış, devlet hizmetine girmiş, icrayı sanat etmiş insanlar vardır, ama Osmanlıdan onlara gidip sığınan pek yoktur, varsa bile nâdir vakalardandır ve son dönemlerdedir.
Ma’lum Fâtihin oğlu 2. Beyazid Sultan olunca diğer oğlu Cem kaçar, hacca gider, dönüşte Rodos şövalyelerine esir olur, onlarda şehzâdeyi Papa’ya teslim ederler. Talihsiz Cem Sultan Papaya ilk takdim edilirken “İmparatorlar bile papanın ayaklarını öperler sen hiç olmazsa elini öp” derler o “hayır der” kabul etmez, “o zaman kavuğunu hürmeten çıkar” derler o bunu da kabul etmez, “o zaman yanında biraz eğil” derler o “babamdan başka hiç kimsenin önünde eğilmedim şimden geru da eğilmem” der. Her türlü güç ve kudretten soyutlanmış, esir düşmüş, diyâr-ı küfürde tek başına şu gösterdiği onur, izzet, celadet ve şecâat diğer Osmanlı nesline örnek olmalıdır.(5)
Sultan Abdülhamid 11 yaşında iken saraya gelen İngiliz Büyükelçisi Lord Stratford Canning’in elini öpmesini Babası Abdülmecid emreder ama Abdülhamid öpmez.(6)
Yukarıda zikredildiği üzere kral, kraliçe, imparator kim olursa olsun Papa’nın huzuruna gelince onun ayağını öpmek mecburiyetinde oluşu bizim bazı aydın ve entellerimizin garibine gitmez de, “Osmanlı sultanları neye elini öptürürdü?” diye feryad ü figan etmekten geri durmazlar.
Bugün İsviçre hudutları içinde kalan Oberhofer sarayının duvarındaki bir tabloda, çocuk yaşta pâdişah olan 4. Mehmed’in önünde diz çöken Alman elçisi Rudolf Schemid itimatnamesini sunuyor. 1643 yılında yapılan tablonun altına bu elçi bizzat şunu yazdırıyor.
“Bu tabloyu bizden sonraki yıllarda inceleyecek olanlar şu diz çöküşü belki hayret ifadeleriyle seyredecekler. Bilhassa şunu vurgulamaktan gurur duyarım ki, çocuk yaşlarında da olsa bir Osmanlı Sultanı’nın önünde diz çökmek biz Avrupalı diplomatlar için şereftir.”(7)
İltica Edenleri Aslâ Geri Vermezdi:Osmanlı hem İslâmî anlayışından, hem de devlet onurum zedelenir düşüncesiyle kendisine sığınan, iltica eden kişileri düşmanlarına aslâ vermez bu hususta velev ki savaş söz konusu olsun.
Nitekim İran Azerbaycan’ında hüküm süren Karakoyunlu Sultanı Kara Yusuf, ve Bağdat Sultanı Ahmed Celayir, Timur’a memleketlerini teslim etmeyip savaşmışlar yenilince Osmanlıya sığınmışlar. Timur Yıldırımdan ısrarla bunların kendisine teslimini istemiş, Yıldırımda râzı olmamıştır. Ankara Savaşının en önemli sebebi budur.(8)
Dipnotlar
1- (Târih ve Medeniyet Dergisi. İhlâs Yayınları, sayı 14, s. 7), Kanûnî cülûsunu haber vermek üzere Macaristana Behram Çavuşu göndermiş, ama Macar kralı bu elçiye hem hakaret etmiş hem de idam ettirmiştir. Bunun üzerine Kanûnî birinci Balkan seferine çıkmış ve Belgrad başta olmak üzere birçok kaleyi fethedip geri dönmüştür. Ahmed Şimşirgil, “Kayı-4”, KTB Yay. İst. 2013, s. 22.
2- İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-3”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 75.
3- İlhan Bardakçı, “İmparatorluğa Veda”, Hülbe Yay. İst. 1985. s. 263; İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-2”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 112.
4- İbrahim Refik, “Erdemler Kitabı”, Albatros Yay. İst. 2005, s. 81.
5- Ahmed Şimşirgil, “Kayı-3”, KTB Yay. İst. 2013, s. 31.
6- Mustafa Armağan, Türk Edebiyatı Dergisi Temmuz 2004, sayı 369, s. 8.
7- Altan Araslı, “Avrupada Türk İzleri”, Kültür Bak.Yay. Ankara, 2001, c. 1, s. 251.
8- İbni Arabşah, “Acâibü’l Makdûr- Bozkırdan Gelen Belâ-Timur” Selenge Yay. İst. 2012, s. 289.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.