OSMANLI?DA DEVŞİRMELER, DÖNMELER (1)
28 Haziran 2017, Çarşamba 07:50Devşirme Ne Demek? Dönme Ne Demek?
Devşirme: Çeşitli devlet hizmetlerinde isti’mal edilmek (kullanılmak) üzere, Osmanlı tebaası olan Hıristiyan çocuklarının belli kurallar dâhinde alınıp yetiştirilmesi olayına denir.
Dönme: Osmanlı içinde yaşayan tebaa veya azınlık denen kişilerden kendi gönül rızası ile Müslüman olan kişilere denir. Genellikle Ortaçağda Yahûdilere uygulanan baskı ve zulüm neticesi İspanya’dan tehcire tabi tutulup, Osmanlı diyârına gelip yerleşen ve Müslüman olan Yahûdi menşeli kişiler için kullanılan bir tabirdir.
Devşirme usulü l. Murad döneminde başlamıştır. Osmanlı ilk dönemler mücâhid pâdişahlar sayesinde çok kısa zamanda büyük topraklara sahip olmuş, Anadolu’nun tamamı fethedildiği gibi, Balkanlara da geçilmiş ve birçok yerler alınmıştır. O dönem Osmanlı nüfusunun çok az olması ve kısa zamanda topraklarının hızla genişlemesi sebebiyle yeteri kadar asker ve idâreci bulamamış, bu insan ihtiyacını karşılamanın yollarını aramıştır.
İslâm Fıkhına ve o günkü âdet ve teamüle göre savaş ganimetlerinin ve esirlerinin beşte biri devletin yani pâdişahındır. İlk dönemlerde bu savaş esirleri arasındaki çocuk ve gençlerin yetiştirilip asker ve idâreci yapma usulü benimsenmiş ama bilahare bu yeterli olmamış ve Osmanlı idâresi altındaki yerlerden gayr-i Müslim çocuklarının gönüllü devşirilmesi cihetine gidilmiştir.
Devşirme her yıl yapılmaz, yeniçeri ağasının bildirdiği ihtiyaca göre, 3-5 yıl, bazen 15-20 yıl ara ile yapılırdı. Gayri Müslimlerin meskûn olduğu mahallerden 1/40 oranı yani 40 evden bir kişi seçilirdi. Devşirmeciler geldiklerini tellallarla (davullu-zurnalı anonsçular) duyururlar, Köy papazlarının eşliğinde, çocukların yaşlarını doğru tespit edebilmek için, vaftiz defterleri de incelenerek, orta boylu, özürsüz,(1) zeki, genellikle papaz çocukları tercih edilirdi.
Ailenin tek çocuğu ise alınmaz, insanlar içine fazla girmiş, yüz-göz olmuş tâbir câizse yalaklaşmış çocuklar, meselâ köy sığırtmacının çocukları, öksüz ve yetim olan çocuklar, sanatı olan çocuklar, hafif meşreb ve terbiyesiz olanlar, çok uzun ve çok kısa boylular alınmazmış. Seçilen çocukların özellikleri ve özlük bilgileri en ince detayına kadar “Eşkal Defterlerine” kaydedilir ve “Sürücüler” tâbir edilen kişiler kanalıyla, kafileler halinde İstanbul’a sevk edilir, yolda aralarına seçilmeyenlerden sızmalar olmasın diye her türlü tedbir alınır ve Asitaneye (başkente) getirilirmiş.
Kelime-i şahâdet getirtilir, sünnet ettirilir, zeka ve fizikî kabiliyetlerine göre ayrılırlar,(2) bir kısmı direk Enderun’a alınır, bir kısmı dil, örf, âdet ve ahlâk öğrenmeleri için Türk ailelerin yanına verilir, başı boş bırakılmaz ilgililer tarafından denetlenir, kontrol edilir ve bunlara günde 2,5-3 akçe yevmiye verilir ve her sene pabuç, kaput, iki kat elbise, yağmurluk gibi kullanacakları eşyalar dağıtılırmış. Genellikle bu eğitim 8 yıl sürer, ondan sonra yeniçeri teşkilâtının değişik birimlerine dağıtım olurlarmış.(3)
Yeniçeri birliklerinde de kanun ve kurallara kayıtsız şartsız itaate alıştırılır, devrin en ileri teknik ve taktik bilgileri öğretilir, savaş kuralları eksiksiz verilir, imanlı ve ihlaslı yetişmelerine âzami gayret gösterilirmiş. Bu şartlar altında yetiştirilen ve bugün bile sırrı tam mânâsıyla çözülemeyen Yeniçeriler, dünyanın ilk düzenli piyade birliklerini oluşturmuşlar ve Batılılar o dönemde bu Yeniçeriler için “Savaş Makineleri” tabirini kullanmışlardır. Gerçekten 3 asır, yani bozuldukları dönemlere kadar yenilgi yüzü görmemişlerdir.
Devşirmeler Zorlamı, Gönüllümü Yapılırdı?Osmanlıda sosyal refah çok yüksek olduğu için, devşirme yapılırken, çocuklarının istikbalini düşünen, refah içinde bir hayat yaşamasını isteyen ve bazı vergilerden muaf olmak arzu eden Hıristiyan ailelerinin, evlatlarını gönüllü devşirme verdikleri,(4) hattâ devşirmecilere yalvardıkları, bazen de rüşvet teklif ettikleri târihî rivâyetlerdendir.(5)
Venedik Elçisi Lorenzo Bernardo o dönemi şöyle değerlendiriyordu: “Sâdece devlet idâresinin değil, koca imparatorluğun ordularına kumanda yetkisinin de ellerine verildiği kişiler (devşirmeler) ne dük ne marki ne de kont’tur. Hepsi çobanlıktan gelme sıradan insanlardır. Bu sebeple biz Venedikliler de pâdişahın yaptığını yapmamızda isabet vardır.”(6)
Dipnotlar:
1-Târih tekerrür ediyor. Dedelerimiz devşirecekleri çocukları muayene eder, özürsüzlerini alırlarmış, 1960’lı yıllarda Avrupaya gidecek işçilerimizi de Avrupalılar aynı şekilde anadan üryan soyup muayene ederek almışlardır.
2-Dedelerimizin bugün Avrupa’da tatbik edilen, çocuğu kabiliyetine göre sınıflara ayırma işini Avrupadan asırlar önce tatbik etmeye başlamış, fakat biz hâlâ bunu hakkıyla yapamıyoruz.
3-Erol Özbilgen, “Bütün Yönleriyle Osmanlı”, İz Yay. İst. 2003, s. 240.
4-A. Kadir Özcan.Târih ve Düşünce Dergisi, Mayıs 2000, s. 129.
5-Ahmed Akgündüz-Said Öztürk, “Bilinmeyen Osmanlı”,Osmanlı Araş. Vakfı Yay. 1999 İst.s.46.
6-Târih ve Düşünce Dergisi, Mayıs 2000, sayı 7, s. 7.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.