OSMANLI?DA DEVŞİRMELER, DÖNMELER (3)
30 Haziran 2017, Cuma 07:27Nitekim her gün medyada ölümü göze alıp yola çıkan çoğu yakalanan, birçoğu da denizde boğulan mültecilerin serüvenleri yayınlanmaktadır. Millî geliri orta düzeyde olan Türkiye’den bile kabul etseler Avrupa’ya milyonlar akmak istiyor. Yine her sene birkaç yüz kişiye verilen Amerikan Grine Kart alıp ABD’ye gidebilmek için bizim memleketimizden bile binlerce müracaat yapılıyor.
Bugün ABD ordusunda paralı asker olmak için can atan 3. Dünya ülkeleri vatandaşları gibi, o dönemin süper gücü olan Osmanlı ordusunda, bürokrasisinde, en yüksek devlet kademelerinde görev alabilmek, pâdişahlık hariç Sadrâzamlığa kadar çıkabilmek, evlatlarının ikbal ve mürüvvetini görebilmek, zillet ve sefâletten ciğerparelerini kurtarabilmek için can atan insanlar olmuştur.
Yükselme dönemlerinde Osmanlı diyârı öyle bir cazibe merkezi olmuş ki; fanatik Sırp ailelerden evlatlarını çok seven, her türlü fakirlik ve mahrumiyete rağmen çocuklarının yanında kalmasını arzu eden alileler, küçük yaşta çocuklarının alnına, ömür boyu çıkmayan Haç dövmesi yaptırırlarmış. Çünkü her ne kadar onlar istemese de; çocukları buluğ çağına gelince kaçıp Osmanlıya sığınıp, Yeniçeri Ocaklarına veya başka bir kurum ve kuruluşa girip refah içinde yaşamak isteyebilirmiş. Bunu önlemek için; 4. Mehmed dönemi İngiliz Elçilik katibi Ricaut’un yazdığına göre, alınlarına Haç dövmesi yaptırırlarmış.(1)
Devşirme sistemi 1363 ten 1583’e kadar 220 yıl devam etmiştir. 16. Asırdan sonra pek başvurulmamıştır. 18. Yüzyılda İsveç elçisi olarak İstanbul’da bulunan D’ohson, yine Osmanlı ordusu içinde bulunma şansını yakalayan Busbecq ve Jean Thevenot gibi fanatik olmayan, dinî ve millî gayretlerle Osmanlı düşmanlığı yapmayan birçok târihçi ve ilim adamının da itiraflarına göre, zorla devşirme olmamış ebeveynler çocuklarını gönüllü vermişlerdir.(2)
Kanûnî döneminde Osmanlı diyârına gelen ve müfrit bir Türk düşmanı olan Papaz Stephan Garlach bile Hatıralarında Hıristiyanların çocuklarını gönüllü devşirme verdiklerini yazar ve bu ailelere o kadar kızıyor ki, onların Allahsızlaştığını, dinden çıktığını yazar.(3) Fakat Osmanlı Târihinin Duraklama ve Gerileme Dönemlerinde her hususta olduğu gibi, bu konuda da yozlaşmalar, zulümler, adâletsizlikler ve zorla almalar maalesef olmuştur.
Devşirme Hususunda Batının HaksızlığıBu usül Batılıların iddia ettiği gibi yalnız Osmanlıda uygulanan bir usul değil, daha önce Bizans, Emevîler, Abbasiler ve Selçuklular gibi birçok devlette, belki biraz farklı şekliyle uygulanan bir metottur. Hattâ Mevâli denen bu köleler topluluğundan devlet kuranlar bile olmuştur. Türk asıllı kölelerin kurduğu Memlük Devleti bunlardan biridir. Memlük: Köle demek, dolayısıyla bu devlete Kölemen Devleti de denir.
Osmanlı düşmanı Batılılar bunu İslâm’a ve insan haklarına da aykırı gösterirler ve Osmanlıyı târihte eşi ve menendi görülmemiş bir haksızlık yapmakla suçlarlar.
Bugünün kafasıyla düşünür ve değerlendirilirse haklılık payları olabilir. Fakat yukarıda da izah edildiği şekliyle târihî olaylar cereyan ettiği dönemin şartlarına göre değerlendirilmeli, aksi takdirde gerçekler ortaya çıkmaz iftiralar ve yanılgılar olur.
O dönemdeki savaşları, Haçlı Seferlerini göz önüne alalım. Geçtikleri yerlerdeki bütün Yahûdi ve Müslüman halkı kılıçtan geçiren, kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk demeyen on binlerce insanı, masum sivilleri kıtır kıtır doğrayan, hattâ kendi târihçilerinin yazdıklarına göre Türk çocuklarını pişirip etlerini yiyen,(4) yaptıkları zulüm, katliam, soykırım ve işkencelerle şeytanı bile hayrette bırakan, Mukaddes belde Kudüs’ü aldıklarında istisnasız bütün Müslüman ve Yahûdileri katleden Batılıların yaptığı Haçlı Seferlerini tefekkür ve tezekkür ettiğimizde, dedelerimiz yaptıkları, haklı bile olmasa hafifletici nedenlerinin olduğu ortaya çıkar.
Çünkü onlar öldürmüyor, kesmiyor, katletmiyor, gönüllü alıyor, yetiştiriyor, kendine hizmet ettiriyor, tıpkı bugün Batı ve ABD’lilerin yaptığı gibi. Üstelik o dönemlerde Avrupa’da da Lejyonerler denen paralı askerler istihdam edilmiştir.
Dipnotlar:
1-Ricaut,“Türklerin Siyasî Düstûrları” Terc.1001 Tem. Es.Bas. Haz. M.Reşad Uzmen, s.142,298.
2-Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 13, s. 9, s. 377. Zekeriya Kursun, “Târih ve Düşünce Dergisi”, Mayıs 2000, s. 40.
3-Stephan Gerlach, “Türkiye Günlüğü”, Kitap Yayınevi, 2007, İst. s. 41.
4-Fuçk Brentano, a. g. e. s, 24, 76. Bartolome de Las Casas, a. g. e. s. 62, 70.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.