OSMANLI?DA DEVŞİRMELER, DÖNMELER (7)
05 Temmuz 2017, Çarşamba 07:23Fâtih’in Türk asıllı Sadrâzamı Çandarlı Halil Paşa İstanbul’un fethine her platformda karşı çıkarken, devşirmelerden Rum asıllı Zağnos Paşa her harp divanında pâdişahı İstanbul’un fethine teşvik ediyordu. Yine Fâtih’in Rum asıllı vezîrlerinden Mahmud Paşa, Hakanın bütün fetihlerine iştirak etmiş ve başta İstanbul olmak üzere Balkanların ve Karadeniz taraflarının fethinde büyük katkıları görülmüştür.
Sırp menşeli Gedik Ahmed Paşa ise Otronto’ya asker çıkarmış ve İtalya’da çizmeyi fethetmiştir.Yavuz uzun süren doğu Seferinde Mısırı almış, Mukaddes Emânetlere nail olmuş ve Halîfe olma şerefine ulaşmış ama bu sefer için; “Yusuf Aleyhisselâmın tahtına nail oldum, fakat Sinan gibi sadık ve cesur serdârım şehit düştü neyleyim” diye Bosna devşirmelerinden olan vezîri için büyük üzüntüsünü bildirmiştir.
Kanûnînin Vezîri azamı Ayas paşa Arnavut asıllı ve annesi manastırda yaşayan bir rahibe(1) olduğu halde, Osmanlı kültürü içinde öyle erimiş ve Osmanlılığı öyle benimsemiş ki, Kanûnînin Arnavutluk üzerine sefer yapmasını o istemiş ve gönülsüz olan Pâdişahı o ikna etmiştir, Arnavutluğun Osmanlı diyârına katılmasına vesile olmuştur.(2)
Kanije Savunması ile dillere destan olan Tiryaki Hasan Paşa ve Osmanlı târihinin altın halesini teşkil eden halkalar misali daha birçok paşa devşirme asıllıdır.
Ermeni bir zenginin yanında hizmetçilik eden ve yalın ayak buzların üzerinde iş gören bir çocuğa dul bir kadın yardım eder, postal (bot) verir. Bu çocuk devşirilir, paşa olur, vefâkârdır, kendisine iyilik eden dul kadını unutmaz ve ona postal dolusu altın getirir.(3)
Çarpıcı bir devşirme hikâyesi de şöyle: Bir Hıristiyan çocuğu devşirilir, tahsil ve terbiye görür, yeniçeri ocağında subaydır. Bir savaşta esir olur ve satılır. Kendini satın alan kişilerin öz ana ve babası olduğu ortaya çıkar, bir müddet onların yanında kalır, hasret giderir ama Hıristiyan olması için ana-baba ve akrabalarının baskılarına dayanamaz ve tekrar Osmanlı diyârına kaçar gelir.(4)
Meşhur Devşirmeler
Sokullu Mehmed Paşa da bir devşirmedir, babası da bir papazdır ama, âlimleri himâye etmiş, câmiler, medreseler, hanlar, hamamlar inşa ettirmiş, başta Mekke olmak üzere birçok vakıflar kurmuştur. Her gece teheccüd namazına kalktığı rivâyet edilir. Ordu başında seferlere iştirak etmemesine rağmen her namazdan sonra, şehit olması için dua etmiş ve Allah duasını kabul etmiş, her gün sadaka verdiği meczub bir Sırp’ın bıçaklı saldırısı sonucu şehit olmuştur. “14 yıllık sadareti boyunca ordunun başında serdâr olarak hiç sefere iştirak etmedi ve pâdişahları da bu hususta teşci etmedi” gibi sözler onun Türk ve İslâm düşmanı bir devşirme olduğu şeklinde damgalanmasına kâfi olmasa gerek.(5)
Mimar Sinan yine bir devşirme çocuktur ama Osmanlı sanatına ve mimarisine katkıları mâ’lumdur. Makbul İbrahim Paşa, daha sonra maktul İbrahim Paşa olarak anılan meşhur Pargalı İbrahim Paşa yine bir Rum balıkçının oğludur. Esir edilmiş, dul bir kadına verilmiş, orada yetiştirilmiş, Kanûnînin dikkatini çekmiş, yıllarca Osmanlının zirve döneminde Sadrâzamlık yapmış,(6) Kanûnînin eniştesi olmuş, haddi aşınca idam edilmiştir. Hayret edilecek şey şu ki; dul bir kadının yetiştirdiği bir çocuk, koskoca Osmanlı pâdişahı Kanûnî’nin dikkatini çekecek kabiliyet ve kapasitede olabiliyordu.
Bugün başta İstanbul olmak üzere memleketin birçok yerinde adlarına kurulmuş mahalleleri, vakıfları, okulları birçok hayrî eserleri olan Fâtihin Sadrâzamı Mahmud Paşa, İtalya Fâtihi Sırp asıllı Gedik Ahmed Paşa, Ferhat Paşa, Lala Mehmed ve Lala Mustafa Paşalar, Kara Ahmed Paşa, Bayram Paşa, Kemankeş Paşa, Köprülü Mehmed Paşa, 1610’lu yıllarda Anadoluyu kasıp kavuran Celali İsyanlarını bastıran Kuyucu Murad Paşa… bu devşirme ve mühtedi paşalardan bazılarıdır.
Dipnotlar:
1-Nicolae Jorga, a. g. e. s. 9.
2-Ahmed Şimşirgil, “Kayı-4”, KTB Yay. İst. 2013, s. 116.
3-İbrahim Refik, “Hayatın Renkleri”, Albatros Yay. İst. 2004, s. 84.
4-İbrahim Refik, “Köklerden Göklere”, Albatros Yay. 2001, s. 105.
5-Ahmed Akgündüz-Said Öztürk,“Bilinmeyen Osmanlı”,Osmanlı Araş.Vakfı Yay.1999 İst.s.171.
6-Nicolae Jorga, a. g. e. s. 101.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.