OSMANLIDA KUR’AN’A SAYGI (1)
17 Mayıs 2018, Perşembe 07:40Anayasaları Kur’andı:
Kur'an aslâ bir ölüler kitabı değildir. O bir hayat nizamıdır. Sevgili Peygamberimiz bir hadisinde: "Kur'an: kendine gerçekten sarılan ve sahip çıkan milletleri yükseltir ve yüceltir. Kendine hor bakanları ise alçaltır, zillet ve sefâlete terk eder"(1) buyurur, gerçekten târih sahifelerini şöyle bir karıştırdığımızda bu sözün serapa hakikat olduğunu müşahede ederiz. Delil olarak Osmanlı yeter.
Osmanlı imparatorluğunu kuranlar bu kitabın bulunduğu odada ayaklarını uzatıp yatmamışlardır. Çağ açıp çağ kapayan İstanbul Fâtihi, göğsünün üstünde bu kitabı taşıyordu. Dünya haritasını adımlayıp "bana bile küçük" diyen Yavuzlar bu kitaba inanıyorlardı.
Moskova surlarından Afrika ortalarına, Viyana kapılarından Hint adalarına kadar dünyanın üçte birine hükmeden, Avrupalının Muhteşem Süleyman dediği Kanûnî bu kitaba bağlıydı. Akdeniz’i gölümüz haline getiren, Barbaroslar, Turgut Reisler, Piri Reisler bu kitabın aşığı idiler. Çanakkale’deki binlerce şehidin koynundan bu kitap çıkıyor, cephelerde askerleri cuş u huruşa (galeyana) getirmek için Fetih sûresi okunur ve onlar hayatlarının baharında ölüme, bu kitapta vaat edilen şehitlik mertebesine nail olmak için Allah Allah diye atılıyorlardı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Bey, arkadaşları ile birlikte ava çıkar. Yağmura yakalanırlar ve Şeyh Edebali isimli bir dervişin tekkesine sığınırlar, orada gecelemek mecburiyetinde kalırlar. Şeyh, izzet ve ikramda bulunduktan sonra, Osman Bey’e bir oda tahsis edip, istirahatı için gereken ihtimamı gösterir. Sabah olunca serdiği yatağın hiç bozulmadığını, Bey’de de hiç uyumuş hâli görülmediği için;
“Sultanım, hizmette kusur mu ettik ki, istirahat buyurmadınız?” deyince, Osman Bey: “Hâşa Şeyhim. Ama duvarında Allah’ın Kelâmı-ı Kadiminin asılı bulunduğu bir odada nasıl ayaklarımı uzatır da yatarım” cevabını verir. Osman Bey, bu şeyhin kızı Mal Hatun’la evlenmiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun temelleri böyle iman ve ihlâs abidesi kişiler tarafından atılmıştır.(2)
Kur’an’a Saygıları, Onları Aziz Kılmıştır:
Ruhu’l Beyan Tefsîrinin yazarı İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri: “O’nun ve halkının Kur’an’a ve dine karşı bu kadar bağlı olmasından dolayı, Allah 600 sene evlatlarını dünyaya hâkim kıldı” der.
Gerçekten Osmanlıdaki Kur’an sevdası çok farklıdır, fazladır. Hacca gidenler bizzat görmüşlerdir; Bazı Müminler, Kâbe’nin on metre yakınında Kur’an okurlar, uykuları gelince onu başlarının altına yastık yapar, ayağını Kâbe’ye karşı uzatır saatlerce uyurlar, Fakat Osmanlı 3 bin km. uzaktan, saygısızlık olmasın diye, Kâbe’ye karşı ayağını uzatmamış, Mukaddes kitabımızı göbekten aşağı indirmeyi saygısızlık telakki etmiş, eskiden dedelerimiz Kur’an yazılan bir malzeme diye nerde bir kâğıt parçası gördüyse hürmeten onu ayak altından alıp bir kenara kaldırmıştır. Osmanlının bu husustaki hassasiyetine birkaç misal:
Bir gün Hâfız İshak isimli muhterem bir zat, Mevlânâ hazretlerinin yanına gelince Hz. Pir ayağa kalkar, aşırı hürmet eder ve kendi postuna oturtarak şöyle der: “Mushafı nasıl aziz tutmak, nasıl rahle ve kürsülerin üzerin koymak lâzımsa, hâfızları da o şekilde aziz tutmak ve üst başa oturtmak lâzımdır.
İçinde Kur’an bulunan bir gönlün cehennemin yüzünü görmesi uygun düşmez. Bir kâğıt parçasında Kur’an yazılı olsa onu ateşe atmazlar, ona hürmet gösterirler ve onda Kur’an yazılıdır derler. O halde bir kalpte bütün bir Kur’an bulunursa onu nasıl cehenneme atarlar?” buyurur.(3)
Osmanlı Sarayında mesai Ayasofya Câmiinden gelen İmam veya müezzinin Kur’an okuması neticesinde başlardı.(4) Sultan 2. Murad’ın vefat ederken; “kıymetli mal olarak bir tek yüzüğüm var onu satın tükeninceye kadar Kur’an okutun” dediğini daha önce kaydetmiş idik.(5) Yavuz Sultan Selim Topkapı Sarayında gece ve gündüz fasılasız Kur’an okunması âdetini başlatmış, asırlar geçtiği halde bugün bile bu güzel âdet devam etmektedir.(6)
Dipnotlar:
1- Muvatta, Kader 3.
2- Haluk Nurbaki, Silinmeyen Mühür, Zafer Dergisi, yıl 1985, Sayı 101, s. 3.
3- Dursun Gürlek, “Mâziye Bir Bakıver”, Timaş Yay. İst. 2010, s. 144.
4- İlber Ortaylı, “Osmanlı Sarayında Hayat” Yitik Hazine Yay. İst. 2008, s. 50.
5- Celal Yıldırım, “İslâm Türk Târihinin Altın Sayfaları”, Hikmet Yay. İst. 1978, s. 387.
6- Aydın Taneri, “Türk Devlet Geleneği”,MEB Yay. İst.1997, s. 292.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.