OSMANLIDA MEHTER (1)
02 Temmuz 2018, Pazartesi 07:55Yiğitler kan döker, bayrak olmaya,
Anadolu başlar, vatan olmaya...
Kızılelma’ya hey... Kızılelmaya!...
En güzel marşını vurmada mehter:
Ya Allah... Bismillah... Allahuekber!...
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Mehter kelimesinin; Farsça ulu, en büyük, pek büyük mânâlarına olan “Mihter” kelimesinden geldiği veya yine Farsça “mah-ter” yeni ay, küçük ay, hilâl mânâlarına gelen kelimeden türediğiyle ilgili rivâyetler vardır. Mehter elemanlarının diziliş şekli de Hilâli andırdığı için verilmiş olabilir.(1)
Osman Gâzi 1288 târihinde birçok kalelerden sonra Karacahisar’ı Bizanslılardan alınca, Anadolu Selçuklu Sultanı 2. Gıyaseddin Mesud’a elçi ve birçok hediyeler göndermiş, o da Osman Gâzi’ye Bülyan Çavuş isimli adamıyla Beylik alametleri sayılan ferman, tuğ, alem, tabl, otağ ile cins atlar ve silâhlar göndermiştir. Böylece Osmanlının devlet olma serüveni başlamıştır. Bu hediyeler ikindi vakti gelmiş, bunun sevinci ile nevbet vurdurulmuş, Osman bey bunu ayakta dinlemiş ve halefleri de 200 sene bu âdete uymuş ve mehter nevbet vururken ayakta dinlemişlerdir.(2)
Cihat Ruhumuz Sönmesin Diye:
Fâtih dönemine kadar cihat ruhumuz sönmesin diye, beş vakit namazdan önce mehtere nevbet vurdurulmuştur.(3) 40 km. den duyulan Mehter namelerinin ayakta dinlenmesi teamüldür. Bu durum İstiklâl Marşımızın da ayakta dinlenmesine kaynak ve dayanak teşkil etmiştir.
“Kös” denen, manda derisinden yapılan, küçükleri atlarla, büyükleri deve veya fillerle taşınan büyük davulun sesi çok uzaklardan duyulur ve uzun yıllar bu davulları taşıyan hayvanlar bir müddet sonra sağır olurlarmış. Mehterde hizmet yapacak hayvanlar, sesten ürkmemeleri için özel olarak eğitilirlermiş. Evliya Çelebinin “hamam kubbesi kadar” diye mübalağa ettiği bu kösler iki metre çapında olup, iki tokmakla çalınan ve gök gürültüsü gibi sesler çıkarıp, düşmana korku ve haşyet salan enstrümanlardır.
Avrupalılar, Askerî Bandolarını Mehteri Taklit Ederek Kurdular:
Mehter dünya târihinin en eski askerî orkestrasıdır. Savaşlarda kendi askerimize cesâret ve şecâat vermek, düşman askerlerine de korku salmak için çalınırdı. Ayrıca pâdişah cüluslarında, kılıç alaylarında, serhat boylarından zafer haberleri geldiğinde, arife günlerinde, pâdişah ve yüksek rütbeli bürokratların düğünlerinde, bazı dönemlerde de saray halkını sabah namazına kaldırmak için çalınmıştır.
“1695 yılında Sultan ll. Mustafa komutasındaki Osmanlı ordusu ile Alman ordusu Lugoş ovasında karşı karşıya geldiklerinde, savaş başlamadan evvel Pâdişahın emriyle Saba makamında mehter çalınmaya başlaması üzerine Alman komutan Vetarini, mehterin yeri göğü inleten görkemli sesinden öylesine etkilenmiş ki; duyuyor musunuz? Bu kadar yıl savaşa girdim, böylesine insana dehşet veren bir nağme duymadım” demekten kendini alamamıştır.”(4)
Savaş meydanlarında Mehterden çok etkilenen Avrupalılar onu taklit ederek kendi askerî mızıka takımlarını kurmuşlardır. Hattâ bu işi tam beceremeyen devletler İstanbul’a elemanlar gönderip Mehteri inceletmişlerdir. Prusya Devletinin kurucusu Büyük Fredich gibi bazıları bununla da iktifa etmemiş, Osmanlı Mehterhanesini sarayına davet ederek onların yardımı ile kendi mızıka teşkilâtını kurdurmuştur.
Avrupa’da “zamanlı inkişaf eden mehter mûsikisi klasik müziğe atlamış ve dinleyenlerin kulaklarında hâsıl ettiği hoş tesir ile Avrupa müzisyenlerine ilham kaynağı olmuştur. Rahip Teoder hatıralarında mehter mûsikisinin tesiri ile alakalı şunları söylemektedir: Mehterhanenin kabartmalı ritmine dayanan melodilerinin tesirinden kendini kurtaramayan Avrupa’nın büyük kompozitörleri ve bunlardan Bethoven’in büyük senfonisiyle 9’uncu senfonisinin son bölümlerinde, mehterin kös, davul ve zurna sesiyle, mehterhâne mûsikisini daha da asilleştirip güzelleştirdiğini düşünenler çoktur.
Viyana Kraliyet Orkestra şefi Gluck, sarayda verdiği konserlerinde repertuarına mehter bestelerini almış ve orkestrasında çaldırmıştır. Osmanlı bütün Orta Avrupa’yı etkisi altına aldığı yıllarda yaşayan büyük müzisyen Mozart da yaşadığı dönemde Türklere âit izlenimlerden, motiflerden oldukça etkilenmiştir. Piyano için yazdığı La Majör sonatının üçüncü ve son bölümünü mehter müziğinin etkisiyle bestelemiştir. Müzikseverlerin baş tâcı ettikleri bu parça ‘Tür Marşı’ diye tanınır.”(5) Macar Târihçi Sandor Takats, Macar askerî müziğinin mehter müziğinin bir taklidi olduğunu söyler.(6)
Dipnotlar:
1- Reşad Ekrem Koçu, “Yeniçeriler”, Doğan Kitap Yay. İst. 2004, s. 120.
2- Ahmed Şimşirgil, “Kayı-1”, KTB Yayınları İst. 2013, s. 28. İstiklal Marşının ayakta dinlenmesi beklide özümüzde olan bu hürmet ve tazimden dolayıdır.
3- Hammer a. g. e. c. 1, 71.
4- İbrahim Refik, “Köklerden Göklere”, Albatros Yay. 3. Bas. 2001, s. 80.
5- İbrahim Refik, “Köklerden Göklere”, Albatros Yay. 3. Bas. 2001, s. 80.
6- Sandor Takats, a. g. e. s. 238.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.