Osmanlı?da Mülkiyet Hakkının Kutsallığı (2)
31 Ocak 2017, Salı 07:28Osmanlı Müslim gayri Müslim bütün tebaâsına bu âdil tutum ve davranışı sayesinde 600 sene dünyaya mührünü vurmuş, insanlığıyla, adâletiyle, hüsnü muâmelesiyle düşmanlarına bile kendini sevdirmiş, Yunanistan'ın Solono Piskoposu Dorotheus'a Yıldırım’dan yardım istetmiş, Yedi adaların Osmanlı eline geçmesiyle Aziz Hrıstomos kilisesinde şükran ayini yapılmış, Girit Venediklilerden alınınca, Hammer’in de kaydına göre, Osmanlı ve adâleti geldi diye halk bayram yapmış ve birçok bölgeden, özellikle "gelin bizim memleketimizi de koruyucu kanatlarınızın altına alın"(1) diye davetiye alacak bir imparatorluk kurmuşlardır.
Osmanlı’yla çok uğraştığı için kendisine Haçlı Âlemi tarafından "Hıristiyanlığın şövalyesi" unvanı verilen Boğdan Voyvodası Büyük Stefan ölürken evlatlarına şöyle vasiyet etmiştir: "Belki de yakında himâyeye muhtaç olacaksınız. Rus’a aslâ yaklaşmayın. Hâindir sizi yok eder. Mecbur kalırsanız kendinizi Osmanlıya teslim edin. Âdil ve merhametlidir"
Buna en bâriz örnek:
Girit’te Venedikliler halkın bin bir zahmetle elde ettiği mahsulün üçte birini vergi diye tarlada alıp, eğer pazara satmaya getirirse birde orada vergi alırken, İngilizler Hindistan’da asırlarca müstahsilin hasadının tam yarıdan fazlasını vergi diye alırken,(2) Osmanlı fethettiği yerlerde bu hususta gâyet âdil ve insanî davrandığı için, birçok yerde yerli halk onları davet etmiş ve gelişlerine sevinmişlerdir.(3)
Osmanlı hâkimiyetindeki gayri Müslim halkın çok rahat olduğunu, hattâ kendi dindaşlarının idâresinden daha rahat olduğunu, bu yüzden papazların ve halkın Osmanlıyı memleketlerine davet ettiklerini,(4) savaş başlayınca Hıristiyan ahalinin kendi ordularına değil, Osmanlı ordusuna yardımcı olduklarını, (5) hattâ cephedeki askerlerin bile hür olarak yaşamaktansa daha iyi şartlar sağlandığı için gönüllü olarak nasıl ecdâdımıza esir olduklarını(6) yine ecnebi kaynaklar yazmaktadır.
Dedelerimizin kılı kırk yararcasına adâleti nasıl uyguladıklarına bir misal daha verip başka bir konuya geçelim: 500 yıldır dimdik ayakta olan Süleymaniye Câmiinin yanında onu yapan dahi mimar Sinan’ın çok mütevâzı bir evi vardır. Yaşı 90’ı aşmıştır. 1563 yılında büyük bir sel baskını neticesi İstanbul’un çeşmeleri tahrip olur, büyük bir su krizi yaşanmaya başlar.
Kanûnî’nin emriyle Sinan değişik semtlere, Süleymaniye Câmiinin mâliyeti kadar bir harcama yapıp 40 adet çeşme getirir.(7) Bu arada ihtiyarlık dönemimde rahat edeyim düşüncesiyle, Sinan, usûle aykırı olarak bir çeşmede evine akıtır. Fitne her dönemde caridir bu durum pâdişaha şikâyet edilir ve çeşme iptal ettirilir.(8)
Adâlet adına bugün bile kendine dünyayı hayran bırakan ve iftihar vesilemiz olan o koca mimara bu bile çok görülür, yanlış mı? Hayır doğru, doğru olduğu için Osmanlıya Allah bu ruhsat ve fırsatı tanımıştır.
Dipnotlar:
1-Hammer, “Osmanlı Târihi” c. 1, s. 323; Târih ve Medeniyet Dergisi sayı, 26, s. 30.
2-İsmail Hâmi Dânişmend,“Târihi Hakikatler”,Tercüman Gazetesi Yay.1979, c.1, s. 70.
3-Recep Şükrü Apuhan, “Ruhumda darp İzleri Var”, Timaş Yay. İst. l990 s.136; Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 5, s. 324.
4-İsmail Hâmi Dânişmend,“Târihi Hakikatler”,Tercüman Gazetesi Yay.1979, c. 1, s. 210.
5-Fernand Grenard, a. g. e. s. 123.
6-Târih ve Medeniyet Dergisi, sayı: 11, s. 24.
7-Osman Özsoy, Su Medeniyeti Sempozyumu Koski Büyükşehir Bel. 2009 Konya, s. 203.
8-Ahmed Refik, “Onuncu Asr-ı Hicrî’de İstanbul Hayatı” Haz. Abdullah Uysal, Kültür ve Turizm Bak.Yay.Ank.1987, s. 41; A.Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-2”, TDV Yay, Ank. 2005,c, 2, s.27, 35.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.