OSMANLIDA NİZÂM-I ÂLEM MESELESİ (2)
31 Temmuz 2018, Salı 07:07Târihte Siyasî Cinâyetler:
Büyük İskender’in Asya seferine çıkarken yanına Filozof Anaxarque de alır. Bu zat yeri geldiği zaman Kralı i’kaz ve tenkit etmekten ve doğruyu söylemekten hiç çekinmeyen biridir. Bir yemek esnasında İskender yemeği nasıl bulduğunu sorar. Filozof bir eksiği var. Birde kızartılmış zâlim kral kafası olsa daha iyi olurdu diye sofrada bulunan zâlim ve müstebit Kıbrıs Kralı Nikokreon’a bakar.
Büyük İskender öldükten sonra Kıbrıs Kralının eline fırsat geçer o sözün intikamını almak için Filozofu bir havana koydurup dövdürerek etinden yemek yaptırmak ister. Filozof söyle der: “Vücudumu istediğin kadar dövdürebilirsin ama ruhuma hiçbir şey yapamazsın” Zâlim Kral daha fazla konuşmasını önlemek için dilinin kesilmesini emreder ama Filozof onlara “Senin haddin değildir öyle şey, kancık herif” der ve ön dişleriyle kopardığı dilini Kralın suratına tükürerek fırlatır.(1)
Prof. Dr. Aydın Taneri “Türk Devlet Geleneği” isimli güzel eserinde İngiltere Kralı 8. Henri döneminde yani Yavuz ve Kanûnî dönemlerinde bile İngiliz târihinin kanlar, kavgalar, saray entrikaları, cinâyetler, zulümler, başları baltayla kesilen krallar ve kraliçelerle dolu olduğunu yazar ve ismi geçen kralın, halkın önünde karısını cellâda teslim edip tahtına oturup nasıl sadist bir zevkle onun idamını seyrettiğini yazar.(2)
Bizans İmparatorlarından 1. Andronikos'a karşı halk ayaklanıp, O'nu ellerine geçirince; dişlerini sökmüşler, saç ve sakallarını yolmuşlar, sağ elini kesmişler ve bir zindana atmışlar, üç gün sonra çıkarıp bir gözünü oymuşlar, birkaç gün sonra kulaklarını ve burnunu kesmişler, günlerce sokaklarda dolaştırmışlar, daha sonrada hipodroma götürüp etlerini kuşbaşı gibi doğramak sûretiyle öldürmüşlerdir.
Alpaslan'ın bütün sulh tekliflerini Malazgirt Ovasında geri çeviren ve savaşın sonunda Türklere esir düşen, mağrur Romen Diojen'i Alpaslan affetmiş ve memleketine yollamış, fakat memleketinde kendi milleti, O'nun gözlerini oymuşlar ve çeşitli işkencelerle zindanda öldürmüşlerdir.(3) Bizans’ta rakiplerinin gözüne mil çektirip kör edip saf dışı bırakma sıradan bir âdet haline gelmişti.(4)
Max Kemmerich’in “Avrupa Târihinden Garip Vak’alar” isimli kitabından birkaç pasaj sunalım da dünyanın o günkü durumu hakkında birazcık bilgimiz olsun: “Frederik Barbaros Tortona şehrini alınca, şehrin kapıları önünde darağaçları kurdurup bütün esirleri astırmıştır. Veronayı zapt ettiğinde de 200 kişinin burun ve kulaklarını kestirmiş, iki yüz kişiyi de astırmıştır...
Chornifues des Ducçs de Normandie adlı esere göre İngiltere Kralı Eldred esir ettiği Danimarkalı kadınları çıplak olarak toprağa gömdürmüş ve onları böylece köpeklere ve yırtıcı kuşlara parçalatmıştır. İmparator Sigismund 1412 de Venedik’le yaptığı savaşı kazanıp Matta Şatosunu alınca, içinde bulunan 180 kişinin sağ ellerini kestirmiştir. İngilizler 15 Fransız şövalyesini esir aldılar.
Kral Aslan Yürekli Rişar bunlardan 14 tanesinin iki gözünü de çıkarttı ve kalan birinin arkasına takarak Fransa’ya gönderdi. Fransa kralı da İngiliz esirlere aynıyla mukabele etti... İtalya’daki Gaeta kışlası zabitleri 1730 târihine kadar sularını kafa taslarından içerler ve bunu kahramanlığın kurallarından sayarlardı.”(5)
“Hessen-Kessel kontu ll. Freiederich 1775 de kendi halkından 12. 800 kişiyi, sömürgelerde kullanılmak üzere, İngiltere’ye satmış, 1782 ye kadar 6000 kişi daha göndermiştir. İngiltere kıralı lll. Georg Fransaya karşı yaptığı bir harpte Hannover hükümeti ordusunu kiralamıştı. Mukaveleye göre savaşta ölen her piyade için 84, süvari için 33 mark, beygirler için 270 mark ödenecekti. Şu halde 18. asırda bir Alman askerinin kıymeti bir beygirin kıymetinin birkaç misli aşağısında idi...”(6)
“16. Asırda bile asılarak idam edilenlerin ölüsü gömülemez, olduğu yerde çürümeğe bırakılırdı. 16. asırda Fraiburgda iki kardeş asılmış olan diğer kardeşlerinin ölüsünü gece darağacından alıp kaçırdıkları için mahkemeye verilmiş ve iki gözlerinin çıkarılması sûretiyle cezalandırılmışlardır. Bavyera’da işkencenin tamamen ve resmen kaldırılması târihi 1840 tır. 1804 te bile mektep çocuklarının önünde suçlular diri diri yakılırdı. Kanunların medeni Avrupa’da! Gösterdiği cezalar şunlardı. Dörde bölmek, yakmak, duvara diri diri gömmek, dil kesmek, göz çıkarmak, kaynar su ve yağda kaynatmak, deri yüzmek.”(7)
Issız bir yerde suçlunun eli ve ayağını bağlayıp, kargaların, akbabaların diri diri etini yemesini sağlamak…Biri gelip mahkumları kurtarmasın diye başlarına ölünceye kadar nöbetçiler dikmek. Batılılar geçmişleri ile hesaplaşmaktan pek çekinmiyorlar. Şu yazılanları da “The Mill and Cross” filminde veya 2011 yapımı “Değirmen ve Haç” filminde anlatıp gösteriyorlar.
Dipnotlar:
1- İsmail Hâmi Dânişmend,“Târihi Hakikatler”,Tercüman Gazetesi Yay.1979, c. 2, s. 35.
2- İlber Ortaylı, “Osmanlı Sarayında Hayat” Yitik Hazine Yay. İst. 2008, s. 176.
3- İsmail Hâmi Dânişmend,“Târihi Hakikatler”,Tercüman Gazetesi Yay. 1979, c. 1, s. 108.
4- Mustafa Daş, “Bizan’ın Düşüşü”, Yeditepe Yay. İst. 2006, s. 44.
5- Max Kemmerich, a. g. e. s. 30.
6- Max Kemmerich, a. g. e. s. 37.
7- Max Kemmerich, a. g. e. s. 43.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.