OSMANLILARIN GÜÇLERİ, KUDRETLERİ (6)
15 Ağustos 2017, Salı 07:26Siyasî Güçleri:
“Hak güçlünündür”, “Önce toplar, sonra diplomatlar konuşur” gibi siyasî gücün askerî güce bağlı olduğunu belirten sözler vardır. Bu geçmişte de, günümüzde de böyledir ve böyle olacaktır. Dolayısıyla son zamanları hariç Osmanlının siyasî gücü her zaman çok etkili olmuştur.
Şimdiki ABD’nin pozisyonu gibi onsuz oyun kurulamamış, onsuz düzen tutulamamış. Yerine göre Avrupa’da ve Balkanlarda tahta çıkacak prenslere bile etkili olmuş, onun istedikleri taht ve taç sâhibi olabilmiştir. Bir zamanlar Polonya (Leh) Kralını Osmanlı seçerdi.(1) 1606 Târihindeki Zitvatoruk Antlaşmasına kadar durum böyledir. Birkaç somut örnek verelim:
Sultan 2. Beyazid döneminde Venedik sarayının bazı duvarlarına Osmanlıya hakaret eden, küçük düşüren resimler yapılmış ve bunu sultan casusları vasıtasıyla haber almış. Venedik balyozuna (kralına) bir ferman göndermiş ve “elçimin gözleri önünde o duvarları derhal yıktıracaksınız” diye tehdit etmiş ve gerçekten elçi oradan ayrılmadan duvarlar yıkılmış, tablolar imha edilmiştir.(2) Yine Venedikliler 4. Murad döneminde Avlonya limanımızda bir câminin minâresini top ateşiyle yıkmışlar, Osmanlının gazabından kurtulmak için 200 bin altın tazminat ödemişlerdir.(3)
En zayıf dönemlerinde bile Osmanlının siyasî gücüne çarpıcı bir misal daha: Sultan 2. Abdülhamid döneminde İslâm’a ve Peygamber Efendimize hakaret eden bir piyesi Paris’te sahneye koymak isterler. Sultan Hamid Fransa hükümetinden piyesin yasaklanmasını ister ve yasaklanır.
Bunun üzerine “İngiltere daha demokrat, daha güçlü, orada müdahale etmezler” düşüncesiyle Londra’da oynatılmak istenir, Sultan Abdülhamid İngiliz Hükümetinden de aynı ricada bulunur. Ama onlar “İngiltere demokrasinin beşiği olan bir memleket, böyle şeylere müdahale edemeyiz” mealinde cevaplar verir. Bunun üzerine Sultan; “o halde bende İslâm memleketlerine Halîfe-i Müslimin olarak bir selâm-ı şahane göndereyim” deyince İngilizler hemen pes etmişler ve piyesi kaldırmak mecburiyetinde kalmışlardır.(4)
1700 yılına kadar Rusya Osmanlıya değil, Devlet-i Âliyye’ye metbu (bağlı) bir devlete yani Kırım Hanlığına haraç ödeyen bir devlet idi.(5) Ama maalesef Osmanlı torunları onlar gibi olmak bir yana, onlar gibi düşünmeyi bile terk etmişlerdir. Günümüzde hâlâ bazı çevreler; “Osmanlı Yemende ne arardı da, giden gelmedi, bu kadar şehit verildi?” diyorlar.
Büyük devlet felsefesini ve idealizmini bilmeyen insanlar elbet böyle düşünebilir ama onlara sormak lâzım; İngilizler Çin, Hindistan ve Avustralya’da ne ararlardı? İspanyollar Güney Amerika’da ne ararlardı? Günümüze gelelim; ABD Irak ve Afganistan’da ne arar?
17. Yüzyılın sonlarına kadar dünyada üstünlük Türklerdeydi. Türk ilerleyişinin bir türlü durdurulamaması, ne yaparlarsa yapsınlar Osmanlıyı bir türlü yenememeleri neticesi Avrupa’da “Türkler yenilmez” imajı oluştu. Altı asır süren Osmanlı Devleti son dünya düzeniydi. Yenisi hâlâ kurulamadı.(6)
Osmanlıyı hakkıyla takdir için iyi düşünmek lâzım: Azak’tan Aden’e, Viyana kapılarından Hint Adalarına muazzam bir İmparatorluk. Tekraren söyleyelim; bugün Osmanlının toprakları üzerinde 60’dan fazla müstakil devlet var. Nijerya, Nijer, Çad, Mali, Mozambik, Habeşistan… Ta Mambassa’ya kadar Osmanlı toprağı.(7)
Fâtih’in Bizanslılara: “Benim kudretimin ulaştığı yere sizin haylleriniz bile ulaşamaz” dediği ters yüz olmuş, bugün dedelerimizin güçlerinin ulaştığı yerlere bugün maalesef bizim hayallerimiz ulaşamamakta, kel Yunan ve onun koruduğu Kıbrıs, bir asırdır bize kafa tutmakta ve biz bir şey yapamamaktayız.
Yani eskiden Açe’ye uzanan kol ve kudretimiz, bugün burnumuzun dibindeki düşmanlara yalvarır hale gelmişiz. Kıbrıslı Rumlara “tekerimize taş koymayın da biz de sayenizde AB’a girelim” diyoruz. Veyl olsun Osmanlı düşmanlarına, yazıklar olsun dedelerine dil uzatanlara. Yuh olsun ceddime hor bakıp laf atanlara!..
Ekonomik ve Fizikî Güçleri:“Osmanlının Zenginlikleri” başlığı altında bu konuyu daha detaylı işleyeceğiz ama, burada da birkaç misal verelim:
Paris’teki Notre-Dame Kilisesinin inşaatı 200 yıl sürmüş ama(8) Ünesco tarafından Dünya Eserleri listesinde olan Sultanahmet, Selimiye gibi eserlerin yapımı en fazla 7 sene sürmüştür. Onların yavrusu mesabesinde olan ve günümüz teknik ve taktiğinden de faydalanıldığı halde Ankara Kocatepe Câmiinin yapımı 25 seneden fazla sürmüştür. İşte Osmanlının gücü budur.
Dipnotlar:
1- Erhan Afyoncu, “Osmanlı’nın Hayaleti”, Yeditepe Yay. Ekim 2005, s. 137.
2- İlhan Bardakçı,“İmparatorluğa Veda”,Hülbe Yay.İst.1985.s.263;Târih ve Med.Drg.Sayı 17,s.30.
3- Mustafa Armağan, “Geri Gel Ey Osmanlı”, Ufuk Kitap, Ekim 2007, İst. s. 132.
4- Târih ve Medeniyet sayı 17, s. 32.
5- N.Kösoğlu,Türk Dünyası Târih ve Medeniyeti Üzerine Düşünceler”,Ötük. Yay.Ank.1997,s.390.
6- Erhan Afyoncu, “Osmanlı’nın Hayaleti”, Yeditepe Yay. Ekim 2005, s. 14.
7- Erhan Afyoncu, “Osmanlı’nın Hayaleti”, Yeditepe Yay. Ekim 2005, s. 32.
8- Beynun Akyavaş, “Seni Seven Neylesün”, TDV Yay. Ank. 2012, s.147.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.