OSMANLILARIN İSLÂM ÂLEMİNİN LİDERİ OLDUKLARI VE OLACAKLARI (4)
29 Mart 2018, Perşembe 07:49Eskiden dünya Komünist ve Kapitalist olmak üzere iki kamplı idi. Rusya’nın korkusundan Batı bizi NATO ittifakına aldı ama her zaman bir protez uzuv muâmelesi yaptı. Bizi hudut bekçisi veya mayın eşeği gibi gördü. 01. 07. 2014 târihlerinde ABD istihbâratının Alman Başbakanı Merkel’i dinlediği ortaya çıktı ve Merkel; “Dost ve müttefik devletlerin birbirini dinlemesi aslâ kabul edilemez” diye feryad ü figan etti.
Ama bu târihten bir ay sonra Alman istihbâratının Türkiye’yi 5 senedir dinlediği söylendi hattâ daha sonra 5 sene değil 1976’dan beri dinlediği ortaya çıktı. Medyanın “hani dost devletler birbirini dinlemezdi?” mealindeki ısrarlarına ve Dışişlerimizin baskılarına rağmen Merkel inkâr etmedi ama özür beyan eden bir sözde söylemedi. Hattâ Alman basınında “evet Türkiye müttefiktir ama dost değildir” gibi beyanatlar yayımlandı!.. İşte bizim “dostumuz, müttefikimiz” diye bağrımıza bastığımız, en mahrem sırlarımızı açtığımız Haçlılar bunlar!..
Şu olay da çok ibretli ve çarpıcı bir misal: Yakın târihte ABD ve Rusya’nın devlet başkanları olan Regan ve Gorbaçov İsviçre’nin Cenevre şehrinde buluşup şu kararları almışlardır:
“1-Dünyada İslâmiyet hızla yayılmakta ve Müslüman ülkelerde de maddî ve mânevî bir kalkınma var. Bu mutlaka önlenmeli.
2-İslâm dünyasındaki dinî uyanış “İslâmî görünen” sapık inançlara kanalize edilmeli.
3-İslâm ülkelerinin kendi aralarındaki her türlü ilişkiler ve dayanışmalar önlenmeli.
4-Önümüzdeki asrın potansiyel lider ülkelerinden Türkiye’nin güçlenmesine mâni olunmalı ve muhtemel bir İslâm dünyası liderliğine geçit verilmemeli.
5-Türkiye’nin hem İslâm âlemi, hem de Batı ile arası açılarak tecrit edilmesi mutlaka sağlanmalı.”(1)
İslâm Âleminin bir lidere sahip olmaması ve İttihad-ı İslâm’a yani Müslümanların birleşmelerine mâni olmaları hususunda batı ne gerekirse yaptı. Bu hususta özellikle Osmanlı neslini pasifize etmek için hiçbir gayreti esirgemedi. Onlara özel bir önem verdi. Çünkü lider vasfına hâiz olanı istediğin yere kanalize ettin mi geri kalanlar onun izinden gelmesi bir realitedir. Bu sebeple:
Dinimize müdahale ettiler ve fiilde değil, yalnız fikirde Müslüman tipler yetiştirdiler. Kendileri İslâm’ı yaşamadıkları için İslâm’ı kendilerine uyduran nesiller yetiştirdiler. Dilimize müdahale edip, târih ve edebiyatımızla irtibatımızı kestiler, 30 sene önce yazılan kitapları, şiirleri anlayamaz, dedelerini tanıyamaz, onlarla frekans bağlantısı kuramaz gençler yetiştirdiler. Târihini bilmeyen, sevmeyen, benimsemeyen hattâ inkâr ve alay eden aydınlar türettiler. İngiltere, İspanya, Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç gibi birçok Avrupa devleti krallıkla idâre edildiği halde bize saltanatı ilga ettirdiler.
Kendileri Vatikan devletini ve Papalık müessesesini ipka ettikleri halde (yerinde tuttukları halde), nice çaba ve gayretler göstererek, Müslümanların dinî birliğini zedelemek, onları imamesi kopmuş tespih taneleri gibi dağıtıp parçalamak için bizde Hilâfeti kaldırttılar. Örf, âdet ve geleneklerimizi yozlaştırdılar. Lâiklik ve entellik adına en mübârek ve mükerrem duygularımızı dejenere ettirdiler. Bizi devamlı savaşlara sokmak sûretiyle, ekonomik ve iktisadî yönden iflasa sürüklediler. Diğer Müslüman devletlerle bizi kanlı-kinli düşman ettiler, aramıza nifak ve tefrika tohumları ektiler. İsyanlar, ihtilallar ve darbelerle demokrasimizin gelişip neşvü nema bulmasına mâni oldular…
Neticede İslâm âlemini öyle bir hale getirdiler ki, bölük pörçük, hiçbir etkisi, gücü ve fonksiyonu olmayan, birbirine can düşmanı, çok zengin ama ekonomik yönden abluka altına alınmış, siyasî zaviyeden bakılınca ve dünyada yaygın kanaate göre 53 İslâm devletinin bir Fransa etmediği, bir Fransa kadar dünyada söz ve etki sâhibi olmadığı bir İslâm Âlemi oluşturdular.
Osmanlı dünya siyâset sahnesinden bertaraf edildikten sonra, onun mirasına bile sahip çıkmaya hiçbir devlet cesâret edememiş, sentetik bazı lider müsveddeleri çıkmış ise de, bunların çapı ve kapasitesi yeterli bulunmamış ve İslâm âlemine kendilerini kabul ettirememişlerdir. Ama artık bunun zamanı gelmiş, zemini oluşmuştur.
İslâm âleminde bir uyanış başlamıştır. Dün Filistin’i ziyaret eden bir başbakanımıza “siz hilâfeti kaldırıp İslâm âlemini öksüz bıraktınız, ne yüzle buralara geliyorsunuz?” diye protesto eden insanlar, bugün devlet ricâlimizi dünyada görülmeyen bir sevgi ve muhabbetle bağırlarına basıyorlar, şanlı bayrağımızı aldıkları gibi sokaklara dökülüyorlar, Türkiye’deki olayları bizden fazla tâkip ediyor ve liderlerinin ellerinden tutmasını canı gönülden bekliyorlar.
Dipnot:
1- M. Fahri Can, “Türkiye Uyutuluyor”,Târih ve Med. Derg. Eylül 1998, sayı 54, s. 5.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.