OSMANLILARIN PEYGAMBER SEVGİLERİ (10)
08 Ekim 2018, Pazartesi 09:0313 Yaşında tahta çıkan ve 28 yaşında vefat eden Sultan 1’inci Ahmed, sofuluğu ile tanınmış bir pâdişah idi. Hz. Peygamberin mescidinde kötü kokulu yağlar yanmaz, koku yapar, Efendimizin ruhu rencide olur diye Mescid-i Nebevî’deki kandillerde yanmak üzere gül yağı gönderirmiş.(1) Şiirle meşgul olmuş ve “Bahtî” mahlası ile şiirler yazmıştır.
Mukaddes emânetler arasında bulunan Peygamberimizin ayak izini örnek alarak murassa bir sorguç(2) yaptırmış, ortasına mavi mine üzerine de, altın ile şu kıt’asını yazdırmış ve devamlı başında taşımıştır:
Nola tâcım gibi başımda götürsem dâim
Kadem-i resmini ol Hazret-i Şâh-ı Rasûlün
Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sâhibidir
Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün(3)
Bu ayak izi ile ilgili Sultan 3. Selim de şöyle bir beyit yazmıştır:
Sakın taş sanma yahu gevher-i âlem bahadır bu
Gel ey bîçare yüz sür nakş-i pay-i Mustafa’dır bu
Sultan 3. Ahmed kendi elleriyle hat ettiği (yazdığı) Kur’an-ı Kerimi Ravza-i Mutahhara’ya hediye etmiştir. Sultan 3. Mehmed, Peygamber Efendimizin her adı anılışta ayağa kalkmıştır.(4) Sultan 4. Mehmed (Avcı Mehmed) doğunca alnına “İsm-i Celâl’i” yani Allah kelimesini yazmışlar. Ölürken, ölümün bütün zorluklarına rağmen, bu olay aklına geldiği için, alnını yere düşürmemek için uğraşmıştır.(5) Peygamber sevgisi hususunda hudut tanımayan Osmanlı Sultanlarının bu ve buna benzer enteresan davranışları olmuştur:
Mescid-i Nebevî’deki Kubbe-i Hadra Yeşil kubbe sultan 2. Mahmud tarafından yaptırılmış ve ayakta kalan Osmanlı eserlerindendir.(6) Ramazanın on beşinde Pâdişah mukaddes emânetler bölümünü gül suyuna batırılmış sünger ve malzemelerle siler temizlermiş.(7)
Sultan Abdülmecid, Ravza-i Mutahharaya konmak üzere yaptırdığı şamdanlara sultanın ismini yazan kuyumcusunu azletmiş ve “benim gibi günahkarın isminin işi ne orada” demiştir.(8)
Sultan Abdülaziz ömrü boyunca namazını geçirmemiş, devamlı zemzem suyu içmiş, kâfirlere güvenmediği için Avrupa seyahatine çıkacağında içeceği ve abdest alacağı suları İstanbul’dan götürmüştür.(9) Son dönem pâdişahlarından Sultan Reşad’ın kazaya kalmış namazının olmadığı ve samimi bir peygamber muhibbi olduğu rivâyet edilmektedir.(10) Sultan Abdülaziz hasta iken Medîne’den bir mektup var demişler hemen kendini ayağa kaldırtmış ve Kutsal yerden gelen mektubu ayakta dinlemiştir.(11)
Daha önce zikredildiği üzere ma’lum; Sultan 2. Abdülhamid Hz. Muhammed aleyhine yazılan piyesin Fransa ve İngiltere’de sahnelenmesine mâni olmuştur.(12)Hicaz Demiryolu yapımı Medîne’ye yaklaşınca “Medîne yakınında çalışırken, bilhassa akşamları, kendinizin ve hayvanlarınızın ayaklarınıza keçe sararak sessizce çalışın ki, Ehl-i Beyt gürültünüzden rahatsız olmasın” diye ferman göndermiştir.(13)
Yeni ulaşılan bir Osmanlı arşiv belgesine göre, Sultan 2. Selim, dönemin Harem Şeyhi Kadı Hüseyin’e 30 Eylül 1574 târihli fermanla Kâbe’nin çevresinde 5 metreden yüksek binalar ile evlerin yıkılmasını emretmiştir. Şimdi ise Kâbe’nin etrafındaki gökdelenleri görünce Osmanlı ile günümüz Araplarının anlayış farkı daha iyi tebarüz eder.(14)
Kıbrıs’a Ümmi Haram’ın (Hâlâ Sultan’ın) kabri üzerine Osmanlılar bir türbe inşa ettirmişler ve kapısı üzerine şöyle yazdırmışlar: “Onun kapısının toprağı, memleketimizin sofrasının tuzudur.”(15)
Topkapı sarayında Mukaddes Emânetler bölümünün temizlikçileri, topladıkları süprüntüleri büyük bir hürmet ve tazimle göbekten aşağı indirmeden, sahile götürürler, kayığa yüklerler, ayak altında olmasın diye denizin ortasına dökerlermiş.(16)
Şurası inkâr edilmez bir gerçek ki; Osmanlı sultanlarının en zayıfından en kudretlisine kadar değişmeyen ortak faziletleri, Resûlullah’a karşı olan aşırı hürmet ve muhabbetleridir.
Dünyadaki Müslümanlar içinde (Türk illeri de dahil) Türklerin nüfus oranı ’ye bile varmazken, Allah Resûlü için yazılan Nât’ların (övgülerin) p’ini Türkler yazmıştır. Bu da Türklerin peygamber sevgileri hususundaki hassasiyetlerini gösterir.(17)
İngiliz propagandası ve altınlarına kanarak asırlardır kendilerini koruyan veli nimetleri Osmanlıya ihânet edip, Mekke ve Medîne'ye İngilizleri davet eden Şerif Hüseyin’e rağmen, Medîne muhâfız komutanı Fahri Paşanın tutumu ve söyledikleri de bu millette doruklaşan peygamber sevgisine en bâriz misaldir. l. Dünya Savaşında ordularımız yenilmiş, Suriye ve Filistin elden çıkmış, Mekke ve Medîne ile irtibat kesilmiş, asker, silâh, cephane hiçbir şey gönderilemez hale gelmiş, Araplar Medîne’yi muhâsara etmişler, askerlerimiz açlıktan çekirge, ot, çöp yemiş, onu da bulamadıkları için İskorpit hastalığına yakalanmışlar ve dişleri dökülmüştür.
Pâdişah “yapacak bir şey kalmadı, teslim olun” diye ferman göndermiş, buna rağmen Fahri Türkkan Paşa; "Ravza'nın kubbesi tepeme yıkılmadan ben kendi elimle Peygamberimin kabrini İngiliz’e teslim etmem" diyerek fermana uymamış, 4 seneden fazla bir zaman Ravza-i Mutaharayı müdafaa etmiş, neticede kendisini uyuşturucu iğnelerle uyutup ancak götürebilmişlerdir.(18)
Dipnotlar:
1- Ö. Tuğrul İnançer, “Dinle Neyden”, İst. 2010, s. 52.
2- Pâdişah Sorguçları Süpürge İşaretidir. Hâdimü’l- Haremeyn manasına. “Mevlânâ Güldestesi”, Konya Büyükşehir Bel. Yay. 1993, s. 126.
3- Süleyman Beyoğlu, “Târih ve Düşünce Dergisi”, Aralık, 1999, Ocak 2000, sayı, 3, s. 32.
4- N.Kösoğlu,Türk Dünyası Târih ve Medeniyeti Üzerine Düşünce.”,Ötük.Yay.Ank.1997,s.258.
5- Vecdi Bürün, a.g.e. s. 115.
6- İlber Ortaylı, “Osmanlı Sarayında Hayat” Yitik Hazine Yay. İst. 2008, s. 128.
7- İlber Ortaylı, “Osmanlı Sarayında Hayat” Yitik Hazine Yay. İst. 2008, s. 116.
8- Dursun Gürlek, “Ayaklı Kütüphâneler”, Kubbealtı Yay. İst. 2011, s. 345.
9- Mustafa Armağan, “Osmanlının Mahrem Târihi”, Timaş Yay. İst. 2011, s. 206.
10- Mustafa Armağan, “Osmanlının Mahrem Târihi”, Timaş Yay. İst. 2011, s. 227.
11- İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-3”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 178.
12- İlhan Bardakçı, Târih ve Medeniyet Dergisi, 1995, sayı, 17, s. 32.
13- Ahmed Uğur, “Milletimin Ehlibeyt Sevgisi”, Târih ve Medeniyet Dergisi,1997,sayı,46,s. 63.
14- Derin Târih Dergisi, Nisan 2014, sayı 25, s. 12
15- Beynun Akyavaş, “Seni Seven Neylesün”, TDV Yay. Ank. 2012, s. 129.
16- Dursun Gürlek, “Kültür Dünyamızdan Manzaralar”, Kubbealtı Yay. İst. 2010, s. 374.
17- Ö. Tuğrul İnançer, “Muhabbet Peygamberi Hz. Muhammed”, Sufi Yay. İst. 2010, s. 40.
18- Feridun Kandemir, a. g. e. s. 163; Târih ve Medeniyet Dergisi, sayı 38, s. 32.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.