OSMANLILARIN TOPLARI VE TOPÇULUKLARI (4)
24 Kasım 2018, Cumartesi 09:02560 yıl öncesinin teknolojisi ile dökülen bu toplar, İstanbul müze ve meydanlarında bugün bile görenleri hayrete düşürüyor. Bunlardan bazılarını İngilizler istemiş, Sultan Abdülaziz de hediye etmiş, bu ecdâd eserleri, bugün Londra’da, günümüzün mağrur İngilizleri onları hayranlıkla seyretmektedirler.
Târihçi F. Grenard; “Kanûnî dönemi topçusu sayı ve kalite bakımından dünyanın birinci topçusu idi” demektedir.(1) Mechin'in de; “Kanûnî ordusu kuruluş ve silâhları bakımından dünyanın diğer bütün ordularından dört asır ilerideydi” demektedir.(2)
Topçuluk hususundaki bu üstünlük Fâtih döneminde başlamış ve torunları döneminde de devam ettirilerek zirveye ulaşmıştır. Aradaki farkın ve mesafenin dört asırla ifâde edilmesi, Ortaçağda Osmanlı üstünlüğünün açık bir göstergesidir. Bu üstünlük olmasa; o fütuhatlar kaba kuvvetle mi yapılmış ve kazanılmıştır? Bu mümkün mü? Üstelik sayı ve kaba kuvvet bakımından da Osmanlıdan kat kat fazla oldukları bir dönemde.
Fransız târihçisi Benoist Mechin şöyle demiştir: “Fâtih Sultan Mehmed’in şimdiye kadar dünyanın görmediği silâhları vardı. Bilhassa uçan füzeleri ve müthiş bir topçusu… 20. Yüzyıl mühendisleri bunu 400 sene sonra ele alacaklardı.”(3)
Zeki Velidî Togan’ın bu husustaki değerlendirmesi şöyledir: “...O dönemde Avrupa Türk üstünlüğünün farkında idi. Martin Luther, Türk teşkilât ve medeniyetinin üstünlüğünü açıkça söylediği gibi, o devirde Türkiye’ye gelen bütün seyyahların ifadesinden de bu keyfiyet anlaşılmaktadır.”(4)
Barut Çin’de bulunmuş ve basit ateşli silâhlarda doğuda kullanılmaya başlanmış ama, Osmanlı bunları hem doğudan, hem de batıdan daha önce modernize edip istimal etmiştir. Meselâ Yavuz-Şah İsmail arasındaki Çaldıran Savaşında Osmanlının 150 tane topu kullanıldığı halde, İranlıların hiç toplarının olmadığını Gabor Agoston kaydetmektedir.(5)
Osmanlının yükselme dönemlerinde Humbaracılar diye özel bir topçu sınıfı kullanıldığı halde, Batılılar bunun öneminin farkına varamamış, onlar savaş zamanları bu işle iştigal eden kişileri toplamışlar, kullanmışlar, savaş bitince evlerine göndermişlerdir. Bu sebeple Osmanlı topçusu daimi ve mümtaz bir birim olarak ordu içinde pozisyon sâhibidir ve her yönden Batılılardan çok çok üstündür.(6)
Ricaut’a göre, 1665 yılında bile yani 4. Mehmed döneminde bile “Kullandıkları toplar dünyada mevcut olanlar içinde en güzelleri, en irileri ve en uzun menzilli olanlarıdır. Son Macaristan seferinde bunlardan kırk tanesi cepheye götürülmüştür.”(7) George William Frederick Howard da Türk gemi topçularının İngiliz topçularından daha başarılı olduklarını eserinde itiraf etmektedir.(8) Meşhur Alman Târihçi Hammer de Kanûnî dönemi topçusunun Avrupa'yla kıyaslanamayacak kadar üstün olduğu kaydeder.(9) Duayen târihçimiz Prof. Dr. Halil İnalcık Bey de bunu teyid eder.(10)
Flozof Wolter'in itirafı ise şöyledir: "…Türklerin savaş alanında seyyar dökümhaneler kurularak, büyük çaplı topların nasıl döktüklerini hayretle müşahede ettik.(11) Türkler savaş tecrübeleri, cesâretleri, çalışkanlıkları, azimleri ve zenginlikleri bakımından o târihte bizden o derce üstündüler ki, İtalya’yı alıp Roma’yı fethetmemiş olmalarına şaşmak icap eder.”(12)
Yakın târihteki Çanakkale Savaşında da toplarımız ve silâhlarımız Batılılarınkinden üstün değil ama yine onları hayran bırakacak şeyler yapmışız, Joseph Pomiankowski bu savaşta; “Türk topçusunun İngiliz topçusundan çok daha isabetli atışlar yaptığını” yazmıştır.(13)
Çanakkale Savaşını gazeteci olarak tâkip eden İngiliz muhabir Ashmead Bartlett’de şöyle yazar: “Türkler son derece kahramanca ve fevkalade kararlı bir şekilde muhârebe ettiler, aynı zamanda toplarını da gâyet ustaca ve sâdece ihtiyaç olduğu zamanlarda kullandılar.”(14)
Bu bölümü de Nâmık Kemal’in şiirinden bir parça ile bitirelim:
Top patlasın âteşleri etrafa saçılsın
Cennet kapısı cân veren ihvâna açılsın
Dünyâda ne bulduk ki ölümden kaçılsın
Gavgâda şahâdetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız cân veririz nâm alırız biz
Viyana Bozgununda maalesef Osmanlılar toplarını bile savaş meydanlarında bırakıp kaçmışlar, düşman aline geçen bu toplar eritilip kiliselere çan dökülmüş, bundan sonra da Osmanlı iflâh olmamıştır.(15)
Dipnotlar:
1-Y. Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 9, s. 312; Hammer, a. g. e. c.3, s.38.
2-Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 9, s. 312.
3-İbrahim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-4”, Albatros Yay. İst. 2004, s. 22.
4-Zeki Velidi Togan, “Umumî Türk Târihine Giriş”, s. 365.
5-Gabor Agoston, “Osmanlıda Strateji ve Askeri Güç”, Timaş Yay. İst. 2012, s. 181.
6-Gabor Agoston, “Osmanlıda Strateji ve Askeri Güç”, Timaş Yay. İst. 2012, s. 138, 154.
7-Ricaut, “Türklerin Siyasi Düstûrları” Terc.1001 Temel Eser, Bas. Haz. M.Reşad Uzmen, s.310.
8-G.W.Frederick Howard,“Türk Sularında Seyahat (1853)”,Terc.1001 Temel Eser,İst.1978,s.50.
9-Hammer, a. g. e. c. 3, s. 38.
10-Halil İnalcık, “Söyleşiler ve Konuşmalar” Profil Yay. c. 1, İst. 2013, s. 229.
11-Osmanlı büyük topları savaş meydanlarında dökerdi. Reşad Ekrem Koçu, “Yeniçeriler”, Doğan Kitap Yay. İst. 2004, s. 78.
12-Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 6, s. 61.
13-Joseph Pomiankowski, Kayıhan Yay. Çev. Dr. Kemal Turan, 2. baskı, s. 106.
14-Ashmead Bartlett, a. g. e. s. 162.
15-Munro Butler Johnstone, a. g. e. s. 7.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.