Osmanlının Hoşgörüsü Müsâmahası ve Hümânizması (1)
05 Kasım 2020, Perşembe 08:25Bâzılarının filozof, bâzılarının da zamanının peygamberi idi,(1) diye niteledikleri meşhur Eflatun’un (M.Ö. 427-347)(2) tahayyül ettiği bir “ideal devlet” tanımlaması vardır.(3) Yâni her şeyin iyi ve güzel, her yerin güllük gülistanlık olması için bir devletin nasıl olması gerektiğinin tanımlamasını yapmıştır.(4)
Osmanlı’yı iyi inceleyen, tarafsız araştıran târihçilerden bâzıları, Osmanlının bâzı dönemleri için;“Eflatun’un ideal devle(5) arzularını târihte bir tek Osmanlılar tahakkuk ettirdiler” demişlerdir.(6) Rahmetli Prof. Erol Güngör’ün izahına göre, bu âli duygulardan ayrılıp, dünyâlık peşine düşmesinler diye ilk zamanlarda, Osmanlı vezirlerinin (bakanlarının) miras bırakmalarına bile müsaade edilmemiştir.(7)
Alman târihçi Hammer’in izâhına göre: dünyâda yavrularına karşı en merhametli kuş “Hüma” kuşudur. Osmanlı tebeasına (idâre ettiği insanlara karşı) en merhametli devlet olduğu için, dünyâyı idâre ettiği Topkapı Sarayına; “Sarayı Hümâyun” demişlerdir.(8) Osmanlının bakanlarına vezir denir. Vezir; mal, mülk, servet, mevki, makam peşinde ömrünü tüketen değil, devletin yükünü yüklendiği için Farsça “hamal” mânâsına gelen bir kelimedir.(9)
Osmanlı, Eflatun’un bu “İdeal Devlet” ütopyasını hakîkate çevirdiği yıllarda, Avrupa dünyânın cehennemi hâline gelmiştir. Halk Osmanlı idâresi altındaki topraklara göç etmeye daha doğrusu kaçmaya başlamıştır, (şimdi mültecilerin Avrupa’ya aktıkları gibi). Kilise ve idâreciler bu duruma mâni olabilmek için, bütün kin, buğz ve adâvetlerini (düşmanlıklarını) Osmanlı üzerine teksif etmişler, varsa-yoksa Osmanlıyı yenmek ve yıpratmak için ne gerekirse yapmışlardır.
İnsanları onlar aleyhine çevirebilmek, onların zihinlerine ve fikirlerine Osmanlı düşmanlığı yerleştirebilmek için, ne iftiralar atılması gerekirse fazlasıyla atmışlardır. Kiliselerde Osmanlıyı en büyük hedef, en korkunç düşman, en barbar ve gaddar insanlar olarak göstermişler, hiçbir yalanı söylemekten çekinmemişler, bu hususta o kadar ileri gitmişler ki; bâzı kiliselere yaptıkları tablolarda, çizdikleri resimlerde, Hz. Îsâ’yı bile Türklerin çarmıha gerdiğini sembolize eden resimler yapmışlardır.(10)
Kilise duvarları ve kubbeleri Osmanlının zâlimlik, barbarlık ve gaddarlıklarını yansıtan resimlerle doldurulmuştur.(11) Çok az bir ilim adamı grubu istisna tutulursa, Batıda bu zihniyet hâlâ geçerliliğini ve tazeliğini muhâfaza etmektedir.
Misaller pek çok ama bir tek misal daha verelim: Osmanlı idâre ettiği tebaadan kaldırdığı mahsulün onda birini (1/10) vergi olarak almıştır. Batılı idâreciler üçte birini (1/3) vergi olarak almışlardır.(12) Bunun için Osmanlı’dan sonra Haçlı medeniyeti ile tanışıp onların ne olduğunu gören ve anlayan mazlum dünyâ devletleri, şimdi büyük bir Osmanlı sevgisi ile yanıp tutuşmakta, Osmanlı ruhunu ihyâ etmek için duâ ve temennilerde bulunmakta,(13) hatta ihtiyarlar, Osmanlıyı tanıyanlar onlardan kalan paraları muska niyetine boyunlarında taşımaktadırlar.(14)
Avusturyalı Türkolog Anton Corneless'in: "Osmanlıyı İskender veya Darazla kıyaslamak doğru değildir. Onlar diğer insanların kültürüne ve din özgürlüğüne saygı göstermediler. Osmanlılar harikulâde bir nizam ve düzende asırlarca kendilerinden olmayan insanlarla barış içinde yaşadılar. Onun içindir ki, Avrupa’da dört asır boyunca kalabildiler" der.(15)
İnsanların menfaatine birçok kanunlar yaptırdığı için “Kânûnî” lâkabını alan, bundan dolayı dünyâda gelmiş geçmiş 9 kanun koyucusundan biri olarak ABD Kongre binasında rölyefi bulunan KanûnîSultan Süleyman’a,(16) devşirme paşalar sitem etmişler, “Hristiyan tebaaya çok yüz veriliyor, onlarda şımarıyor, böylece otorite gevşiyor, devlet düzeni zaafa uğruyor. Bunları tedip edelim, zorla Müslüman yapalım. Vergilerini artıralım…” Gibi tekliflerde bulununca Kanûnî; “Paşalar! Bir bahçede tek renk ve tek cins çiçek mi olsa iyi olur, değişik çiçekler olsa mı iyi olur?” diye sormuş, onlarda, “ikincisi iyi olur” deyince, “o halde içimizdeki değişik din, dil, renk ve ırktan insanları da böyle kabul edin” diyerek Osmanlının medeniyet felsefesini dile getirivermiştir.(17)
Dipnotlar:
1- Kethüdazâde Mehmet Arif Efendi, “Osmanlı Hayatından kesitler” Hazırlayanlar: Hasan Gürkan-Hür Mahmut Yücer, İnsan Yay. İst. 2007, s. 81.
2- Eflatun Konya’da medfundur. Beyşehir tarafından Eflatunpınarı diye bir su ve tapınak vardır. Eva de Vitray, Konya Hz. Mevlânâ ve Sema, T.C. Kültür Bakanlığı İl Kültür Müdürlüğü Yay. Konya, s. 135.
3- Will Durant, “Felsefenin Öyküsü”, İz Yay. Tercüme Ender Gürol, İst. 2010, s. 39.
4- Anıt Dergisi, 1957, c. 3, sayı 20/24, s. 26.
5- İslâm filozofu Fârâbî’nin yazdığı ideal devleti tasvir eden, “El-Medinetü’l-Fâzıla” sına en uyumlu devlet, gelmiş, geçmiş dünya Târihinde sâdece Osmanlı olmuştur. Târihçiler Kanûnî döneminde 500 bin nüfusu olan İstanbul’da bir yılda bir-iki cinayet ya olur ya olmazdı derler. Hattâ İbrâhim Refik, “Kanûnî’nin iktidarı boyunca 46 yılda bir cinayet vuku buldu, bugün ise günlük adli vaka sayısı 325 dolayında der.” İbrâhim Refik, Ulu Çınarın Gölgesinde, Albatros Yay. İst. 2004, s.77.
6- Târih ve Medeniyet Dergisi, sayı 58, s. 5.
7- Erol Güngör İslâm Üzerine Düşünceler s. 71.
8- Hammer Târihi, c. 1, s. 67.
9- Hammer, c. 1, s. 92; A. Ubicini,“Türkiye 1850”, Tercüman 1001 Temel Eser, Târihsiz, s. 52.
10- İbrâhim Refik, “Târih Şuuruna Doğru-3”, Albatros Yay. İst. 2001, s. 171, 262.
11- Târih ve Düşünce Dergisi, Mart 2004, s. 38.
12- Y Öztuna a. g. e. c. 5, s. 324.
13- Geniş bilgi bkz. Abdullah Uçar, “Şanlı Dedelerimiz Osmanlılar”, Konya 2015, Damla Ofset.
14- Tekin Kılıç, a. g. e. s. 61.
15- Süleyman Kocabaş, “Târihte Adil Türk İdâresi”, Vatan Yayınlar İst. 1994, s. 86.
16- ABD Kongre binasının duvarlarına, dünyâda kanun yapmış, adâlete hizmet etmiş, bu yönleriyle temâyüz etmiş 9 kişinin rölyefi işlenmiştir. Kanûnî bunlardan üçüncü sıradadır. Sıralama şöyledir: 1-Hz. Muhammed, 2-Hz. Musa, 3-Kanunî, 4-Konfüçyüs, 5-İustunuanos, 6-Hamurabi, 7-Hz. Süleyman, 8-Blackston, 9-Napolyon, bkz. A. Ragıp Akyavaş, “Derken Efendim-I”, TDV Yay. Ankara 2007, s. 83.
17- Erhan Afyoncu, “Yavuzun Küpesi” Yeditepe Yay. İst. 2010, s. 84.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.