OSMANLININ İÇKİ, KUMAR BİLMEDİKLERİ (3)
21 Şubat 2018, Çarşamba 07:31Bazıları bu söylenenlere itiraz ediyor ve “Divan Edebiyatının her satırı buram buram içki, işret, mey, kadeh, sevgili, saki, kokuyor. Hal böyle olunca Osmanlılar içki müptelası değildi” diye nasıl söylenir gibi sözlerle itiraz ediyorlar.
Dolayısıyla Divan Edebiyatı diye ma’ruf olan tür, tasavvuf menşelidir. İlham-ı Nebi ile beslenir. Derûnî ve nezihtir. Kullanılan sözler, kelimeler ve semboller fizikî gibi görünse de, çoğu zaman lâhûtî ve manevîdir. Bu sebeple Dîvan Şiirinde demhane, meyhane, mey, içki, şarap, kadın, aşk…
Bunların hepsi mecaz mânâdadır, yani ilahî aşkla insanı sarhoş edecek, mânevî hazza içki denmiştir, gerçek mânâsı çok az kullanılmıştır. En muttaki ve mütedeyyin adamlar bile meselâ; Şeyh Gâlib gibi Mevlevî dedeleri, hayatta ağzına içki koymayan Fâtih Sultan Mehmed, Kanûnî Sultan Süleyman gibi Osmanlı sultanları, Şeyhülislâmlık makamına kadar yükselen Yahya Efendi gibi din âlimleri, tarîkatların şeyhleri ve dergâh mensupları…
Bu kelimeleri şiirlerinde kullanmışlardır, hâlbuki bunların içki ve meyhane ile hiç alakaları yoktur. Ama bu hususu hakkıyla anlayamayan günümüz aydınları! Bunların içki kullandıklarına hükmetmişler ve yazılar yazmışlardır.(1)
Fâtih, Amasya’da sancak beyi olan oğlu Beyazid’i etrafındaki bazı kişilerin bazı mükeyyeflere (keyif verici şeylere) alıştırdıklarını duyunca, onun ilmi, irfanı ve terbiyesi ile görevli kişilere tehdit dolu mektuplar yazmıştır,(2) kendi yakınında içki kullandığını duyduğu kişileri de cezalandırmıştır.(3)
Allah Resulünün övdüğü, taltif ve takdir ettiği bir insana içki isnat etmek, iftiraların ve târihî hataların en büyüğü ve en insafsızıdır. Fâtihin, altında mührü olan fermanlarda bile açıkça içki takbih edilmiş, cezaları tayin edilmiş ve Şer’iye sicillerindeki kayıtlara göre içki içinler o dönemde cezalandırılmışlardır.
Meselâ; Muhibbî mahlasıyla şiirler yazan, Farsça ve Türkçe divanı olan Kanûnî Sultan Süleyman içki kullanmadığı bilakis içki ile ilgili ağır cezalar ve yasaklar getirdiği halde şiirlerinde; mey, bade, sakı, içki meclisi… gibi kelimeleri çok kullanmıştır:
Rindler bezminde sâkî bir aceb nâm eyledüm
Mescidün kandîlini mey-hâneye câm eyledüm
“Ey saki! Rindler meclisinde öyle bir nâm saldım ki, sonunda mescidin kandilini götürüp meyhaneye kadeh eyledim” diye yazmıştır. Kanûnî içki kullanmadığı bilakis içki ile ilgili ağır cezalar ve yasaklar getirdiği halde şiirlerinde kullanmıştır.
Yesârî Âsım Arsoy Konya asıllı Balkan göçmenidir. Balkan Harbi esnasında göç edip Türkiye’ye gelenlerdendir. Son derece muttaki ve mütedeyyin bir kişidir. Hayatında ağzına içki koymamıştır. Ama o da şarkılarında aşk, şarap, mey, meyhane kelimelerini bol bol kullanmaktadır.
Gerçekçi olmak gerekirse, her türlü cemiyet baskısına rağmen az da olsa içki kullanan pâdişahlar da olmuştur, Sultan 4. Murad gibi. Kendisi kullandığı halde, içki, tütün, kumar gibi cemiyetin en muzır alışkanlıkları üzerinde çok şiddetli durmuş, bunları istimal edenlere idam cezaları vermiştir.
Bunun sebebini de şöyle izah ediyorlar: O dönemde evlerin ekserisi ahşaptan ve bir yangın çıktımı söndürmek mümkün değil. Şimdiki gibi itfaiye teşkilâtları yok, tulumbacılar denen ve çok iptidai usullerle çalışan kurumlar var. Yangınları da en çok tiryakiler ve sarhoşlar çıkarıyordu.(4) Bundan dolayı sarhoş ve tiryakilere çok şiddetli cezalar verilmiştir.
Osmanlının son zamanlarında diğer hususlarda olduğu gibi toplumu ayakta tutan bütün temel taşları yerinden oynamış, sosyal depremler yaşanmış, Osmanlıyı Osmanlı yapan mizaç ve karakterler bir kenara bırakılmış,(5) hudutlar çiğnenmiş, o kadar ki; her gün on binlerce Mehmedçiğin şehit olduğu Çanakkale Savaşlarında bile özellikle subay kesiminden birçok kişinin bulduğu her fırsatta içki kullandığı müşahede edilmiştir.(6)
1920 yılında yani ayık adama en fazla ihtiyaç olduğu dönemde Yeşilay Cemiyetini kurduran, “Men-i Müskirat” kanunu ile içki ve uyuşturucunun yapımını, satımını, kullanımını yasaklayan idâreciler, kanunu çıkardıkları günlerde bile, kendileri ayık gezmez olmuşlar.(7)Bugünkü geldiğimiz durumu da 2000’li yıllar i’tibâriyle Yeşilay Cemiyeti şöyle değerlendiriyor: Türk milleti bugün dünyada İsrafta ve rüşvette I. Kumarda 2. içkide 3. sigarada 4. duruma gelmiştir.(8)
Dipnotlar:
1- İskender Pala, “Tavan Arası”, Kapı Yay. İst. 2008, s. 139.
2- Sâmiha Ayverdi, “Ebedî ve Mânevî Dünyası İçinde Fâtih”, Kubbealtı Yay. İst. 2008, s. 256.
3- İskender Pala, “Efsane Güzeller”, Kapı Yay. İst. 2004, s. 50.
4- Jean Thevenot,“Türkiye 1655-1656”Terc.1001 Temel Eser,Çev: Nuray Yıldız, İst.1978,s.153.
5- Meselâ; l.Viyana Kuşatmasında yani Kanûnî döneminde içki içen askerin cezası idam iken, 2. Viyana kuşatmasında bulunan askerlerin pek ayık gezmedikleri târihi rivâyetlerdendir. Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 6, s. 35.
6- Ali Ulvi Kurucu, “Hatıralar-2”, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yay. 2007, İst. s. 229; İ. Hakkı Sunata, “Gelibolu’dan Kafkaslara”, İş Bankası Yay. 2005, s. 176.
7- Mahmud Soydan, “Ankaralı’nın Defteri”, Türkiye İş Bankası Yay. İst. 2007, s. 122.
8- Yeşilay Dergisi, sayı 794, s. 8.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.