PANDEMİ, ODALAR VE VAKIFLAR
12 Nisan 2021, Pazartesi 08:47Türkiye’de günlük pozitif vaka sayısı 55 binin üzerinde.
Pandemi nedeniyle günlük ölüm sayısı da 250 civarında.
Bugüne kadar koronadan hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 35 bine yaklaştı.
Pandeminin daha ne kadar süreceğini ve kaç vatandaşımızın daha hayatını kaybedeceğini bilmiyoruz. Esasen bunu bilmek bir yana tahmin etmek bile mümkün değil.
Bilinen ve bilmemiz gereken şu: Aşı ve alınan önlemlerle bu süreci kısaltmak mümkün. Fakat en başta bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de aşı sıkıntısı var.Paran olsa da aşı bulmakta ve almakta zorlanıyorsun. Sonuçta aşı üreten ülkelerin sayısı da, üretilen aşıların miktarı da belli. Dünya nüfusunun yüzde 70’ne yetecek kadar aşı üretebilmek için iki yıla ihtiyaç var. O vakte kadar “Kim öle, kim kala”
Aşı da durum bu.
Geriye ne kalıyor?
Pandemiyle mücadelede en etkin silahların başında gelen kişisel ve toplumsal önlemler. En başta da TMM (Temizlik, maske, mesafe) Sonra dikkat isteyen başka önlemler.
Kamuoyuna yansıyan bilgiler şayet doğruysa günlük vaka sayılarında Avrupa ülkeleri arasında ilk sıraya yükseldik.
Öte yandan..
Pandemiye bağlı olarak ülke ekonomisi doğal olarak daralmaya başladı.
Ülke ekonomisinin daralması demek, insanların ekonomisinin daralması da demek.
Gelirler azalmaya başladı.
Milyonlarca esnaf pandemi döneminden önceki süreçte olduğu gibi para kazanamıyor.
Üretim ve kazanç daralırken, tüketim normal olarak “ihtiyaç” olma özelleğini koruyor. Bu arada milyonlarca insan evinin günlük ihtiyacını karşılamakta zorlanıyor.
Pandemi,
Pandemiye bağlı artan işsizlik,
Pandemiye bağlı üretim/kazanç darlığı.
Bu üç realite ve felaket karşısında herkesin elini taşın altına koymasının şart olduğu günler yaşanıyor ülkemizde. Aksi takdirde daha çok can ve ekonomik kayıplarımız olacak.
Pandemiyle mücadele ve kayıplarımız söz konusu olduğunda her nedense devlet geliyor insanların aklına. Konu pandemi olunca “Devlet şunu yapmadı, şöyle yapsaydı” Ekonomi ve para ayağı söz konusu olunca da” Devlet zor da olan esnafa, işsize, yoksul ve dar gelirliye şunu yapmalı, şunu vermeli.”
Peki insanlara düşen görevler yok mu?
Pandemi karşısında çok basit önlemlerden olan TMM’nin bile önemini kavrayarak yerine getirebildik mi? Getirdiğimiz söylenemez.. Açık ve kapalı alanlarda görülen sorunlu manzaralar bunu apaçık bir şekilde ortaya koyuyor. Pandemi karşısında sorumlu değil ama sorunlu davranışlar göstermeyi yiğitlik sanan ve sayan kayda değer bir kesim var. Ya değilse bir ara 5-6 bin civarında olan günlük vaka sayısı, 55 bin vaka sayısına ulaşır mıydı?
Demem o ki devlet pandemiyle mücadelede sağlık, önlemler ve ekonomi boyutunda gerekli refleksi gösterdi ve gösteriyor. Bu çabayı görmek ve inkar etmemek lazım. Lakin pandemi karşısında devletin gösterdiği çabalar tek başına yetecek gibi de görünmüyor.
Faaliyet halinde bulunun kurum ve kuruluşların, Oda ve Vakıfların pandemiyle mücadedelede kullanabilecekleri enstrümanlarla devreye girmesinde sayısız fayda olmalı.
2020’de belediyeler kısmen de olsa devreye girmişti.
Mesela Konya’daki belediyeler..
Geçen yıl yapılanların bu yıl yapıldığını görmedik ya da bizim haberimiz yok.
Bildiğimiz kadarıyla halihazırda toplu taşıma araçları ful. Vaka sayısı 5-6 binken toplu taşıma araçlarına kapasitelerinin yüzde 50’si kadar yolcu alınıyor ve alınan yolcuların maskeli olmasına dikkat ediliyordu. Ayrıca vilayet tarafından cadde ve sokaklarda bulunan açık ve kapalı alanlarda maske ve mesafe kontrolleri yapılıyordu.. Bugünler de ise bunlar sembolik olarak yapılıyor.. Yanılıyorsak birileri lütfetsin bilgi sahibi olalım da yazalım. Tabi yerel yöneticiler de böyle bir iletişim dili var mı onu da bilmiyoruz.
ODALAR VE VAKIFLAR
Bütün ülke şehirleri olduğu gibi yaşadığımız şehirde pandemi mağduru.
Yaşadığımız şehirde de günlük vaka sayıları yükselişte..
Pandemiden her gün kaç insanımızın hayatını kaybettiğini bilemiyoruz.
Şehirdeki sağlık kuruluşlarında pandemi nedenli doluluk oranları yeniden yükselişe geçti.
Sağlık kuruluşları şimdilik “can havliyle” olmasa bile, pandemiyle mücadelede yapılması gereken savaşı yapıyor. Fakat bu artış hızıyla sağlık teşkilatının ve sağlıkçıların verdiği savaş önümüzdeki günlerde yeterli olmayabilir.Bu güçlü ihtimali göz önünde bulundurarak halkı bilinçlendirme ve yapılan yanlışlardan caydırma noktasında etki kaabiliyeti ve imkanı yüksek başka kurum ve kuruluşların yeniden ve aktif bir şekilde devreye girmesinde fayda olmalı.
Mesela: Konya Ticaret Odası.. 20 bin civarında aktif üyesi olan Ticaret Odası pandemiyle mücadelede yeni bir sayfa daha açabilir. Oda yönetiminin 20 bin üyesini bu konuda yeni bilgilerle aktive etmesi halinde, aileleriyle birlikte 80-100 bin civarında bir insan pandemiyle mücadelede aksiyoner duruma getirilebilir.
KTO yönetiminin ve Oda Başkanı’nın bu şehirde önemli bir karşılığı var. Dolayısıyla pandemiyle mücadelede atacakları yeni adımlar, projeler ve öneriler toplum tarafından büyük ölçüde kabul görecektir. 20 bin oda üyesinin Oda yönetimine duyduğu güven ve verdiği prim bu mücadelede işe yarayacaktır. Tabi bir de bunların yakınları, akrabaları, hısımları ev ve dükkan komşuları var. Anlayacağınız KTO pandemiyle mücadelede kalıcı ve etkili bilgilendirme ayrıca yanlışlardan dönülme ekseninde önemli taraflardan birisi olabilir.
Aynı şekilde Konya Sanayi Odası.
Sanayi Odası’nın bin civarında üyesi, bu bin civarındaki üyenin de yanında çalışan binlerce insan var. Sanayi Odası’da pandemiyle mücadelede tesirli öneriler ortaya koyabilir. Hiç değilse kendi üyeleri ve üyelerinin iş yerlerinde çalışan insanlar pandemiyle mücadelede daha çok bilinçlendirilmek suretiyle, bu insanlar birer pandemi savaşçısı yapılabilir.
Yine aynı şekilde Esnaf Odaları ve Esnaf Odaları Birliği pandemiyle mücadelede tesirli faaliyetler de bulunabilir.. Bu arada maske takmak yetmiyor.. Başka önlemler noktasında da çalışmak gerekiyor.Üyeleriniz dükkanlarına ve minübüslerine gidin bir bakın.
Öte yandan bu şehirde çok sayıda vakıf da var.
Sahi onlar nerde?
Pandemili süreçte onları hiç göremedik.
Neye acaba?
Belediyeler başta olmak üzere bir takım kamu kurum ve kuruluşlarından, tüketilmediyse hayatta kalan holdinglerden, büyük işletmelerden, varlıklı insanlardan sağlanan nakdi ve ayni imkanlarla yoksul ve dar gelirli insanlara yapılan yardımlar iş olarak görülüyor da, pandemiyla mücadele çerçevesinde atılacak adımlar iş ve hizmet olarak görülmüyor olabilir mi? Herhalde akıllarına gelmemiştir diye düşünmek lazım gene de. Belki “Bu iş bizim işimiz değil” dememiş de olabilirler.
Ülkenin tamamını ilgilendiren, yaşadığımız şehirde küçük/büyük herkesi ve neredeyse her konuda ilgilendiren bir sorun karşısında her kurum ve kuruluşun yapması gereken görevler olduğunu düşünüyoruz. Unutmayalım ki, her kuruluşun bir değeri ve etki alanı var.
Pandemiyle mücadele topyüken yapılmalı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.