Papa ve Papazların Hıristiyanlığa Soktuğu Kötü İnançlar (7)
26 Haziran 2016, Pazar 11:5014-Sünnet Olmama (dünün devamı)
Hz. İbrahim’in sünnetini Peygamber Efendimiz de benimsemiş ve ümmetine sünnet olmayı emretmiştir. Peygamber Efendimizin sünnetli doğduğuyla ilgili rivayetler varsa da, İbnü’l Kayyim’in de zikrettiği üzere, doğumunun 7. günü Dedesi Abdülmuttalip tarafından sünnet ettirildiği rivayetleri daha ağır basmaktadır.([1])
Resûlüllah sünnetle ilgili çok hassas davranmış ve konu ile ilgili hadis-i şerifler serdetmiştir. Bunlardan birisi şöyledir:
“Beş şey fıtrattandır: Hıtan (sünnet), koltuk altı temizliği, etek temizliği, tırnak temizliği ve bıyık bakımı”([2]) (fazlalıklarının kesilmesi).
Hz. Peygamber’in bu husustaki hassasiyetinin hikmetleri de günümüzde ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu hususta dünyada yapılan bazı araştırmalar neticesi ortaya çıkan gerçeklerden bazılarını naklediyorum:
Dünya Sağlık Teşkilatının yayınladığı raporlara göre, sünnetli erkeklerin eşlerinde, sünnetli olmayanlara nazaran çok daha az rahim kanseri görülmektedir.([3])
Kanser haftası sebebiyle, Adana’da düzenlenen bir ilmi toplantıda, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Arif Yüksel şöyle demiştir: “Dünyada en az rahim kanseri Müslüman erkeklerin hanımlarında görülmektedir. Bunun sebebi de elbette, eşlerinin sünnetli olmalarıdır. Hijyenik yönden sünnetli olmak çok avantajlı bir durumdur...”([4])
Prof. Dr. Asaf Ataseven de şöyle der: “İdrar yolu ve zührevi hastalıklar, penis kanseri ve kadınlarda rahim kanserinde sünnetsizliğin etkisi çok büyüktür. Elli yıllık meslek hayatımda 25 dolayında penis kanserine rastladım. Bunların hepsi gayri Müslim vatandaşlarımızdan idi...”([5])
Stockholm Karolinska Üniversitesi Doktorlarından Hans Olov Adami ve Harvard Üniversitesi Doktorlarından Dmitrios Trikopulos uzun yıllar yaptıkları araştırmalar neticesinde şu ilmi neticeye varıyorlar: “Sünnetli erkeklerin hanımlarının, döl yatağı boyu kanserine yakalanma riski, sünnetsizlerin hanımlarına nazaran % 58 daha azdır.”([6])
Yine son yıllarda, çağın vebâsı veya belâsı olarak nitelenen ve milyarlarca Dolar harcanarak araştırmalar yapılan AİDS hususunda, sünnetin hikmeti ortaya çıkmış ve sünnetli erkeklerin, sünnetsizlere kıyasla çok daha az AİDS mikrobu kaptığı belgelenmiştir.([7])
Çok yakın tarihte Avustralyalı doktorların araştırmaları da yine bu tezi doğrulamıştır.([8]) “Sünnetli olana AIDS bulaşması daha zor. Avustralya’da düzenlenen bir konferansta konuşan Melbourne Üniversitesi Profesörü Roger Short, AIDS’e yol açan HIV virüsünün sünnetli erkeklere geçmesinin sekiz kat daha güç olduğunu açıkladı. Short, sünnetli erkeklerin kadınlarda görülen rahim ağzı kanserinin başlıca nedeni virüsü kapma ve geçirme ihtimallerinin de düşük olduğunu ekledi. Sünnetle alınan deri parçası, virüslerin vücuda girişini kolaylaştırıyor.”([9])
Dünya Sağlık Örgütü WHO sünnetin AIDS hastalığına yol açan virüsün (HIV) bulaşma riskini % 55-60 azalttığını ispatladı ve sünneti tavsiye etti.([10])
Sünnet İslâm âleminde ve Yahudilerde dini bir vecibe olarak icra edilmektedir. Yukarıda zikri geçen tıbbî faydalarından dolayı bugün dünyanın birçok yerinde benimsenmekte ve özellikle Avrupa, Amerika ve Japonya gibi ilerlemiş devletlerde yaygın hale gelmektedir. Güney Kore gibi devletlerde bu oranın % 40’ları geçtiği ciddi dergilerde dile getirilmektedir.
Sünnet her mevsimde yapılabilir ama, Ağustos ayı genelde sünnet ayı gibi kabul görmektedir. Bunun sebebi şudur: Sultan ll. Abdülhamit Ağustos ayında tahta geçmiştir. Bu sebeple Ağustos ayında sünnet olanlara çeyrek altın gönderirmiş. O dönemde bu hediyeyi almak için özellikle fakir insanlar Ağustos ayında sünnet yaptırmışlar ve bu anlayış halkımız arasına yerleşmiş.
Bugün de genelde sünnetler pek güz ayını beklemeden Temmuz ve Ağustos aylarında yapılmaktadır.([11]) Düğünlerde ifrata kaçılmaması, ve ciğerpare yavrularımızla ilgili bu operasyonu ehil kişilere, yani tecrübeli hekimlere yaptırmamız gerekmektedir. Erkekliğe adım atan yavrularımıza acil şifalar.
Dipnotlar:
[1]- H. Musa Bağcı, “Hz. Peygamberin Beşeri Yönü”, S. 190-6, Basılmamış Doktora tezi, Ankara 1999.
[2]- Buhârî Libas 64(7/206); Müslim Taharet 49 (1/221-257); İbrahim Canan, “Hz. Peygamberin Sünnetinde Terbiye”, Ank. 1980, s. 88.
[3]- Hürriyet Gazetesi, 22. 09. 1975.
[4]- Yenidevir Gazetesi, 04. 04. 1977.
[5]- Asaf Ataseven, “Tarihte Sünnet”, Zafer dergisi yıl 1987, Sayı 127, s. 16.
[6]- Milliyet Gazetesi, 12. 04. 2002.
[7]- Selçuk Algan, TÜBİTAK, Bilim ve Teknik Dergisi, yıl1989, sayı: 265, s. 47.
[8]- Milliyet Gazetesi, 09. 06. 2000.
[9]- Milliyet Gazetesi, 05. 11. 2003.
[10]- TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, Ocak 2008, s. 5.
[11]- Mustafa Armağan, “Osmanlının Kayıp Atlası”, Da Yay. 2005, İst. s. 222;
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.