PARTİLER VE KÜRTLER(2)
12 Eylül 2015, Cumartesi 00:00Hepimiz TV izliyoruz, gazete okuyoruz. Bakıp görüyoruz verilen demeçler, konuşmalar, hışımla söylenenler, birbirlerine laf atmalar, beğenilmeyenler, pişkin tavırlar, danışıklı dövüşler vs vs…
Bizim kavgamız kupkuru bir Cihangirlik kavgası değildir, diyen bir zihniyet uçup gitmiş, yerine tamamen kendisiyle kavgalı bir hal alan fikir ve düşünceler gelip kalplere yerleşmiş…
Yaşadığı coğrafya da olaylara bakıp ders alacağı yerde, tekerine çomak sokan, devlet felsefesine dinamit koyan, bindiği dalı kesmeye çalışan, başkasına hizmet etmeye amade, gerçek meselesi Kürt halkı olmayan/bölünmeyi akıl eden/hatta marifet belleyen zararlı fikirler türemiş ve Mecliste konuşlanmış…
Milletingözünün içine baka baka yalan söyleyen ve pişkince tavırlar sergileyen, halkın inanç ve değer yargılarına düşmanca tutum geliştiren ve açıkça Zerdüşt olduğunu iddia edenlere destek verip, halkın kahır ekseriyetinin mensubu olduğu inanca düşman olduğunu her şeyiyle ortaya koyan ve hücum borusu öttüren bir kesimin, bugün siyasi platform yerine dağdakilerle dirsek teması içerisinde olduklarını ve eylem yaptıklarını hep beraber görmekteyiz.
Gördüğümüz sadece bunlardan ibaret olmayıp, nasıl bir zihniyetse buna alenen destek verenlere de şahit olmaktayız…
Siyasette, ihtiraslar ve inançlar çarpışır; ender olarak ta fikirler çarpışır diyen Gustave Le Bon haksız mı? Bizde fikirler kısırlaştırıldı, İnsan ortaya koyacak bir çözüm üretemezse o zaman, bizde piyasaya ya Alevi kartını atacak ya da Sünni kartını… Ya da ne bileyim Sağcı, Solcu, Yolcu, Futbolcu, Bol bolcu vs. bir şeyler atacak nihayetinde… Bir insanın basireti durmuşsa artık ondan sağlıklı düşünce beklemek hayaldir/imkânsızdır. Bugün bizler bunu yaşıyoruz. İhtiraslarının peşinde başkalarına taşeronluk yapanlar ya da bilmeden onlara destek verenler bilsin ki, bugün ben tek başıma kalsam da, yine bu hayalinizi gerçekleştiremeyeceksiniz? Hani derler ya, cesedimi çiğner öyle geçersin diye! İşte bende öyle diyorum. Osmanlı döneminde, devlet büyüklerinden birine teklif etmişler: Girit’i bize kaça verirsiniz diye? O’da demiş ki: Aldığımız fiyata…
Bu memleket kolay kazanılmadı. Kuru gürültüye pabuç bırakılmayacak. Bir gün yaptığınız yanlışın ve gidişatınızın farkına varacak ve umarım pişmanlıklar içerisinde kalacaksanız… Mehmet Zahit Kotku Efendi(Allah Rahmet Eylesin) bir eserinde, Yavuzun Mısır Seferi ile ilgili olarak “,Müslümanlar arasında dökülen bu kanların hesabı Ahirette sorulacaktır ”diye yazmaktadır. Osmanlı ve Yavuz;” ittihadı İslam Birliği için bu seferlere çıkıp tüm dünya Müslümanlarının rahatı adına bu girişimlerde bulunup, birliği tesis etmeye çalışmalarına rağmen, böyle bir hesapla karşı karşıya iseler; Günümüzde bölücülük maskesini takarak, kardeşliğe kurşun sıkan, Ülkeyi ve Devleti yıkmaya çalışan, başka ülkelere taşeronluk sevdası yapanlarında verecekleri bir hesabı olduklarını da buradan hatırlatırım”…
Gün birlik ve beraberlik zamanıdır. Gün kuru inatlaşmaların ve kısır çekişmelerin bırakılması zamanıdır. Gün, Ülkeyi, Milleti, Devleti, hakikati koruma, kollama ve kurtarma zamanıdır.
Gün, ayrışma/ayrıştırma/ötekileştirme zamanı değildir. Gün, kardeşlik dokusunun iyi anlaşılması zamanıdır ve bayramlar bunun içinde bir vesiledir… Gün, Kimin yanında ve neyin peşinde olduğunun iyi anlaşılması zamanıdır.
Herkes kendine şu soruyu sormalıdır.
BEN KİMİN İÇİN VARIM VE KİMİNLEYİM?
BEN KİMİN SEVDASINI İÇİMDE/ ÖZÜMDE TAŞIYORUM?
BEKLENTİLERİMİ OTURUP KONUŞARAKMI YOKSA YAKIP YIKARAKMI HALLEDECEĞİM?
BEN BU ÜLKEYEMİ YOKSA TAŞERONLARAMI HİZMET ETMEKTEYİM?
BENİM SEVDAM TÜRKİYENİN BÜTÜNLÜĞÜNDEN YANAMI? YOKSA BÖLÜNMESİNDEN YANAMI?
Lütfen herkes bu soruya dürüstçe cevap versin?
Bütün bu yaşanılan kafa karışıklığının sebepleri malumunuz alınan terbiye ve tedrisat ve eğitimle ilgilidir. Yani zihniyet meselesidir.
Eğer bir insan, bulunduğu ve yaşadığı özün ne olduğunu bilemiyor, özünde ve ruhunda gerçek inkılâbı yaşayamıyorsa onun hayat damarları/zihni melekeleri/düşünsel fonksiyonları iflas noktasına gelmiştir. Özünü kaybedenin kabuğu çürümeye başlar. Çünkü yanlış beslenme diyetisyenlerin bile içinden çıkamayacağı formüllere zemin hazırlar.
Doğru düşünemeyen muhakemeden yoksun meseleleri kendi çerçevesinden değil de yabancıların gözlüğünden bakarak çözmeye çalışanların hal ve gidişlerinin pekiyi derecesinde olduğunu söylemek safdillik olur. Aslında reçete kendi özümüzde ama bizler yıllardır çözümü gavurlar da ararız. Bulduk dediklerimizle de bir iyice batar olduk ve kendi kuyumuzu kendimiz her gün derinleştirerek kazmaya çalışıyoruz. Hep aldanıyor ve birbirimizi aldatıyoruz maalesef, niye farkında değiliz ki bunların?
Lütfen diyorum, artık anlayalım bunları…
Ey!Halkımız, sağduyusahibisin, bilirsin…
Ey!Siyasiler, Sizler bir bölgenin değil. Türkiye’nin Vekilisiniz….
Ey! PKK illetine destek verenler, Türkiye’yi bölmek ve parçalamak istediğinizin farkında değilmisiniz?
Gidişat iyi değil. Başka Türkiye yok….
Kenetlenmekten ve birbirimize sahip çıkmaktan başka yol yok. Anlayın artık bunları.
Bırakın ihtirasları bir tarafa, Güçlendirin kardeşlik dokusunu,
Çatlatın düşmanları, Güldürmeyin kendinize İran’ı, İsrail’i, ABD ve Rusya’yı, Almanya’yı. BilumumHaçlıyı.
Bu bölge bizden sorulsun. Osmanlıdaki gibi, Ortadoğu Coğrafyası Sulh olsun. İnanın bu bizim elimizde.
Biz örnek olursak, adaleti tahsis edersek, haklıya haklı yanlışa yanlış dersek o zaman dimdik ayakta olur, fitneye ve fesada yer vermeyiz.
Allah doğrunun yardımcısı ve vekilidir. Galibiyet ve zafer, Allah yolunda göstereceğimiz, sabır ve sebattan geçer…
ABD ve Rusya bunca teknolojiye ve maddi güce, teknolojik olanaklara sahip olmalarına rağmen işgal ettikleri coğrafyalarda niye hezimete uğradılar?
Aldanmayalım, Aldatmayalım… Bırakalım kaprisleri ve kısır çekişmeleri.
Kucaklayalım herkesi, ama insanca, Tamamlayalım birlikte eksiğimizi ama bölünmeden/bölmeye yeltenmeden…
Daha ötesi var mı? Hepimiz mutlu sağlıklı ve geleceği olan bir Türkiye istemiyor muyuz?
Öyleyse bu yaşanılanlar neden ve niçin? Birileri çıksın söylesin?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.