POLİSTEN DOST OLUR MU?

Dün sabah güne Polis evinde Emniyet Müdürümüz Sayın Engin Dinç Beyin misafiri olarak başladık.

Polis, asayiş, uyuşturucu, KADES, eğitim, hırsızlık gibi konulara girmeden önce ajandamızda bulunan dahası sizlerden geldiği için sabırsızlıkla beklediğiniz birkaç konuya değinerek yazımıza başlamak istiyoruz.

HASTANE ACİLİNDE

TANSİYON ALETLERİ

YERLERDE OLUR MU?

Dün şehrimizde üst düzey eğitim yöneticiliği yapmış bugün emekli olan eşi de eğitimden emekli bir hocamız önceki gün akşam şu fotoğrafları gönderip dert yanıyordu;

“Sayın Uğur Özteke

Şu an Numune Hastanesinde eşime serum taktırmaya geldik.

Gözlem 1 odasında serum için içeriye girdiğimizde sedye yer bakılmamış.

Görevli boş yer bul ve bekle dedi.

İçerisinde tansiyon aleti atıl vaziyette yerde hastalar üzerine basmış durumdaydı.

Görevliyi çağırıp göstermeme rağmen “hastalar böyle yapıyor ben ne yapabilirim ki” diyerek umursamadı bile.

Kendisine “bu devlet malı yazık değil mi?” dememe rağmen

“Biz alıştık bu işlere elimizden bir şey gelmez” demesi umursamaması tavrı hoş değildi.

Sizden rica etsem gazetede yayınlar mısınız?

Bu durum Saat 20.10 da yaşandı”   

……………

Dün dediğimiz gibi hep empati yapıyorum,

Hasta ve hasta yakınının psikoloji bitik durumda.

Görevli kim bilir kaç saatte kaç hasta ve hasta yakını ile muhatap olmuş ki devreleri yakmış.

Bizler ya da görevliler nesiller boyunca “Devletin malı dreniz yemeyen domuz” zihniyeti ile yetiştirilmediler mi?

Bunların parası kimin cebinden çıkıyor ki malına sahip çıksın?

Sedyenin üzerinde ayak izleri(!)

Bunu yapana ancak çüşşş denir.

Ama benim de anlayamadığım bir şey oldu.

Yahu tansiyon aletini de vatandaş mı kullanıyor ki yere atıp gitsin.

Sonuçta insanlığımızın iflas ettiği bir noktadayız.

SU FATURASI

ELEKTRİK FATURASINI

GEÇİNCE

Bir takipçimiz Mustafa ………. Son gelen su faturası 404 Tl olunca zıplamış.

Faturasının fotoğrafını bize gönderip

Şöyle diyordu Mustafa Bey;

“Uğur abi su faturası elektrik faturasından çok fazla geldi.

Bunu ne olur gündeminize alıp bir değerlendirir misiniz?”

…………..

Vallahi ne diyebilirim ki?

Artık suyu sadece belli alanlarda kullanmaya çalışacağız her halde.

Kullandığımız diğer alanlarda da tempo düşüreceğiz(!)

MİLLET BAHÇESİNDEN

GÜZEL HABERLERDE

FOTOĞRAFLARDA GELİYOR

Dün sabah değerli dostlarımızdan gelen bilgilerde Millet bahçesinden de iki güzel haber geldi.

Hani hafta başında yazmıştık yaaa.

Yapılan çeşmeler akmadan söküldü diye.

İşte bazı çeşmeler söküldükten sonra üstleri de kapatılmış

Diğerleri yeniden yapılıyormuş.

“Bu durum niye böyle oldu” diyen vatandaşa ise orada çalışan görevlilerin verdiği cevap;

“Müteahhitler çeşmelere gider koymamışlar” mış.

Yine bizim yırtılmış süpürge fırça ile tutturulmuş olan tenis fileside yenilenmiş ve tenis oynamaya hazır hale getirilmiş.

Biz de bu dostlar sayesinde duyarlı insanlarımıza ve taaa işin başında ki Başkan Uğur İbrahim Altay ve ekibine teşekkür ederiz.

EMNİYET MÜDÜRÜMÜZ

SAYIN DİNÇ VE EKİBİNE

MİNNETTARIZ

Yazımıza başlarken ifade tetiğimiz gibi dün güne Sayın Engin Dinç Beyin davetlisi olarak başladık.

Sayın Müdürümüz şehir ve şehir insanının huzuru mutluluğu için terörden uyuşturucu ile mücadeleye, hırsızlıktan asayişe her konuda ki rakamsal verilere dayanan bilgilendirmeleri ile şehirde huzur bozanlara karşı amansız verilen mücadelede elde edilen başarıyı gururla dinledik.

Evet Konya polisi her zaman olduğu gibi Engin Müdür ile bu tempoyu artırarak bizlerin can ve mal güvenliliği için 24 saat alarmda.

Engin Müdürün açıklamalarını gazetelerde televizyonlarda haber sitelerinde her detayı ile göreceksiniz okuyacaksınız

Ben polis ve millet toplum olayında tek bir örnek ile nereden nereye geldiğimize dikkat çekmek istiyorum.

……………..

Bizim gençliğimi de polis resmen yani örgütlenmiş ve yasal olarak da ikiye bölünmüş şekilde görev yapardı.

Yani devrimci polisler POLDER, milliyetçi polisler POLBİR çatısı altında resmen kayıtlı kürekli olarak bizleri korurlardı(!).

Yani kendi içlerinde de birbirleri ile çatışarak(!)

Daha sonra ihtilal sonrası bu dernekler kapatılsa da içten içe iş farklı yerlere uzandı ve Türk polisi pek çok sıkıntılı cinayetlerden mafya ilişkilerine kadar hep lekelendi.

Çok şükür geldiğimiz noktada ne sağcı solcu polis ne de bırakın uyuşturucu kuryeliği rüşvet alan polis kalmadı.

En üstten başlayan kurum içi denetimler ile polisin geldiği son noktayı Sayın Emniyet Müdürümüz Engin bey şöyle anlatıyordu;

“İki gün önce hava kararmak üzere iken bir karakolu denetlemeye giriyordum ki karakolun bahçesinde sırt çantası omuzlarında 10 yaşlarında bir çocuğun bankta oturduğunu gördüm.

Yanına yaklaştım ve burada ne yaptığını sordum

Çocuk babası ile kavga ettiğini ve polisin yanına geldiğini söyledi.

Bunun üzerine çocuğu üşümesin diye karakolun içine aldık,

Evet bu yaşta bir çocuğun aile büyükleri ile kavga etmesi çatışması hoş değil.

Ama ailesinden sonra güvendiği ve kendisini koruma altında gördüğü en yakın karakola gelerek bahçesinde oturması bizim insanımızın polise olan güvenini en güzel şekilde gözler önüne seriyordu”

……………..

Evet gençliğimizden gazetecilik yapmaya çalıştığımız bu günlere kadar hep polisle, askerle devletin güvenlik birimleri ile omuz omuza yan yana çalmıştık.

Ve 40 küsur yıldır şunu bilip buna inanıyorum ki;

Polisten dost olur.

Eğer siz doğru yasal iseniz polis hep sizin yanınızdadır.

Ama o polis en ufak bir yamuklukta aynı o polis sizi tanımaz oyar(!).

Devlet geleneği de bunu gerektirir değil mi?

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Polise saygı devlete saygıdır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Resmi kurum ve kuruluşların oto parklarında özenle çizilmiş sarı çizgilerin içine araçlarımızı park etmeyi başardığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.