Ramazan Davetleri
16 Haziran 2017, Cuma 07:18Kişinin zengin olması, Allah’ın takdir ve tayinine bağlıdır. Bazıları bu gerçeği unutarak; “çalıştım, çabaladım zengin oldum” derler ama bu doğru değildir. Evet çalışılacak, gayret edilecek ama Allah dilemezse, ne yapsan boşadır. Bir ayette Yüce Rabbimiz bu gerçeği şöyle dile getirir: “Muhakkak ki Allah, dilediği kişinin rızkını bol, dilediğinin rızkını da dar tutar.” (1)
Hal böyle olunca akıllı zenginler, Allah’ın bu lütfuna mukabele ve vefa borcu olarak, zekâtını verir, sadakasını dağıtır, hayır ve hasenatını yapar, fakirlerin duasını alır, mal ve mülkün gerçek sahibi olan Allah’ı memnun eder ve malının daha da bereketlenmesini sağlar.
Çünkü Allah ve Resülü defaatle yapılan bu hayır ve hasenatın mala bolluk ve bereket getireceğini bildirmişlerdir. Fakir-fukaraya in’am ve ikramda bulunmak da bu kabildendir. Peygamberimiz; “Misafir on rızıkla gelir, birini yer, dokuzunu bırakır gider.” (2) buyurur. Hz. İbrahim misafir olmadan sofraya oturmazmış, ama en zengin peygamberde o dur. Bugün bile “Allah malına mülküne Halil İbrahim bereketi versin” diye dua edilir.
Benim çocukluğumda köy odalarından birine bir misafir geldi mi, insanlarımız çok fakir olmalarına rağmen, 4-5 yerden sofra gelir, bende çocuk aklımla kızardım, bu adam bunun birini yese doyar, bu kadara ne gerek var diye. Ama sonra anladım ki, Osmanlı bakıyyesi olan o insanlar, inançlarının gereği, “bizden de sofra gitsin, bizim de rızkımız bereketlensin” düşüncesiyle gönderiyorlar.
Fakat şimdi o oda sistemi bitti, misafirlik kalktı, hele hele yatılı misafirlik olayı nerdeyse tarihe karıştı. O güzel adet ve anlayışlar unutuldu, şehirde bile yeni nesile örnek olan o evlerde ziyafet olayı asgariye indi. Şimdiki davetler ruhsuz, köksüz, samimiyetsiz, bir lokantada veya bir iftar çadırında iftardan birkaç dakika önce toplanıp, herkes karnını doyurup zor kaçıyor. Ne sohbet var, ne tanışma var, ne toplu teravih kılmalar, ne o ecdadın âdeti olan güzel Ramazan nükteleri, fıkraları var, ne de akabinde fakir ve fukaraya verilen diş kiraları var… Velhasıl medeniyet bizden çok şeyler çalıp götürüyor.
Bu toplu davetlerin bir olumsuz yönü de; Haramzade ve terbiyesizleri çoğaltıyor. Haram-helal tefriki yapmayan onursuz kişiler, Ramazanda her gün bir yerlerde, sair zamanlarda da düğünlerin olduğu mekânlarda karnını doyurup, gününü gün edenler türüyor.
Karaman Belediye eski Başkanı Kamil Uğurlu Bey’in yazdığı Konya Şehrengizi isimli kitapta bahsettiğine göre bu kendini bilmez asalak güruhu, belki latifedir ama, dernek bile kurmuşlar. KONPİYEK (Konya Pilav Yeme Ekibi). (3) Bunlar bir gün bir düğün pilavına grup halinde varmışlar, misafirleri karşılayan düğün sahibinin de dikkatini çekince “siz kimlersiniz” diye sormuş, bunlar; “biz kız evinin akrabalarıyız” deyince, düğün sahibi; “daha kız evi falan belli değil, çünkü bu düğün sünnet düğünü ama, siz yine de buyurun” demiş!..
İmam-ı Azam malum zengin bir kişidir, zekât verdiği zaman teşekkür eden fakirlere; “ben size teşekkür ederim, siz olmasanız biz zenginler Allah’ın bu emrini yerine getirmek için kimi buluruz?” dermiş. Ecdadımız Osmanlı geçmişin bu güzel insanlarını örnek aldıkları için, fakir fukarayı davet ettikleri zaman, giderken onlara bir de harçlık verirler ve buna diş kirası derlermiş.
Ali Ulvi Kurucu rahmetli bir mecliste anlatmıştı: Çocuğum, hafızlığa çalışıyorum, bir Ramazan günü iftara yakın bir eve davete gittik, hatim okuduk, yemek yedik. Bu esnada orada bazı kişiler, “meyveli ağaca taş atan eksik olmaz” sözü gereği, amcamın (Hacıveyiszade) aleyhinde bazı şeyler söylediler.
Bende çocukluk sâikıyla hemen gelip amcama, birazda abartarak, senin aleyhinde sövdüler dedim. Hiç kızmayan amcam kızdı ve “Ulen sahtekâr bir daha böyle şeyler duymayacağım. Orada yediğin envai çeşit nimeti hazmettin de, benim aleyhimde söylenenleri mi hazmedemedin. Onlar benim ne ednâ bir kul olduğumu bilseler, sövmekle kalmazlar gelirler iyi bir de döverler” dedi.
İşte büyük insanları büyük yapan bu huy ve hasletleri, bu ahlâk-ı hamîdeleri, bu peygamber terbiyesini yansıtan mizaçlarıdır. Allah hepsine rahmet eylesin.
Dipnotlar:1- Sebe Sûresi 39.2- İbni Mâce, Dua, 11.3- Kamil Uğurlu, “Konya Şehrengizi” Konya B.Şehir Beld. Yay. 2005, s. 245.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.