SAĞLIKTA ŞİDDETTEN PARDON ÖLÜMDEN SAĞLIKTA Kİ SAĞLIKSIZLIĞA

Hayat felsefemin iki temel unsuru vardır.

Hastane ve hapishane yoksa hayat benim için hep iyidir güzeldir.

Yani SAĞLIK VE ÖZGÜRLÜK.

Aslında empati yapıp iyi düşünebildiğimiz zaman bu gerçek hepimiz için geçerlidir.

Para kazanılır kaybedilebilir.

Makamlar gelir ve gider.

Onlar aynı ayrı imtihanlardır.

Ancak sağlıklı değil isek özgür değilsek hiçbir şeyin bu dünyada anlam ve önemi kalmamış demektir.

Ülkemizde sağlıkta yaşanan sorunlar ne yazık ki büyüyor.

Sağlıkta ki sorunlara her geçen gün bir yenisi ekleniyor.

Sağlıktaki çatı çökmek üzere.

Sorun sistemde dolayısı ile yönetim kafasında.

Akşam haberleri izliyordum bir hastanenin acil servisi 50 kişi tarafından basılıyor.

Cam çerçeve indiriliyor ve o hastanenin 1 numaralı sorumlusu Baş hekim bey çıkıyor ve “Buna baskın demeyelim” diyor.

Yesinler senin o şirin sözlerini e mi?.

Kibarcık (!)

Baskın olması için yine bir doktorun öldürülmesi mi gerekiyordu Sayın Baş hekimim.

………….

Dünkü yazımıza da pek çok sağlıkçımızdan destek geldi.

Bu sağlıkçılar öyle şov yapan iktidar yalakası ya da sırf muhalif olmak için konuşanlardan değildi.

Onlarında birer hekim olarak içleri yanıyordu.

Yazımızda en çok beğendikleri ve kendilerini en çok üzen bölüm ise Konyalı Sağlık Bakan Sayın Koca’nın Konya Şehir hastanesine gelmemesi Kayseri’ye gitmesiydi.

Hekimlerimiz durumu özetlerken yine Bakan beye kıyamıyorlar ve topu bakanın çapsız ekibine bağlıyorlardı;

“Bir Bakan tek başına her şeyi aynı anda düşünemez ki.

Danışmanlar, yardımcılar, özel kalemler niye vardır?

Ama geldiğimiz noktada bu ekipler çapsız ve liyakatsızlar ile dolduruldu.

O zaman da böyle Konya ve Sayın Bakan adına kocaman bir kara tablo oluştu” diyorlardı.

……….

Açık ve net söyleyeyim Konyalı Sayın Bakan Koca’nın Şehir Hastanesinde bir doktor öldürülünce hemen Konya’da olmasını beklerdim.

Tabii kendi alanı olmasa da Konya için son yılların en başarılı ve bulunmaz nimeti olan Sayın Bakan Murat Kurum’un da.

Ama bizden daha iyi düşünenler diyor ya bu işler ekip işi.

……………

Aslında sağlıkta ölümleri, dayakları, linçleri görünken bu işlerin başlangıç noktalarını gözden kaçırıyoruz.

Malum bayram öncesi arife günü yazımızda bu yıl Üniversitelerde bazı Tıp Fakültelerinde yeni mezun öğrencilerin evrensel Hipokrat yeminine yönetimin müdahaleleri ile basına yansıyan çirkin eylemlerini dile getirmiştik.

Bayram vesilesi ile tıpçı eski bir rektör hoca aradı.

Hocamız da sayın cumhurbaşkanımızın atadığı eski rektörlerden idi.

Sağ olsunlar Konya dışında da olsalar arife günü bile bizi yazılarımızla takip ediyorlardı.

Değerli hoca tıp fakültelerinde ki mezuniyet olaylarını şöyle yorumluyordu;

“Uğur Bey Hem Selçuk Üniversitesi’nde hem de Hacettepe’de yaşananlar tek kelime ile yönetici basiretsizliği.

Öğrencilerin şiddete kaçmayan protesto ve söylemlerine izin verilmesi gerekir.

Bu tür meşru masum ve iyi niyetli girişimler engellenirse olaylar şiddete dönüşür ve öğrenciler de bunları kullanırlar.

Yemin değiştirme olayı ise tam bir ahmaklık.

Tüm dünyada okunan bir metni üniversite değiştiremez.

Ayrıca eski yemin metnini okuyan öğrencilerin ışıklarının söndürülmesi perdenin kapatılması da çocukça.

Mevcut yöneticilerde ben yaptım oldu düşüncesi hakım.

Ama göründüğünüz gibi yapınca olmuyor.”

……………..

Biz emekli bir gazeteciyiz ama bir Rektör hoca da tıpkı bizim düşündüğümüz gibi düşünüyordu.    

Sayın Cumhurbaşkanımızın 20 yıl önce düğmeye basıp başta Avrupa olmak üzere Dünya’nın gıpta ettiği bir sağlık sistemini bugün maalesef Sayın Cumhurbaşkanımızın atadığı isimler el birliği ile çökertiyorlar.

Dua edelim de millet olarak bu enkazın altında hepimiz kalmayalım.

Çünkü sağılığın iktidarı muhalefeti olmaz.

REİS ZAMLARI AZ YAPIYOR

Şehir ve ülke uzun bayram tatili vesilesi ile yatmaya devam etse de bizim gibi yerinde duramayanlar tatil gününde de bir şeyler yapabilmenin uğraşı içerisinde idiler.

Bir abimiz dün sabah saat 9.30 sularında Karatay’da ki Akademi Hastanesi bölgesinde bir tek açık dükkan bulamadığını söyleyerek “Hadi memuru işçisi yatıyor da esnaf diye yatar abi onu hala anlamadım” derken sohbet ettiğimiz iki üç bürokrat ise eskiden yollarda arife günleri ve bayram dönüşlerinde yaşanan trafiğin her gün olduğunu ve şehirlerarası yollarda uzun uzun kuyruklar oluştuğundan şikayetçi idiler.

Aslında bunda hiç garip bir durum yok ki.

Benzin mazot 7 lira iken 8 lira iken biz 25 TL olsun dedik bizi topa tuttunuz.

30 TL oldu yolların haline bakın.

Şehirlerarası yolarda kuyruklar oluşmuş.

O zaman biz buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kez daha seslenelim;

“Efendim 50 TL yapın.

Bu millette para çok”

……………

Hadi yine kızın.

Yalan mı söylüyoruz?

AK partili siyasetçiler yalan mı söylüyorlar?

Herkesin altında bir araba.

Her evde bir araba.

Zenginlerde 5-6 araba.

Eeeee hani nerede yokluk?

Nerede yoksulluk?

Avrupa bitmiş!

Amerika kırılıyor!

Biz hala uçuyoruz(!)

……….

Bizim millette tatilde yan gelip yatıyor.

Dahası yattığı yerde de boyuna para yiyor.

Yiyin beyler yiyin.

Bence bizi yönetenler en iyisini yapıyor.

Kusuncaya kadar yiyin.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Hani üzüldüğünüzde bunu fark etmeyen insanlar değil de bunu hissedip kalbi sızlayan insanlar olsun hayatınızda.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?     

Rastgele patlayıcı ve havai fişek atma işine köklü bir çözüm yolu bulduğumuz zaman daha iyi ADAM oluruz.