Sahne-i Siyaset (2)
20 Ekim 2015, Salı 00:00Şöyle bir latîfe anlatılır: Oğlu Yezid’i veliahd ilân edince o günün yalaka ve yağcıları sıraya girip: “Ne hayırlı bir karar verdiği(!), ne güzel bir iş yaptığı(!)..” ile ilgili sözler söyleyerek tebrik etmişler, Ahnef isimli bir alim hiçbir şey söylemeden musafaha edip geçince, Muaviye sebebini sormuş, o da: “Ne yapayım. Diğerleri gibi çok iyi yaptın desem Allah’tan korkarım, hiç doğru yapmadın bu Allah’ın kelâmına ve Resûl’ün sünnetine aykırı desem başımdan korkarım. En iyisi sükut edip geçmek” diye cevap verince hoşuna gitmiş ve bir zarar vermemiştir.([1])
Bir alime o dönemdeki bu fitnelerden, fücurlardan kavga ve kıtallerden, kimin haklı kimin haksız olduğundan sorulmuş, adam: “Lütfen! Allah bizi o dönemde yaratmamakla elimizi bulaştırmadı, bugünde biz dilimizi bulaştırmayalım” diye çok güzel bir cevap vermiş. Bende şahsen bu meselelerin eşilmesi, deşilmesi, tekrar gündeme getirilmesi taraftarı değilim ama, günümüzdeki siyasi oyunlara benzediği için ve neticede bunları yapan insanların sonunda ne kadar pişman olduklarını da dile getirdiğim, misaller verdiğim için acaba, günümüz siyasilerine, bu sahada kendini kaybedenlere, haddi aşanlara, âhiret hayatını unutup varsa-yoksa 60-70 senelik bir ömür için neler-neler yapabilen kişilere ibret olur mu diye yazıyorum.
Muaviye, Peygamberimizin torunu Hz. Hasan’ın hanımını: “Kocanı öldürürsen oğlum yezide seni nikâhlarım halife hanımı olursun” diye kandırmış,([2]) ve zehirleterek şehit ettirmiştir. Sonrada: “Bunca yıl bir yastığa baş koyduğu Peygamber torunu kocasına ihanet eden kadından benim oğluma ne hayır gelecek” diyerek, bence de doğru düşünerek verdiği sözü tutmamış ve bu kadını oğluna almamıştır. Malum oğlu Yezid’de Hz. Hüseyn’i Kerbela’da şehit ettirmiştir.
Emevîlere gelinceye kadar Cuma günleri namaz önce kılınır hutbe namazdan sonra irad edilirdi. O dönemde fanatik Emevîler arasında, Ehli Beyte (Peygamberimizin soyuna) küfretmek bir moda haline gelmiş, hatta bunu hutbeye çıkanlar minberde yapmaya başlamışlar, halkın bir çoğu bu durumdan tedirgin olunca, namazı kılıp hutbeyi dinlemeden çıkıp gitmeyi tercih etmişler, bunun üzerine zorla insanlara bu küfürlerini ve siyasi propagandalarını dinletebilmek için, hutbeyi namazdan öne çekmişlerdir.([3]) Bu ve benzeri sebeplerden dolayı İmam Şafi; Muaviye, Amr b. As, Mugire ve Ziyad...gibilerinden rivayet edilen hadisleri kabul etmemiştir.([4]) İslâm âleminde kendine koruma tayin eden ilk kişi Muaviyedir.
Ama bütün bu dünyayı dûn işlerinin, bu saltanat ve siyaset oyunlarının, bu siyasi hırs ve tamah tezahürlerinin ve cinayetlerinin… geçici, yersiz, gereksiz, lüzumsuz olduğunu son demlerinde hissetmiş ve Muaviye ölürken: “Zîtuvâ nâm (bilinmeyen) bir mahelde sakin bir kureyşî olup da emirlik ile meşgul olmasaydım keşke” demiş([5]) ve vefatında Fahr-ı Kâinat Efendimizin kendisine vermiş olduğu bir gömleğe sarılıp, yine ondan saklamış olduğu tırnak kesiklerini de gözlerine koyarak defnetmelerini yakınlarına vasiyet etmiştir.([6])
Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin şu beyti bu gerçeği ne güzel anlatır:
Halkı rencide eden âlemde
Kendi rencide olur son demde
Yine Şair: “Kubbede bâki kalan bir hoş sadâdır” demiş. Hz. Peygamberi gören insanlara sahabe denir ve sahabelerin isimlerinin başına hürmet ve tazim ifade eden Hz. (Hazret) kelimesi konur. Muaviye Hz. Peygamberi görmekle kalmamış onun yakın hizmetinde bulunduğu, vahiy kâtipliği yaptığı halde, siyasi arenaya çıktıktan sonraki bu ve benzeri uygulamaları yüzünden, geçmişte ve günümüzde birçok kişi, onun isminin başına Hz. Kelimesini koyamıyorlar. Ne büyük ibret? (devam edecek)
Dipnotlar:
1- “Makamat-ı Harîri”, MEB Yay. S. 594.
2- İbrahim Canan, “Hadis Ansiklopedisi”, Akçağ Yay. Tarihsiz, c. 12, s. 318.
3- İhsan Süreyya Sırma, a. g. e. s. 60.
4- İhsan Süreyya Sırma, a. g. e. s. 35.
5- Ergun Göze, “Son Sözleri Ansiklopedisi”, Boğaziçi Yayınları, İst. 1994, s. 25.
6- A. Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat”, TDV Yay, Ankara 2005, c, 1, s. 92.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.