Salâvat-ı Şerîfe Getirmenin Önemi (2)
12 Ocak 2018, Cuma 07:26“Allah ve melekleri Peygambere salât etmektedirler. Ey inananlar siz de O’na salât edin” (1) mealindeki ayet mucibince Hz. Peygamber üzerine salât ü selâm göndermek farzdır. Bunda ittifak vardır. Fakat İmam Malik ömürde bir defa göndermek farz demiş, Şafi, her namazın ikinci rekâtından sonraki tahiyyatta okumak farz demiş. Diğer imamlarda İsmi şerifinin anıldığını duyan kişilere en az bir defa salâvat getirmek farz demişler, bu durumu dünkü yazımızda dile getirmiş idim. Çok salât ü selâm getirmeyi teşvik eden başka hadislerde vardır. Onlardan bazıları:
“Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanları ve şefaatime hak kazananları, benim üzerime en çok salâvat getirenlerdir.” (2)
“Üzerime salâvat getirin, dua edin. Zira nerede olsanız getirdiğiniz salât ve selâm bana ulaşır.” (3)
“En bahil (cimri) adam, yanında anıldığım halde bana salât ve selâm göndermeyen kimsedir.”; “Yanında ben anıldığım halde üzerime salâvat getirmeyen kimsenin burnu yere sürtülsün, hakarete uğrasın.” (4)
Peygamber Efendimizden değişik salâvat (dua) şekilleri gelmişse de, ulemanın çoğunluğu: “Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed” şeklinde olanı tavsiye etmişler ve genellikle de bu şüyu bulmuştur.
Yukarıdaki hadisleri göz önüne alan ceddimiz Osmanlılar, diğer hususlarda olduğu gibi, bu salavat hususunu da öyle oturtmuşlar, öyle sistematik hale getirmişler ki, bize belki de bilmeden günde yüzlerce defa Hz. Peygamber’e salât ü selam göndertiyorlar şöyle ki:
* Namazların tahiyyatlarında mecburen okuruz.
* İmam selâm verince hatta kendi başımıza kıldığımız namazlarda bile “Alâ Rasûlina Salâvât” deriz, yani bir yerde kendi kendimize “Peygamber üzerine salâvât getirin” diye emir veririz ve getiririz.
* Ne zaman Kur’an’dan bir parça okunsa da “Fatiha” dense ondan önce sanki farzmış gibi mutlaka bir salâvat getirir Fatiha’yı akabinde okuruz.
* Ezan bitince ezan duasını okumak da son zamanlarda milletimiz arasında o kadar revaçta oldu ki, farz muamelesi görmekte ve özellikle camilerde bir kişi duayı okumakta ve diğer cemaat de buna iştirak etmektedir.
Hacca giden kardeşlerimiz şahittirler ki, şu saydığımız güzel hasletler diğer milletlerde per fazla görülmeyen özelliklerdir. Ezan başlayınca konuşmaların kesilmesi, ayak ayak üstünde ise indirilmesi, salâvat okunması, sigaraların söndürülmesi, yatanların doğrulması, ayaklarını uzatmış olanların toplamaları… yine bu milletin Allah Rasûlüne ve Ezan-ı Muhammedî’ye karşı olan hurmet ve muhabbetinin göstergeleridir.
* Teravih namazlarını kılarken: Her selâm verişten sonra toplu halde Itrî’nin, Dede Efendi’nin değişik makamlardaki Salât-ı Ümmiyye’lerini okuruz. Bitince müezzin bir daha emir verir “Sallû alâ Rasûlinâ Muhammed” diye herkes içinden bir daha Salâvât okur. Bu da Osmanlı kültürünün dışında, dünyanın başka bir yerinde görülmez.
Şimdi birçok kardeşimiz cep telefonlarına bu Salât-ı Ümmiyye’nin veya Hicret vesilesiyle Hz. Peygamber Medine’ye ilk girerken, Medine halkının terennüm ederek karşıladığı ve “Taleâl Bedru Aleynâ” diye başlayan meşhur kasidenin müziğini kotlamışlar ve her ötüşte bunlar çalıyor. Teknolojik imkânları bile, Peygamberleri ile irtibata vesile ediyorlar. Şairlerimizden Cemal Oğuz Öcal, hacca giden kardeşleri ile O’na şöyle selam gönderiyor:
Kutlu Hicaz çölüne,
Hakkın solmaz gülüne
Ol müminler seline
Bizden selam götürün
Yağan Nuru Hüdaya
Merve ile Safaya
Muhammet Mustafa’ya
Bizden selam götürün
Dipnotlar:
1- Ahzâb Sûresi, 56.
2- Nevevî, “Riyâzü’s-Sâlihîn”, D.İ.B.Yay.6. baskı, Ankara, c.3, s.4.
3- Nevevî, a.g.e. c.3, s.14.
4- Nevevî,a.g.e. c.3, s. 15, 16.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.