SANAT VE SANATKÂR-1
13 Haziran 2015, Cumartesi 00:00Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam
Çizilen olur da çizen olmaz mı?
N.F.Kısakürek
Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış
Marifet bu, gerisi çelik çomakmış
N.F.Kısakürek
En büyük sanat eseri kâinat ve en büyük sanatkâr Allahü Zülcelâl Hazretleridir. Onun için rahmetli şair; “kıymetli bir tablo gören kişi, hemen kim yapmış diye imzaya bakar, sanatkârı arar, o halde kâinat tablosunun altındaki imzayı neye görmezler de bazı insanlar Allah’ı inkar ederler, bu abes değilmi? Gerçek sanat, sanatkârı bulup taltif ve takdir edebilmektir” diyor.
Ziya Paşa’da bu hassas konuya dikkat çekmiş ve şu çok kıymetli beytini yazmış:
Sübhâne men tahayyere fi sun’ıhi-l ukûl;
Sübhâne men bi kudratihi yâ’cizü’l fuhûl!
“Sanatı karşısında akıllara hayret veren büyük sanatkârı ulularım. Kudretiyle en üstün bilginleri aciz bırakan Ulu Tanrı’yı takdis ve tesbih ederim.”
Leonarda da Vinci; “sanat ruhun elle birlikte çalışmasıdır” demiş. İslâm gerçek sanatkârları taltif ve takdir etmiş, sevgili Peygamberimiz, işini iyi yapan gayrimüslim sanatkârlara bile dua etmiş, hediyeler vermiştir.([1])
Batı sanatı heykelcilikte, İslâm sanatı da “Hat”ta temayüz etmiştir. Fakat onların yaptığı kubbeler, kapılar, çiniler… de görenleri teshir etmeye yeterlidir. Endülüs’te El-Hamra Sarayını, Gırnata Camiini gören insanlar, o sanat şahikalarını insanların yaptığına inanmıyorlar ve “bunları UFO’larla gelen varlık yapmıştır her halde, çünkü bunlar insan eseri olamazlar” diyorlar.
Sultanahmet Camiinin ortasına yatan ve saatlerce kubbeyi ve süslemesini seyreden bir turist de; “inandığım bir Allah olmasa, bunu yapan insanlara tanrı diye tapardım” demiştir.
Sakıp Sabancı’nın İslâm eserleri ile ilgili koleksiyonu New York’ta sergilenince New York Taymis da çıkan bir yazıda şöyle denmiştir: “Bu sergide teşhir edilen eserler, insana dinini değiştirtecek kadar tesirli”([2])
Ama bugün maalesef ve maalesef Peygamber Efendimizin Hırka-i Şerifi’nin tamir edilmesi söz konusu olunca, İslâm âleminde bunu yapacak bir sanatkâr bulunamamış ki, İtalya’dan bir bayan desinatör getirilip tamir ettirilmiştir.([3])
İslâm Medeniyeti Tarihi üzerine tezleri ve incelemeleri bulunan Amerikalı medeniyet tarihçisi Wil Durant, İslâm medeniyetinin ve sanatının Batıdan üstün olduğunu dile getirmiştir.([4])
“Dünyanın her türlü haline hazır olmak gerekir” düşüncesiyle Osmanlı sultanlarının hepsinin bir veya birkaç sanatları olur, o hususta iyi yetişir, devrin sayılı sanatkârları ile tepişecek derecede maharet kazanırlar ve sanatkârın kadrini kıymetini takdir ederler, sarayda her zaman, değişik mesleklerden yüzlerce maaşlı sanatkar bulunurmuş.([5])
Kanuninin Abide şairi Bâkî o günleri tasvir ederken şöyle der:
Ahali ızz ü devlette, reaya emn ü rahatta
Hüner erbab-ı rif'atte, cihan yekpare nurani
Dipnotlar:
1- Sur Dergisi, sayı 243, s. 20.
2- İbrahim Refik, “Tefekküre Yolculuk”, Albatros Yay. İst. 2004, s.67.
3- 13. 05. 2010 Kanal 7, saat 20 Haberleri.
4- Wil Durant, a. g. e. s. 177
5- Mustafa Armağan, “Osmanlı’nın Mahrem Tarihi”, Timaş Yay. İst. 2011, s.91. 117;
İskender Pala, “Tavan Arası”, Kapı Yay. İst. 2008, s.172.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.