SAVAŞI İMANLI İNSANLAR KAZANIR
28 Temmuz 2016, Perşembe 08:55Savaşı inançlı insanlar kazanır. Tarihte insan ve imkân çokluğuna güvenip yola çıkan birçok kral ve kumandan hatalarını anladıklarında iş işten geçmiş, hezimetin en acısını tatmışlardır.
Uhut savaşında üç yüz mücahidin bin kâfiri, Halit b. Velid kumandasındaki on bin kişinin yüz bin kişilik Bizans ordusunu mağlup etmesi, Alpaslan’ın Malazgirt’te elli bin askerle, kendinin üç dört katı Bizans ordusunu kahretmesi, Bütün Avrupa devletlerinden toplanıp her zaman ecdadın üç-dört katı oldukları halde Ehl-i Salib’in her savaşta yenilmeleri ve Yahya Kemal Merhuma:
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı "ilerle"
Bin atlı o gün Tuna’dan geçtik kafilelerle.
sözlerini söyletmeleri; ABD nin Vietnam’da, Rusya’nın Afganistan’da, Avrupa da dahil bütün Haçlı âleminin de Bosna’da iflâs etmeleri; "Savaşı insan ve imkân değil, iman yapar ve kazanır" sözünün ne kadar haklı olduğunu gözler önüne seriyor.
Cenâb-ı Allah'ın: "Biz nice az toplulukları çok topluluklara galip getiririz"(1) ayetinde tarif ve tavsif ettiği gibi az ama imanlı, inançlı, ihlaslı, cihat aşkı ile yanıp kâbına sığamayan bir millet.
Kışın en şiddetli günlerinde bile, hamlaşmayalım-yozlaşmayalım diye bal mumu yoğurup mermer şamarlayan, baharı iple çeken, acı baharda akınlara başlayıp denizlere açılan bir millet.
Cihat ruhumuz sönmesin, zayıflamasın diye beş vakit namazdan önce Fâtih devrine gelinceye kadar mehter çaldıran bir millet. Osmanlıyız, Kur'anlı’yız, pek şanlıyız deyip şehit olabilmeyi en büyük gaye ve ideal telâkki eden ve neticede: Akdenizi, Karadenizi, Hazar denizini gölü haline getiren, bugün üzerinde altmıştan fazla devletin bulunduğu dünyanın üçte birine altı yüz sene hükmeden bir millet.
1601 de Üç bin kişi ile, Arşidük Ferdinand kumandasındaki doksan bin kişilik haçlı ordusunu, Kanije kalesinde üç ay oyalayan ve sonunda da perişan eden Tiryaki Hasan Paşa’ya III. Sultan Mehmet gazilik payesi verince Paşa; "Ya Rabbi. Osmanlı devleti ne hale geldi. Bana falan Gazilik payesi veriyorlar.” diye ağlar.
Hey Paşam. Sen şimdi kalk ta Osmanlı neslinin ne hale geldiğini gör. Haçlı sürülerinin leş kargaları misali Müslümanların üzerine nasıl üşüştüklerini gör. Adını duyduğunda korkudan damağını kaldıranların, bugün seninle nasıl alay ettiklerini, nasıl hakaret ettiklerini gör. Senin postallarını giydiren, seyisliğini yapan hain Sırpların senin torunlarına neler yaptıklarını, daha buluğ çağına gelmemiş sabi kız çocuklarına nasıl tecavüz ettiklerini gör.
Gör, gör de ervah-ı şühedayı kaldırın. İçimizdeki hain ve korkakları cezalandırın: "Siz bizim öz torunlarımız iken, reddi miras edip haçlının intikam faturasını bir avuç Boşnak’a niye ödettiriyorsunuz?" diye hesabını sorun. Bir Hıristiyan devleti olan İspanya’nın yaptığından farklı yani kınama ve boyamadan başka ne yapıyorsunuz deyin.
Bu gidişle farklı bir şey yapamayız. Çünkü Allah Resûlü’nün şu hadis-i şerifi bizim üzerimizde tecelli etmiş maalesef:
Peygamberimiz bir gün şöyle buyurur: "Obur kimselerin sofradaki güzel yemeklere üşüşmeleri gibi diğer milletlerin sizinüzerinize üşüşmelerine az kaldı.” Dinleyenlerden biri: “Ya Resûlallah o günlerde sayımız az olacak ta ondan mı bize saldıracaklar?” deyince Peygamberimiz: "Aksine sizin ozaman sayınız çok olacak. Fakat selin önündeki çör-çöp gibi değersiz ve etkisiz olacaksınız. Allah sizinle ilgili korkuyu kâfirlerin kalbinden kaldıracak. Sizin kalbinize de "Vehn" verecek.” buyurunca yine dinleyenlerden biri "Vehn" nedir Ya Resûlallah deyince Resûlullah: "Dünya sevgisi ve korkaklık" (2) buyurur.
Korkaklıkta ne kadar mesafe kat ettiğimize bir misalle yazımızı bitirelim. 18.02.1995 Konya Ticaret odasında yapılan Çeçenistan Panelinde Prof. Dr. Mustafa Kafalı anlatmıştı: "Çeçenistan olaylarının başladığı günlerde bir heyetle devletin en üst düzey yetkililerinden birini ziyaret ettik. Çeçenlere maddi ve manevi yardım edersek dayanabileceklerini söyledik. Daha öncede Azerbaycan meselesinde: "Kızılordu dim dik ayakta ne yapabiliriz?" diyen bu yetkili: "Çeçenler Rus ordusu karşısında bir gün bile dayanamaz" diye cevap verdi. Ama sayıları bir milyona bile varmayan çeçenler birçok şehit verdiler fakat şereflerini kurtardılar ve inşallah zafer onların olacak.”
Dipnotlar:
[1]- Ebû Dâvud, Melahim, 5; Müsned, 5-278
2-Ebû Dâvud,Melahim,5;Müsned,5-278
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.