ŞEHRİN RUHU MEKANLAR (2)
09 Mart 2022, Çarşamba 00:05Şükran Mahallesindeyim.
Eski ve yaşlı binalar.
Bir şekilde camı, çerçevesi kırılan/sökülen binalar.
Bir dönem zenginlerinin yaşadığı renkli ve görkemli binalar harap olmuş vaziyette.
Zaman karşısında yenilip, yıkılanlarda var aralarında.
Çoğu metruk diyebileceğimiz binaların altında bir sürü dükkan. Camlardaki, tabelalardaki yazılar başka dilden.
Yıllar öncesinin terzi Ali Abisini aradım, bırakıp gitmiş oralardan.
Gömlekçi Mehmet’i aradım, o da yoktu artık oralarda.
Başka başka dükkanlar, başka başka insanlar gördüm, dillerinden anlamadığım.
Kalabalık, hem de çok kalabalıktı Şükran Mahallesinin cadde ve sokakları.
Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş’un büyük bir azim ve gayret göstererek, meydana getirmeye çalıştığı Şükran Mahallesi Dönüşüm Projesi'nin şantiye kapısının önüne gelip durdum.
Şantiye kapısından 3-5 adım ilerleyerek içeriye baktım.
Kapu Camii sade ama etkileyici varlığıyla tam karşımdaydı.
Sonra gençliğimizdeki Kaya Hamamı’nın binasını gördüm.
Bulunduğum yerde başkan Kavuş’un ameliyat hazırlığı yaptığı Larende Caddesi sağ tarafımdaydı.
Sol tarafımda da İplikçi Camii’nin arka taraflarındaki dükkanlar vardı.
Hayatımızda Şükran Mahallesinin sakinlerinden olmadık hiçbir dönemde .Ama Şükran’da ayağımızın basmadığı sokak kalmamıştı. Üstelik yıllar boyu ve oldukça sık denebilecek aralıklarla.
Şükran Mahallesi kentti çünkü.
Şehirde sosyalleşme alanlarının güzergahıydı.
Hayattı.
Bir yönüyle ticaretti.
Sevginin, sahiciliğin ve samimiyetin ete-kemiğe büründüğü o dar ve kıvrım kıvrım sokaklarını çok özleyeceğimi biliyorum, Şükran’ın.
Belki bir teselli rahatlatabilir Şükran’da boyuma kadar yükselen derin hüznü.
O teselli bölgenin aslını fazla inkar etmeyeceğini düşündüğümüz Dönüşüm Projesi.
Hadi Kavuş başkan yap bu işi.
Yap ki şehir ve tarih hassasiyeti olan insanlar az da olsa teselli bulsun.
Yap ki adın şehrin tarihine yazılsın.
Karmakarışık duygular içinde Larende Yokuşundan aşağıya doğru iniyorum.
Bu yokuş beni, ben bu yokuşu çok iyi tanırız.
Kendisiyle arkadaşlığımız henüz 15 yaşında iken başlamıştı.
Bizim kendisiyle yakın arkadaş ve ahbap olduğumuz nice yerler var böyle.
Larende Yokuşu çıkışıyla, inişiyle tam bir gizem.
Yokuşu çıkarken muamma ile, inerken de heyecan ve bambaşka bir dünyayla karşılaşıyorsunuz.
Yokuştan iniyorum. Karşımda Sahip Ata Külliyesi.
Müthiş ve görkemli bir yapı.
Külliyenin ön tarafında yer alan giriş kapısı, Selçuklu’nun dünyaya armağan ettiği doyumsuz bir eser.
Ne zaman içim daralsa gittiğim mekanlar arasında öncelik hakkı baki yerlerden birisi Sahip Ata Külliyesi. Bazen günün sabahında, bazen de akşamın karanlığında.
Sahip Ata Külliyesinin kapısından içeriye adım atar atmaz ruhumun ve bedenimin yıkanarak temizlendiğini hissediyorum. Hissetmek ne, biliyorum.
Göğe baktım, sığındım.
Umudun en alası ve sığınılacak tek liman yerde değil, göklerdeydi.
Sonra çıktım caminin yan tarafında kalan avlu kapısından.
Larende Caddesi’nin tam orta yerinden Hacı Fettah Mahallesine doğru yürümeye başladım.
Sıralı dükkanlar.
Farklı iş yerleri ama daha çoğu da inşaat malzemeleri satanlar.
Bu cadde bir zamanlar şehrin az sayıdaki ticaret merkezlerinden birisiydi.
Zaman içinde şehir büyüdü.
Çok sayıda yeni caddeler açıldı.
Çok sayıda da ticari bölgeler kuruldu.
Larende de, eski Larende değil bugün doğal olarak.
Larende yenilenecek şimdi, yenilenebildiği kadar.
Zorlu işlerin belediyesi Meram belediyesi, tarih kokan Larende Caddesi Dönüşüm Projesini de ameliyat masasının çıkartıp yatırdı.
Hacı Fettah’a doğru yürüyorum.
Hacı Fettah Mahallesinin, Larende Caddesi tarafından girişinde bir yokuş daha var.
O yokuşun orta yerindeyim.
Orada da yıkılan binalar gördüm.
Yıkılan binaların yerine, otoparkçılar gelip konmuş.
Eskimiş, yaşlı binalar ise imdat çığlıkları atıyordu.
Şükran’ı, fazla aratmayan tam bir keşmekeşlik.
Karakurt Caddesine girdim.
Karakurt Tekkesinin karşısına gelip dikildim ve zat’ın kabrine bakarak, yapılması gereken vazifeyi yaptım.
Oradan ayrılarak ruhu olmayan yeni Larende Caddesine çıktım.
Kızılay Hastanesinin arka sokaklarına girdim. Az sayıda nalburiye dükkanı ile keçe işleri yapan dükkan gördüm. Bunları görünce zamana direndikleri ve yaşadıkları için sevimdim ve mutlu oldum.
Geçen hafta Cumartesi günü cadde ve sokaklardaydım.
Zafer’den başladık ve 11 bin küsur adım attık.
Geçmişte yeni fikirler filizlenirken, en masum aşklarında yaşandığı Zafer, eski Zafer değildi.
Aslında gezerken gördüğümüz başka yerlerinde eski halinden eser yoktu.
Zaman, canlı ya da cansız ayırmıyor ve ayrımcılık yapmıyor. Bu geçmişte şehrin ruhu olan mekanlar olsa bile.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Bahaddin Özler (bozler)
09-03-2022 10:26Bahaddin.ozler @ gmail.com