ŞEHRİN ÜNİVERSİTE HASSASİYETİ
15 Mayıs 2019, Çarşamba 08:36Geçen hafta yazdığımız bir yazıdan sonra farklı kesimlerden bizi arayan insanlar oldu. Biz yazımızda bir üniversiteden (Teknik Üniversite) söz etmiştik. Ama bizi arayan okuyucular başka bazı üniversiteler hakkında da görüş bildirdi.
Önce Teknik Üniversiteyle ilgili görüşlerden söz edelim.
Okuyucular, Teknik Üniversite Kampüsünün Ankara Yolunda ve Organize Sanayi Bölgesi yakınında bulunan ve bu üniversiteye tahsis edilen 800 bin metrekare arazi üzerinde yapılmasının gerektiği üzerinde duruyor.
Neden mi? Nedenini şu şekilde açıklıyor okuyucular:”Adı üstünde Teknik Üniversite. Bu nitelikle bir üniversitenin mutlaka sanayilere yakın olması gerekiyor. Üniversite-Sanayi işbirliğinın sağlanması lazım. Sanayilere teknik eleman, ara eleman yetiştirecek bir üniversite kampüsünün, sanayilere uzak ve alakasız bir yerde yapılmaya çalışılması amaca hizmet etmez. Eğer kampüsün Teknokent civarında yapılmasıyla ilgili bir dayatma sözkonusu olmuşsa, Ankara Yolu’nda bulunan arazi üzerinde de teknik bilimler için ikinci bir kampüsün yapılması sağlanmalı.”
Okuyucular, Teknik Üniversiteye Ankara Yolu’nda tahsis edilen arazinin rantiyecilere kaptırılacağı ihtimalinden de kaygılı. Böyle bir şey var mı biz an itibariyle (Pazartesi akşamı) bunu bilmiyoruz. Rektör beyle görüşmemiz sırasında bunu kendisine soracağız.
Teknik Üniversiteyle ilgili okucuyucuların görüşünü özetledik. Kelimeler farklı da olsa ortak görüş kampüstü. Anlaşılan o ki yerel kamuoyu bu işi sıkı takip ediyor.
Peki diğer üniversiteler..
Daha çok devlet üniversitelerini konu etti okuyucularımız.
Mesela bir okuyucu, Necmettin Erbakan Üniversitesinin adının yanlış olduğunu söyledi. Sırf üniversitenin adı yüzünden bu üniversiteyi tercih etmek istemeyen öğrenciler oluyormuş. Aynı sebep yüzünden bu üniversitede görev yapmak istemeyen akademisyenler oluyormuş. Bir akademisyene göre de üniversitenin eski adı olan “Konya Üniversitesi” daha anlamlıymış. Bir okuyucu göre de “Dağın tepesine kampüs mü yapılırmış” Ayrıca bazı üniversitelerde 40-45 yaşından sonra akademisyen yapılmak istenen insanlar varmış.
Bu şehir, bu şehrin insanları üniversite konusunda hassas. Üniversiteleri geçmişte olduğu gibi, bugün de yakından takip ediyor. Dolayısıyla üniversiteleri yönetenlerin işi hem zor hem de kolay. Zor, çünkü kamuoyu onları gözetliyor. Kolay, çünkü kamuoyunun desteği onların arkasında.
Konya’da geçmişte kurulan ve hayata geçen her yüksek okulun, her üniversitenin arkasında halkın desteği vardı. Onlara bir bakalım şimdi de yani yüksek okulların, üniversitelerin hikayesine.
- 1962 yılında Selçuk Eğitim Fakültesi ve Yüksek İslam Enstitüsü açıldı.
- 1970 yılında Mühendislik-Mimarlık Yüksek Okulu açıldı.
- 1971 yılında Mühendislik-Mimarlık Yüksek Okulu, Konya Devlet Mühendislik-Mimarlık Akademisi olarak hayata geçti.
- 1975 yılında Selçuk Üniversitesi kuruldu.
- 1982 yılında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi kuruldu.
- 2001 yılında çıkartılan özel bir kanunla, Selçuk Üniversitesine bağlı ikinci tıp fakültesi kuruldu.
- 2010 yılında Konya Üniversitesi adı altında, ikinci devlet üniversitesi kuruldu. Bu üniversitenin adı 2011 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi olarak değiştirildi.
- 2018 yılında Konya Teknik Üniversitesi çıkartılan bir kanunla kuruldu.
Konya’da kurulan her yüksek okul ve üniversitenin ortak tarafı tamamının, sağ iktidarlar tarafından kurulmuş olması. Sağ iktidarların imzası var kurulan üniversitelerin altında. Bir başka ortak nokta da şu: Halk üniversitelere hep sahip çıktı. Mesela, arsa tahsisleri yapıldı. Bina tahsisleri yapıldı. Başlangıçta gerekli olan hizmet binalarının, eğitim-öğretim binalarının yapılması için kurulan dernek ve vakıflar marifetiyle büyük paralar toplandı. Halk ciddi nakdi yardımlar yaptı. Son derece cömert davranılan dönemler oldu. Geçmişte üniversite yönetimleri halkın üniversitelere desteğini sıkı tutmak için halkın içinde oldu. Bugün Konya’da üçü devlet, ikisi vakıf olmak üzere beş üniversite var. Halkın ilgisi ve desteği olmazsa bu kadar üniversitemiz olmazdı. Bu üniversitelerde çok sayıda farklı bölüm, çok sayıda akademisyen ve 150 bin civarında öğrenci de olmazdı.
Demem o ki: Bu şehir ve bu şehrin insanları üniversite konusunda hassas. İnsanların geçmişten gelen ciddi bir hassasiyeti var. Üniversitelerimizi yönetenler insanların bu hassasiyetini dikkate almalı. Kendileri izleniyor, değerlendiriliyor ve bir yere not olarak kaydediliyor. Biz hatırlatmış olalım.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.