SELAMLAŞMANIN HÜKMÜ
17 Eylül 2020, Perşembe 09:12İslâm âlimleri selâm vermenin sünnet, almanın farz olduğunu ve selâm verenin alana göre daha fazla sevap kazanacağını belirtmiştir (Mevsılî, IV, 164; Mehmet Efendioğlu, “Selam”, DİA, c. 36, s. 342).
Selam Vermenin Sünnet Oluşunun Delilleri Nelerdir?
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de başkalarının evine girerken selam vermeyi teşvik etmektedir:
“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selâm vermeden girmeyin. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır.” (Nûr, 24/27).
Bu âyette belirtildiği gibi başkalarının evine girerken selâm vermenin ayrı bir değeri vardır. Zira asr-ı saadette bugünkü gibi korunaklı kapıları olmayan oldukça mütevazı yapılı evlere girişte selâm vermek, içeridekilere birinin geldiğini haber vermeye yarıyor ve giriş için izin istemeyi ifade ediyordu. Nitekim sahâbeden Abdullah b. Büsr, Hz. Peygamber"in bir başkasının evine girişini anlatırken bu hususa dikkat çekmiştir: “Allah Resûlü, birinin kapısına geldiği zaman kapının tam karşısında durmazdı. Sağa ya da sola çekilirdi ve "es-Selâmü aleyküm, es-selâmü aleyküm."derdi. Çünkü o günlerde evlerin (kapıları) üzerinde perdeler yoktu.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 127-128).
“Evlere girdiğiniz zaman kendinize selâm verin” (Nûr 24/61) âyeti de “evde kimse olmasa da evine giren kişinin kendi kendine selâm vermesi gerektiği” şeklinde yorumlanmıştır. (İbn Kesîr, VI, 94-95; Mehmet Efendioğlu, “Selam”, DİA, c. 36, s. 342).
Resûlullah (sav), Allah Teâlâ"nın bu emri doğrultusunda, müminlerin evlerine duayla girmeleri ve ardından selâm vermeleri gerektiği üzerinde önemle durmuştur (Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103). Resûlullah, kendisini görmeye gelenlerin de selâm vererek izin istemesi gerektiğini bildirmiştir (Tirmizî, İsti’zân, 18).
Selam vermenin sünnet olduğuna ilişkin pek çok hadis-i şerif bulunmaktadır. Hz. Peygamber, selâm vermeyi sevap kazandıran ve cennete girmeye vesile olan önemli amellerden biri olarak tarif etmiş; müslümanların çokça selâmlaşmasının karşılıklı sevgiyi arttıracağını hayır ve bereket getireceğini ve insanı Allah’a yaklaştıracağını bildirmiş, selâm vermekten kaçınmanın bir tür cimrilik olduğunu söylemiştir (İbn Hibbân, Sahih, X, 349-350;Mehmet Efendioğlu, “Selam”, DİA, c. 36, s. 342).
Bir araya geldiklerinde birbirlerini hoş sözler ve anlamlı dualarla karşılayan müminlerin arasında sevgi ve muhabbete dayalı bir gönül bağı oluşur. Allah Resûlü (sav) bunu şöyle dile getirmiştir:
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.” (Müslim, Îmân, 93; Ebû Dâvûd, Edeb, 142).
Medine-i Münevvere’ye hicreti esnasında herkesin merak dolu bakışları arasında şehre giren Allah Resûlü"nün, kendisini bekleyen heyecanlı kalabalığa ilk sözlerinden biri şöyleydi:
“Ey insanlar! Selâmı aranızda yaygınlaştırın, yemek yedirin, insanlar uykuda iken namaz kılın ki selâmetle cennete giresiniz.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 42;İbn Mâce, Et’ime, 1).
Peygamber Efendimiz (sav), kin ve hasedin geçmiş ümmetlerin helâkine neden olduğu uyarısında bulunduktan sonra insanlar arasındaki sevgiyi pekiştirmek üzere selâmı tavsiye etmiştir (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 56). Böylece Müslümanlar arasında selâmı yaygınlaştırarak İslâm’ın hedeflediği sevgi ve kardeşliğe dayalı bir toplum oluşturma gayreti içerisinde olmuştur. İşte bu nedenle hicret ettiği yeni beldenin insanlarına selâmı yaygınlaştırmayı öğütleyerek kısa zamanda halkın birbirine kaynaşmasını sağlamış ve nesiller boyu inananlara örneklik edecek olan Medine toplumunun temellerini atmıştır (Komisyon, Hadislerle İslam, c. 4, s. 362).
Allah bizi selamı yayan, müslümanlara çok selam veren ve büyük sevap kazanan kullarından eylesin.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.