SELÇUK ÜNİVERSİTESİ’NDE LAYÜSELLİK
09 Eylül 2020, Çarşamba 09:12Geçen hafta bugün, bu sütunda “..Ve Rektör bey yapılamayanı yaptı” demiştik.
O yazı gazetemizin internet sayfasında aynı gün içerisinde, 1000’nin üzerinde okuyucu tarafından “tıklandı.” Sonraki bir kaç gün içerisinde de bu sayı arttı. İlk günkü okuyucu sayısı olan 1000’i, 5’le çarp 5000. 1000’i, 10’la çarp 10.000. Çarpan etkisi ile bahse konu yazının nereden bakarsanız bakın geniş bir kitleye ulaştığını görüyoruz.
Selçuk Üniversitesinin yeni rektörü Prof.Dr.Metin Aksoy, göreve geldikten sonra üniversitede büyük bir kadro operasyonu başlattı. Kimileri buna “Göreve geldikten iki ay sonra” diyor. Hayır..! Rektör bey göreve geldiği ilk gün düğmeye bastı ve harekete geçti.
Rektör yardımcılarını görevden aldı ve yeni rektör yardımcıları atadı.
Göreve geldikten kısa bir süre sonra üniversitenin amiral gemisi olan Tıp Fakültesinin dekan ve başhekimini görevden aldı ve yeni dekan ve başhekim ataması yaptı.
Üniversite genel sekreterini değiştirdi.
Üniversite personel daire başkanını değiştirdi.
Çok sayıda fakültenin dekanını görevden alarak, onların yerine yeni isimler atadı.
Çok sayıda yüksek okul müdürünü görevden alarak, yeni isimleri göreve getirdi.
Enstitü müdürlerini değiştirdi.
Tıp Fakültesi Hastanesi Başmüdürünü değiştirdi..
Tıp Fakültesi Hastanesi Müdürü’nü değiştirdi.
Çok önemli dairelerin başkanlarını değiştirdi.
Kurumsal İletişim Müdürünü değiştirdi.
Rektör Metin Aksoy’un başlattığı ve kendisinin bu göreve henüz atanmadan önce bir ekip tarafından üzerinde çalışılan ve planlandığı anlaşılan kadro (Kadrolaşma) operosyonu, özel kalem personeline ve sekreterlere kadar uzandı.
Anlayacağınız Selçuk Üniversitesi’nde yüzlerce akademisyen , yönetici ve idari personelin kaderi değişti yapılan operasyonla.
Bu kadar geniş çaplı bir değişim günün sonunda bir çok insanı şaşırtırken, belli eleştirilerde oldu.
Konu buraya gelmişken önce şunu söyleyelim..
Selçuk Üniversitesi’nde yeni bir kadro ile çalışmak rektör beyin hakkı mıdır?
Elbette hakkıdır ve yapılan çok cesur bir idari tasarruftan ibarettir. O tasarruf “Ama” demeden, “Fakat” demeden, “Onun arkasında şu var.Bu var” kaygı ve korkusu taşımadan yapılan bir tasarruftur. Hangi görevde olursa olsun yeni bir yönetici, başarılı olacağına inandığı bir ekiple çalışmaka ister.
Böyle düşünüyoruz. Ama kaygılarımızda yok değil.
Mesela; yeni ekipte yer alan kimi idarecilerin ehliyet ve liyakatı yani yeterliliği tartışılabilir.
Aynı şekilde Selçuk Üniversitesi’ni ne kadar tanıdıkları ve idari tecrübeleri tartışılabilir.
Ve gene Selçuk Üniversitesi’nde bu kadar geniş çaplı bir kadro operasyonunun, üniversitenin yıllara dayanan hafızasını zaafa uğratacağı rahatlıkla söylenebilir. Maalesef böyle bir tehlike var. Kurumların hafızası önemli. Rektör bey keşke bu hususu dikkate almış olsaydı.
“..Ve rektör bey yapılamayanı yaptı” başlıklı yazımızla ilgili önemli bulduğumuz bir kaç okuyucu yorumu.
Selçuk Üniversitesi’nden yazan H.E. adlı okuyucumuz şöyle diyor.
“Sayın yazar öncelikle irdeleyici makaleniz için teşekkür ediyorum. Bir hekim olarak Tıp Fakültesi öğrencilerinin yani bizleri ileride muayene edecek çocuklarımızın iyi bir doktor olarak yetişebilmeleri için onları yetiştirecek hocalarında iyi yetişmiş doktorlar olması gerektiği bir gerçektir. Bunun için tıp fakültesindeki hocalarda tıp doktoru olmalıdır. Bu durumda olmayan akademisyenler gitsinler kendi branşlarıyla ilgili fakültelerde öğrenci yetiştirsinler. Mesela Fen Fakültesi mezunu bir akademisyenin kendi branşında öğrenci yetiştirmesi gibi.”
Bir başka okuyucumuz şöyle diyor: “ Bugünkü yazınız gözleme dayalı iyi bir analiz olmuş. Tebrik ediyorum.”
Bir başka okuyucu “Vayy..” demiş.
Bir başkası “30’a yakın idareci bir ay içinde görevden alındı. Niye ses çıkmıyor? Demiş.
Bir başkası “ Yozgatlı rektör 3 tane Yozgatlıyı müdür yapmış. Bayağı iyi gidiyor” demiş.
Bir başkası “Çalışma arkadaşlarına mobing uygulayan Anabilim Dalı Başkanları var” demiş.
Bir başkası “İletişimle ilgili olmayan İletişim Fakültesi Dekanı ne yapıyor” demiş..
Gelelim bizim bugünkü yazımızın başlığına..
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ’NDE LAYÜSELLİK
Selçuk Üniversitesinin yeni rektörü Prof.Dr.Metin Aksoy üniversite tarihine geçecek bir kadro operasyonunun altına imza attı. Yineleyecek olursak rektör yardımcıları, fakülte dekanları, yüksek okul müdürleri, enstitü müdürleri, daire başkanları, koordinatörler, hastane başhekimi, hastane müdürleri, özel kalem müdürleri, sekreterler ve çok muhtemeldir ki odacılar, kapıcılar,şoförler, aşçılar, çaycılar görevden alındı ve yerlerine yeni isimler atandı. Bu kadar geniş çaplı kadro hareketinde kriterin ne olduğunu bizim bilmemiz mümkün değil.
Mesela haklarında açılan davalar mı vardı?
Mesela haklarında yürütülen soruşturma ya da soruşturmalar mı vardı?
Mesela çok mu başarısızdılar?
Öğrencilerine mobing uygulayanlar mı vardı?
Görevden alınanların arasında mesai arkadaşları olan akademisyenlere mobing uygulayan Anabilim Başkanları mı vardı?
Yok..! Hayır görevden alınanlarda bunların hiç biri yok bizdeki bilgilere göre.
Ne tuhaf ki haklarında açılan davalar olanlar, soruşturma geçirenler, başarısız olanlar, öğrencilerine mobing uygulayanlar, mesai arkadaşı olan akademisyenlere mobing uygulayanlar, siyasi nüfus istismarı yaparak bölümlerinde huzursuzluk yaratanlar, etrafını tehdit edenler görevlerinin başında.
Yeri gelmişken soralım..
Rektör beyin geldiği fakültede öğrencilere mobing uygulayan hocalar vardı ne oldu, ne olacak?” Onun zamanı” gibi mazeretlere sığınmamak lazım. Hayat devam ediyor.
Tıp Fakültesi Hastanesi’nde mobingci Anabilim Dalı Başkanları iddiası vardı ne oldu, ne olacak?
Bir Anabilim Dalı Başkanı’nı ortada başka bir hesap kitap yoksa görevden almak zor mu? Böyle olanları görevden almak ve o Anabilim Dalı Başkanlığı’nı, dekanın uhdesine vermek zor mu?
“Metin’le oturduk, konuştuk, anlaştık” şeklindeki üst perdeden sarf edilen sözler, sizin kurmaya çalıştığınız yeni düzen ve otoriteyi devre dışı bırakabilir haberiniz olsun. Siz biliyorsunuz o ya da onların kim olduğunu hocam.
Bir de şu İletişim Fakültesi Dekanı ile ilgili şikayetler söz konusu. Hani bir okuyucumuzun “İletişim fakiri” demeye çalıştığı dekan.
Sonuç: Başlatmış olduğunuz kadro operasyonuna bir kaç“şerh” dışında şahsen“Eyvallah” diyoruz. Lakin çifte standarda kesinlikle “Hayır..”Bunu kabul etmek imkansız.
Selçuk Üniversitesi’nde kimileri için layüsellik anlayışı terk edilmeli. Kimse layüsel olmamalı. Ya değilse yaptığınız tasarruflar noktasında inandırıcı olmanız mümkün değil.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.