Sır Gecesidir Miraç
08 Mart 2021, Pazartesi 09:23Yüce Rabbimizin rahmetinin bolca tecelli ettiği, bağışlanmak için tövbede bulunanlara tövbe kapılarının ardına kadar açıldığı dualara icabet edildiği yeni bir kandil gecesine Miraç Kandiline kavuşmuş bulunmaktayız.
Recep ayının 27. gecesi, önümüzdeki Çarşamba gününü Perşembe gününe bağlayan gece Miraç kandilidir. İslâm âlemi olarak böyle mübarek bir geceyi idrak etmenin sevinç ve mutluluğunu yaşamaktayız. Bu nedenle bizleri bu feyiz ve bereketli güne eriştiren Cenâb-ı Hakk’a Şükürler ediyoruz.
Miraç; insanlığın kurtuluşu için gönderilen Sevgili Peygamberimizin yaptığı, mukaddes ve manevi bir yolculuktur. Hicretten bir buçuk yıl kadar önce vuku bulmuştur. Hz. Peygamber bir gece Kâbe’nin çevresinde uyku ile uyanıklılık arası bir durumda iken Cebrail gelmiş onu Burak adlı, -bizce mahiyeti bilinmeyen- bir binite bindirerek, önce Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürmüş, oradan da göklere yükseltmiş “Sidretü’l-Müntehâ” denilen en üst makama ulaştırmıştır.
Birçok ilâhi sırrı, hikmet ve bereketi bünyesinde barındıran bu gece, İsra Suresi'nin ilk ayetinde şöyle ifade edilmektedir: "Kendisine ayetlerinden bir kısmını göstermek üzere kulu Muhammed'i bir gece Mescidi Haram'dan çevresini bereketlendirdiği Mescidi Aksa'ya götüren Allah'ın şanı ne yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir." (İsra, 17/1.)
Bu kutsal gece Sevgili Peygamberimiz şahsında “Mucizesi” olarak gerçekleşen, İsra ve Miraç olarak iki bölümden oluşan olayın ortak adıdır.
İsra, gece yürüyüşünün yani Sevgili Peygamber Efendimizin bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya gidişinin, ise Efendimizin Mescid-i Aksa’dan semaya yükselişinin adıdır.
Miraç hadisesi Efendimizin şahsında vuku bulmuş bir mucizedir. ‘’Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.’’(İsra, 17/1.)
Sevgili Peygamberimizin birçok hadisinde İsra yürüyüşü hususu bizlere aktarılmıştır. Bu hadislerin en meşhuru ise şöyledir.
Bir keresinde ben Kâbenin yanında uyurla uyanık arası bir hâlde bulunuyordum". Peygamber burada iki kişi arasındaki adamı (kasdederek) zikretti ve şöyle devam etti; "Derken bana içine hikmet ve iman doldurulmuş altından bir tas getirildi.
Göğüsten karnın alt tarafına kadar yarıldı. Sonra karın Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra hikmet ve iman ile dolduruldu. Ve bana katırdan küçük, eşekten büyük beyaz bir hayvan getirildi ki, o Burak'tır. Akabinde ben Cibril'in beraberinde gittim. Nihayet alt semâya vardık.
— Kim o? denildi.
— Cibril'dir, dedi.
— Yanındaki kimdir? denildi. Cibril tarafından:
— Muhammed'dir, diye cevap verildi.
— Ona buraya gelsin diye (da'vet) gönderildi mi? diye soruldu. Cibril:
— Evet, dedi.
— Merhaba gelen Zât'a Bu gelen kişinin gelişi ne güzeldir! denildi. Hadis-i Şerifin devamında Efendimiz Rabbimiz tarafından gönderilmiş olan Peygamberlerle buluştuğunu dile getirmiş, namazın farz kılınışını bizlere aktarmıştır.(Buhari, Bed'ü'l-Halk 6; Müslim, İman 264 (164).)
Miraç hadisesinde Sevgili Peygamberimize O’nun vesilesi ile bizlere çok büyük müjdeler verilmiştir.
“Gözümün nuru”(Nesâî, Işratü’n-nisâ’, 1.) diye nitelediği beş vakit namaz, mirâç hediyelerinin ilkidir. Namaz bizim miracımızdır. Namaz bizim dirilişimizdir. Namaz bizim kurtuluşumuzdur. Bizler namazla arınır, her türlü kötülükten korunur, mescitlerde buluşuruz. Vaktinde kıldığımız namazlarımız, en hayırlı amelimizdir.(Buhari, Tevhid, 48.)
Bu müjdeler ve bu müjdelerin mahiyetleri şöyledir. İlk olarak verilen ve ümit var olmamıza ve imanımıza sahip olmamızın ne denli önemli olduğunu vurgulayan müjde “Hz. Peygamberin ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların Cennete gireceği” dir.
Müminler için bir başka önemli müjde namazdır. Namaz müminler için bir göz aydınlığıdır. Müminlerin günahlarını silen onları fuhşiyata düşmekten koruyan bir ibadettir namaz. Namaz kulu Allah’a yaklaştıran, müminin miracıdır.
Müminler için bir başka müjde Bakara süresinin son iki ayetidir. Yüce Rabbimiz bizlere şöyle buyurmaktadır.
“Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır. Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”(Bakara, 2/285-286.)
Bizlere rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı bu geceye eriştiren Yüce Rabbimize hamd-ü senalar olsun. Mirâç geceniz mübarek olsun. Gönülden Muhabbetlerimle…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.