Siyonist Evanjelistler (1)
25 Temmuz 2016, Pazartesi 09:13
Dünkü yazımızda Yahudiliğin ırkçı bir din, Yahudilerinde daha doğrusu içlerindeki müfritlerin, yani Siyonistlerinde fitneci, fesatçı, nifakçı insanlar olduğunu söylemiş ve buna misaller vermiştik.
Bu kötü özelliklerinden dolayı M. Ö. 586 yılından başlamak üzere, Perslerin, Babillilerin, Asurluların, Mısırlıların, Romalıların esareti altında yaşamışlardır. Esaret altında da uslu durmadıkları, her tarafı karıştırıp, isyan ve ihtilallar çıkardıkları için M. S. 70 yılında Roma Kralı Herod, bunların takriben 1/3’ünü katletmiş, 1/3’ünü hapsetmiş, 1/3’ünü de gemilere doldurmuş ve dünyanın o gün için bilinen her tarafına sürgün etmiştir. Bugün bile dünyanın her yerinde Yahudi’ye rastlanmasının sebebi budur.
Bunlar gittikleri yerlerde de uslu durmadıkları için, bir de Hıristiyanlar bunları peygamberlerinin katili bildikleri için akla gelebilecek her türlü eza, cefa ve işkenceleri uygulamışlar, engizisyon mahkemelerinde diri diri toprağa gömmüşler veya ateşte yakmışlar, toplu kıyımlara tabi tutmuşlar ve 1500’lü yıllarda ise bunları 3 tercihle karşı karşıya bırakmışlar:
1-Ya vaftiz olup Hıristiyan olacaklar.2-Ya Engizisyon mahkemelerinde yargılanıp çeşitli şekillerde öldürülecekler.3-Ya da Hıristiyan beldelerini terk edecekler.
İşte bu kritik günlerde hiçbir devletin bunları kabul etmediği, kapılarını yüzlerine kapattığı günlerde Osmanlı bunlara merhamet etmiş, Devleti Aliyye hudutları içine yerleşmelerine müsaade etmiş, ekseriyeti Selanik yöresine olmak üzere Osmanlı diyarına yerleşmişlerdir. Fakat bu iyiliğin karşılığını da Osmanlı maliyesini bozmak, onu iflâs ettirmek, Osmanlıları rüşvete alıştırmak, fitne ve fücurla insanları özellikle bürokratları bir birine takmak, ordu içine politika sokmak vb. yollarla onu dünya siyaset sahnesinden bertaraf etmek suretiyle ödemişlerdir(!)
Bunlar öyle nankör bir millet ki; En büyük Peygamberleri olan Hz. Musa Allah’ın nusrat ve yardımı ile, bunları Firavunun zulmünden kurtarmış, Kızıldeniz’i yarıp geçirmiş, çölde asasını kayalara vurup buz gibi sular akıtmış, mucize olarak bunları çölün sıcağından muzdarip olmasından diye bulutlar gölgelemiş, helva ve bıldırcın eti verilmiş, daha birçok mucizeler göstermiş, ama bunlar ona bile kalleşlik yapmışlar, buzağı heykeli yapıp tapmışlar, düşmanla karşı karşıya geldiklerinde o büyük peygamberi terk etmişler, dolayısıyla o ve diğer peygamberlerin bedduası neticesi bunlara zillet damgası vurulmuştur.
Çünkü Kur’anda ismi geçen bütün peygamberler bu azgın kavmi ıslah için gönderilmiş, onlar ise bunların birçoğunu işkence ile öldürmüşlerdir, birçoğuna da akla gelmedik hakaretler yapmışlardır. Kur’an bu durumu şöyle ifade eder:
“Allah’ın âyetlerini inkâr edenler, Peygamberleri haksız yere öldürenler, insanlardan adaleti emredenleri öldürenler (Yahudiler) var ya, onları elem dolu bir azap ile müjdele.”(Ali İmran 21)
Fakat bunların gıpta edilecek bir yönleri vardır: 2000 seneden fazla başka milletlerin içinde, zor şartlarda, baskı ve zulümler görerek yaşadıkları halde, entegre olmuşlar, ama asla asimile olmamışlar, dillerini, dinlerini, adet, gelenek ve göreneklerini unutmamışlar ve 1947 yılında İsrail kurulur kurulmaz milyonlarcası oraya akmışlardır.
Biz 1960 da yani 50 sene önce Avrupa’ya işçi göndermeye başladık. Yarım asırda oraya gidenlerin torunları bugün kayıp nesil durumundadır. Maalesef ve maalesef. Büyük oranda dinî ve millî duygulardan soyutlanmış ve Avrupalılaşmışlardır.
Dünyadaki bütün müfrit nazariyeleri bunlar çıkarıp, insanlığın başına bela etmişlerdir. Komünizm, Siyonizm, Pragmatizm, Fireudizm, Kapitalizm… hep bunların eseridir. Ama son yaptıkları bütün bunlara bedel olmuş ve dünya için en büyük tehlikeyi arz etmektedir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.