SORMAK GEREKİR

Bilmediğimiz çok şey var bir sır gibi saklanan
Keşke her şey aşikar olsa bilinse tüm gerçekler
Ne tavizler verilmiş, Aman Allah'ım aman !!!
Turpun büyüğü heybede söylenebilse gerçekler.
1927'de neden 210 bin Yahudi 800 bin Ermeni ülkeye getirilip kendilerine Türk ismi verildi?
İsim verilmekle kalmayıp ülkenin tüm yönetim kademe birimlerine bakanlıklara ve üniversitelere bunlar yerleştirildi?
Neden bunlar ülkenin en verimli alanlarına/topraklarına yerleştirildi ve ticaretle, sermaye ile sanayi ile desteklenerek ülke ekonomisinde söz sahibi oldular? Mesela Vehbi Koç ilk iş hayatına Ankara Ulus'taki eski Meclis Binasının çatısını aktararak ( kiremitlerini) sermaye edinmiş ve hükümetlerden destek görmüş...
Bugün bu insanların sayısı ne kadardır?
Türkiye'nin hangi yörelerinde ağırlıklıdırlar?
Tusiad'ın aslı astarı nedir? İçlerindeki yapılanma gerçekten tam biliniyor mu? Bunların rotaryen lions vb. yapılanmalarla ilişkileri var mı? Bu yapı bugüne kadar hep sağ hükümet dediğimiz yapılanmanın daha doğrusu Türk toplumsal değerlerinin karşısında niye durdu ve durmakta?
Ülke ekonomisinin kötüye gitmesinde, pahalılıkta, enflasyon yükselmesinde, batıya bağımlılıkta, montaj sanayi de, ve bugüne kadar milli ekonominin kurulmamasında bunların payı var mı?

Yeşil çam filmlerinde bilhassa Ermeni asıllı ama Türk adı almış star yıldız yapılmış bu insanların sinema yolu ile Türk toplumsal değerlerine indirdikleri öldürücü darbelere karşı neden bugüne kadar tedbir alınmamış ve toplumun çoğu bunları Türk bellemiş filmlerine gitmiş, imamlar hocalar hep kötülenmiş dine küfr edilmiş bunlara bugüne kadar niye göz yumuldu?
Kezban Hatemi diyor ki "insanlar artık iç çamaşırlarıyla geziyorlar."
Bende diyorum ki Kamu Ahlakı diye bir kavram var mı? Varsa ne demek? Toplumun örf ve adetlerine değerlerimize, inançlarımıza aykırı olan bu görüntülere hakkıdır diye bir kılıf uydurmak toplumun ahlakının tamamen bozulması ve raydan çıkması, çöküntüyü hızlandırması ve güherçile gibi her yere sirayet etmesi anlamına gelmez mi?
AKLIMA GELEN SORULAR... SİZİNDE AKLINIZA GELSİN İSTEDİM...

Ve iş dönüp dolaşıyor eğitim meselesine odaklanıyor. Ben öğretmen olarak bu zaviyeden kendi adıma bu işi sorguluyorum. Ha bu benim kendimi kendimi sorgulamam. Kimseye karşı kesinlikle bir ithamda bulunmuyorum. Söylediğim her cümle kendimi bağlar. Kimse alınmasın. Hele de öğretmen camiası. Katılırsın ya da katılmazsın. Düşünce ve fikir yürütme yorum sizlere ait.

Değer ölçüsü para olan

Öğrenciyi bu noktada hedef kitle belleyen

Bir ideale talip olmayan

Kendini geliştirmek için çabalamayan

Kuruşunu duruşundan önde tutan

Yivi silik vida gibi her deliğe uyan birisine

Milyonlarca tl maaşta versen

Böylelerinin milli eğitime

Bir nokta dahi katkıları olmaz.

Yüzde ne verdi yerine

Ben kendimi yüzde ne kadar aşıp

Daha iyi olgunlaştırdım diyebilseydik keşke.

Eğer eğitim yaralıysa

İdealsiz ve duruşu olmayan

Değer kaygısı bulunmayan

Kendine öz eleştiri yapamayan

Kimlik kargaşasına düşüp

Kendine gelememiş

Ülkenin misyonundan uzak

Öğrenci yetiştirme yerine

Bana ne dersime girer çıkarım

Diye övünen

Bir zihniyete sahip olmak lığımızdandır

Eğitim gönül işidir

Ve..... Bir ömür fidesinin meyvesidir

Eğitim bedir ve uhuda katılıp ta

Fitneye mahal hazırlayanların işi hiç değildir.

Zafer Allah'ın

Sefer imanlı gönüllerindir.

*****

Kendisiyle yüzleşemeyen korkularından kurtulamaz

Özlemlerimiz dile gelsin, Lal olmasın dilimiz

Yolumuz neredeyse, ahlakımızda öyledir…

İnsan olmaktan başka, ne kalır geriye! Biz neyiz?