SÖZ - SÜKÛT - DİLİNİN BELÂSINI ÇEKENLER-1
30 Ocak 2015, Cuma 00:00Söz ola kestire başı
Söz ola kese savaşı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz
Kişi bile söz demini
Demeye sözün kemini
Bu dünya cehennemini
Sekiz uçmağ ede bir söz
Yunus
Gerçekten tatlı söz, cehennemi 8 katlı cennet yapar. İnsanlar dilleri ile yaşadıkları ortamı, hanelerini cennette cehennemde yapabilir. “Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır” demişler.
Cenâb-ı Allah; “tatlı dilli, güler yüzlü olmayı emrediyor”, “güzel sözlü olmak sadaka vermekten daha evla”([1]) buyuruyor.
Peygamberimiz de “güler yüz, tatlı dil, sadakadır”([2]) buyuruyor. Az, öz ve doğru konuşmayı tavsiye ediyorlar. Dil 50 gramlık bir uzuvdur ama insan onun sayesinde cennete de, cehenneme de gidebilir veya bu dünyasını cennet de, cehennem de edebilir. Nitekim büyükler:
“Sözlerin iş bitiren cinsten olsun, baş götüren cinsten değil. Yani bedelini başınla ödeyeceğin şeyleri dilinle söyleme.” demişler.
Cemil Çiftçi’nin “Maktül Şairler” isimli güzel eserini okuyacak olursak, dilinin belâsına kurban giden, kelleyi kestiren, ömrünü eza, cefa ve çilelerle zindanlarda geçiren nice insanları görürüz. Bunları yazarken de; haksızlık karşısında susacaksın, dilsiz şeytan olacaksın, bazılarının dediği gibi, karışmayacaksın, konuşmayacaksın, çalışmayacaksın manasına değil. Yersiz ve lüzumsuz konuşmayacaksın.
Yunus baştaki şiirde ne güzel diyor: “Kişi bile söz demini, demeye sözün kemini.”
Makbul İbrahim Paşa, Yunan sahillerinde bir Rum balıkçının çocuğudur. Esir edilir ve Manisalı dul bir kadına verilir. Keman eğitimi alır, Kanuninin dikkatini çeker, saraya aldırır, paşa, vezir ve sadrazam olur. Kanuninin kız kardeşi ile evlenir. On üç sene sadrazamlık yapar. Adı makbul İbrahim Paşa olur. Şurası çok dikkat çekici ki; Osmanlı kültür potasının güç ve kudretine bakın ki, dul bir kadının yetiştirdiği bir delikanlı, devletin en zirve noktasına çıkabiliyor. Kanuni bu adama; “yaşadığım müddetçe idam ettirmeyeceğim” diye yemin ve güvence verir. Verilen bu büyük yetkiler, taltif ve takdirler paşayı azdırır ve kendisini dev aynasında görmeye başlar, birçok hatalar yapar, birisi de konumuzla ilgili olanıdır.
Balkanlara yapılan bir sefer dönüşü, Hıristiyanların DNA’larına yerleşen heykel sevgisi depreşir ve birçok heykeli getirip At Meydanına diktirir. Figânî isimli bir şair; “Dünyaya meşhur iki İbrahim geldi, biri Hz. İbrahim’dir put yıkan, biride Makbul İbrahim Paşadır put diken” mealindeki şu beyti söyleyince, İbrahim Paşa onu idam ettirir.([3])
Dü İbrahim âmed be-ruy-i cihân
Yeki büt şiken şod yeki büt nişân
Ama “eden bulur” demişler. Bu İbrahim Paşanın azgınlıkları had safhaya varınca, Kanuni yemin ettiği için bu adamdan kurtulmanın yollarını arar, ulemaya sorar. Alimler derler ki; “sen yaşadığım müddetçe idam ettirmeyeceğim demişsin sultanım, uyku yarı ölüm demişler, uyuyan kişi hayatta sayılmaz, dolayısıyla siz uykuya yatın, bizde bu adamdan kurtulalım” demişler, birazda hile-i şer’iyye yaparak paşayı idam etmişler, ondan sonra da Maktul İbrahim Paşa diye anılmış.([4])
Bu hususta söylenmiş güzel sözlerden ve şiirlerden bazıları:
“Akıl kemale erdikçe söz noksanlaşır. Senden soruluncaya kadar susmak, susturuluncaya kadar söylemekten daha hayırlıdır.” Hz. Ali
“Yerinde söz söyleyen, özür dilemek zorunda kalmaz.” Fatih Sultan Mehmet
Çok geveze ve köse birisi hiç durmadan konuşurmuş. Birisi demiş ki “iyi ki bu adamı Allah köse yaratmış, öyle olmasa berber tıraş edecek zaman bulamazdı!..”
“Düşünmeksizin söz söyleyen kişi, nişan almaksızın tüfek atan avcıya benzer.” Türk Atasözü
“Çok dinlememiz, çok okumamız ve az konuşmamız için, iki kulağımız, iki gözümüz ve bir dilimiz vardır.” Diyogenes
“Kendi dişlerimin arasında olmasına rağmen kendi dilime hâkim olamıyorsam, başkalarının diline nasıl hakim olayım.” Benjamin Franklin
“İnsan ne söylediğini bilmeli, fakat her bildiğini söylememelidir.” Namık Kemal.
“İnsan şişirilmiş bir balon gibidir. Ağzı açılınca söner.” Kaşgarlı Mahmut
Ebu Hanife’nin yüzüğünde “gulil hayr ve illa feskut- Ya hayır söyle yahut sus” yazarmış. Boş boğaz ile pisboğazın başı dertten korkulmaz imiş.
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi, 263.
2- Ahmet b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 344-360.
3- Cemil Çiftçi, “Maktul Şairler”, Kitabevi Yayınları, İst. 1997, s. 183.
4- Hester Donaldson Jenkins, “Pargalı İbrahim Paşa (Makbul-Maktül İbrahim Paşa),
Yeditepe Yay. Çev: Nilüfer Epçeli, İst. 2011, s. 4, 9, 32.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.