SÖZ YERE DÜŞTÜ ÇÜNKÜ
12 Haziran 2020, Cuma 08:56Havai fişekler fırlatılıyor gökyüzüne.
Işıl ışıl ve rengarenk.
Renklerin her türü var içinde.
Kırmızı, mavi, sarı, yeşil, turuncu. Kahverengi ve daha başka renkler.
Sonra eller havaya kalkıyor ve belden çıkartılan tabancayla gökyüzüne mermiler sıkılıyor yüzlerce kalabalığın arasından.
Gecenin zifiri karanlığında sokaktaki ilkelliği gören halkımız pencerelere ve balkonlara koşuyor. Acaba ne var? Ne oluyor?” diye.
Macera tutkunu olanlar da evinde ve elinde şayet silah varsa gökyüzüne bir kaç mermi sıkarak sokaktaki ilkel şenliğe katılıyor. Masum insanların can güvenliği, eşikteki beşikteki bebeklerin korkuyla yerinden fırlaması kimsenin umurunda değil.
Eskiden kırsalda görürdük gökyüzüne mermi sıkmayı.
Şimdi her yerde görüyoruz.
Şehrin göbeğinde, merkezinde, çeperlerinde.
Kırsalda bile halkımız eğlenmek adına havai fişek modasına ayak uydurdu. Halkımızın kahir ekseriyeti kötüyü örnek edinme noktasında oldukça ustalaştı.
Yahu hani yasaklanmıştı ve atılmayacaktı havai fişek?
Eğlenmek adına özel günlerde tabancalar çıkartılıp mermi de sıkılmayacaktı?
Asker uğurlamalarında gördüğümüz bu manzaralar insanı ürkütüyor.
Askere gidecek gençlerin evlerinin önünde ve otogarlardaki görüntüler anlaşılacak gibi değil.
Pandeminin ilk günlerinde 21 Mart’ta yayınlanan bir genelge ile eskere gidecek gençlerin toplu uğurlanması yasaklanmıştı. Dolayısıyla havai fişek, havaya mermi ve “En büyük asker bizim asker” havaları da yeri ve göğü inletmeyecekti.
Ne oldu?
Ne olacak?
İmam bildiğini okumaya devam ediyor.
Yasak hikâye.
Sorumsuzluk şahane.
Sonra genelgeleri, yasakları takip eden ve gereğini yapan sorumlu yöneticiler kaldı mı memlekette?
KORONA VİRÜSTE DE BENZER MANZARALAR
Bu konuya geçmeden önce iki husustan bahsetmek istiyorum.
Sosyal mesafe mi?
Fiziksel mesafe mi?
Son günlerdeki sokak manzaralarına bakıyorum.. Bizdeki daha çok ve hatta “cuk” diye fiziksel mesafe tanımına uyuyor.
Fiziksel mesafe yani olabildiğince yakınlaşma ve nerdeyse gözleri kapalı vaziyette birbirlerini elleme. Birbirlerine dokunma.
Sosyal mesafe ise daha başka bir tanım. Sosyal mesafe pandemi dönemlerin de insanlarla yakınlaşmamayı, insanlardan uzak durmayı ifade eden bir kavram. Mesela insanlarla aramıza 1-2 metre mesafe koymak gibi.
Fiziksel mesafe insanlara daha yakın olmayı, sosyal mesafe ise insanlara metreyle ölçülecek kadar uzak durmayı gerektiriyor.
Sağlık Bakanımız Dr.Fahrettin Koca aylardır “Sosyal mesafe artı maske artı hijyen” diyor.
Fakat kamu, özel sektör ve halkımız 1 Haziran’dan sonra sosyal mesafeyi bir anda fiziksel mesafeye dönüştürmeyi başardı. Ne de olsa fiziksel mesafeyi seven bir milletiz. Yani “Şapur şupur ya rabbi çok şükür..!”
Sosyal mesafeden fiziksel mesafeye büyük bir hızla dönüş yaptık ülke olarak.
Hızda limit, yoldaki virajda sorun görmedik.
“Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” türküleri ile geçmişte beslenen neslin torunları olarak sahaya topluca indik. Demek ki fazla bir anlayış değişikliğimiz olmamış. Genlerimize büyük çivilerle çakılmış bazı anlayışlar.
Üç ay evinden çıkmayan insanlar oldu.
Bu sürede çok sayıda insanımız sağlığını kaybetti.
Beş bin civarında insanımız vefat etti.
300 bine yakın iş yeri kapandı.
İnsanların ekonomisi bozuldu.
İnsanların ekonomisi bozulunca, ülkenin de ekonomisi bozuldu.
Fakir ve zengin gelir kaybına uğradı.
Kimileri için fazla değer ifade etmese de devlet bir takım yasaklar getirdi.
Hüzünlü bir ramazan ayı ve ramazan bayramı yaşadık.
Bütün bunları neden yaşadık?
Bunlara neden göğüs gerdik?
Korona denen bela yüzünden..
Vakalar azalınca devlet tedbirleri gevşetti.
Peki tehlike geçti mi?
Sağlık Bakanı her gün ve her vesileyle “Tehlike geçmedi. Aman dikkat edelim. Kurallara uyalım” diyor. Ayrıca her akşam açıklanan yeni vaka sayıları da tehlikenin geçmediğini gösteriyor. Ülkemizde her gün 1000’e yakın yeni vaka meydana geliyor. Bu arada yaşadığımız şehirde de vaka sayıları artmaya başladı.
Dikkatli olmak gerekiyor ve tedbirleri elden bırakmamak gerekiyor.
Fakat devlet ne derse desin, Sağlık Bakanı ve ilgili kurumlar ne kadar çabalarsa çabalasın halkımız bildiğini yapıyor.
Daha önce belirlenen yasakların kalkmasından sonra cadde ve sokaklara koşarak çıkan halkımız “Ev de iyice sıkılmıştık” diyerek, meydanlarda ve sahillerde göbek atıyor. Piknik yerlerine akın ediyor. Piknik alanlarında bitişik vaziyette mangallar yakılıyor. Çeşitli oyunlar oynanıyor.
Bu sokaklarda göbek atma modası yakın zamanda bizim Zafer Meydanı’nda da yapılırsa şaşırmamak lazım. Taklidi seven bir halkımız var çünkü. At göbeği senden korkup kaçsın korana.
Bakın değerli okuyucular yeni hayat, kontrollü hayat olacaktı.
Yeni hayat hiç de öyle olmadı.
Olabildiğince genişledik ve rahatladık.
Sosyal mesafesiz toplu ulaşıma bir anda geçtik.
Yetmedi.. Ayakta yolcu sayısını da artırdık.
AVM’ler de sosyal mesafe sözde kaldı.
Marketlerde sosyal mesafe sözde kaldı.
Kamuda ve özel sektörde sosyal mesafe sözde kaldı.
Servis araçlarında sosyal mesafe sözde kaldı.
Şehirler arası ulaşımda otobüste, trende, vapurda, uçakta sosyal mesafe sözde kaldı.
Restoranlarda, kafelerde sosyal mesafe sözde kaldı.
Maske kullanımı da ciddi oranda sözde kaldı.
Fiziksel mesafe sosyal mesafenin önüne geçti.
Peki neden?
Söz önemini yitirdi de ondan.
Anlayacağınız söz yere düştü. Anlatan çok, anlayan az.
Gene de söyleyelim.. Sağlık Bakanı Dr.Fahrettin Koca ısrarla “Sosyal mesafe, maske, hijyen” diyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.