ŞU ANLARIMIZI İYİ DEĞERLENDİRELİM
23 Nisan 2020, Perşembe 08:57Günlerin değerini bilmeyenlerin aldanmaları ve kaybetmeleri kaçınılmazdır.Bu değerin ne kadar faziletli ve önem ihtiva ettiği içinde bulunduğumuz bu süreçte daha bi anlaşılmalı ve hayatın her anını hakkını vererek geçirmeliyiz.
Hayat önümüzde bizi nelerin beklediğini bilmediğimiz bir çizgi ile başlar.Doğumdan ölüme kadar devam eden süreçte insan ne yapması gerektiği,nasıl yaşaması gerektiği,hayatın anlamını ulvi değerler açısından yakalayarak hergün bir önceki günden daha verimli bir şekilde geçirmelidir.
Bir işi ertelemek yani onu yarına bırakmak, yarın senin, benim bir başkasının vs. sonunun ne olduğunu bilmeden düşündüğümüz bir istasyondur.İnsanların yarın yaparım dediği işler için bakalım vakti saati ömrü yetecek mi?
Yani işi ertelemek yerine vaktini iyi kullanarak yapmak gerekir. Yarın yaparım bir Müslümanın lügatinde yer almamalı derim.Yarın gelirim,yarın yaparım,yarın giderim,yarın.yarın.yarın.
Olmuyor işte hep işleri yarınlara havale edip kendimizden kaçmak üzerimizde sürekli bir borç yükü bırakmak gibidir.Yarın değil kardeşim mümkünse hemen yap.Dahası planlama gereği işini yarına bırakma. Savsaklama.İhmal ve beceriksizliğin en sevdiği sığınaktır,yarına ertelemek.
Atalarımız demiş ki;”Bugünün işini yarına bırakma”.
Bugün’den iş yarına kalmayacaksa çok çok çalışıp plansız olmak yerine işi takvime göre düzenleyip işleri zamanında ve yerinde yapmak daha hayırlıdır.Çünkü yarının gelmeyeceğini düşünmemiz lazım.Belki yarın hiç olmayacak.
Başarılı olmanın en güzel,en gerçekçi en verimli yollarından biri işleri belirli bir zaman dilimine yayarak yapmayı alışkanlık haline getirmektir.Plansız programsız dosyaların arasında kaybolmak zamanı öldürmek gibidir.Ne verim alabilirsin,ne başarılı olabilirsin.Kendini yorar ve bıkkınlıktab başka bir şey elde edemez o da seni sonra diğer yapacağın işler için gevşeklik meydana getirir.
Zor işler nasıl olur ? Vakti saatinde yapılmayan ufak tefek birikenlerin başına açtığı gailelerdir.Gıldır gıcık işler nasıl da birikmiş örseliyor yüreğini.Yoruyor hiç belli etmeden,zorluyor, omzunu beynini, bedenini.
Demek ki vaktim yok diyenlerin bahanesi iş planlamacı olmayanlardan olmalarıdır.
En önemli bir mesele de vakit disiplini bozmamaktır.Planlama yaptığın saatte yerinde olmak,varsa toplantılarına katılmak veya bir görüşme yapmak şeklinde akış plan dahilinde sürdürülmelidir.Sözünde duran uğramaz zarara.Tabi bunları biz yerine getirirken başkalarının da aynı titizliği göstermesini beklemek elbette hakkımızdır.Değilse randevulaşıp ta sözümüzü yerine getir(e)memek hem bizi mahcup eder hem de karşıdaki şahsın,arkadaşın kul hakkına girmiş oluruz.Bu aynı zamanda bizim kişilik ayarlarımızın da bozulması anlamına gelir.
Kimsenin hakkını yemeyelim,kimsenin hukukunu çiğnemeyelim.
Sadakat her zaman ve her yerde öncelikli olmalıdır.Hem vaktimizi israf etmeyelim hem de başkalarının vaktini israf etmeyelim.Böyle olunca da ortaya adaletli bir yaklaşım ve ortak paydaşlar ortaya çıkar ki böyle bir toplumda bütünlük,anlayış,şahsiyet gelişimi olumlu sinyaller verir.
Bu arada şu anda okullarından uzak kalan öğretmen ve öğrencilerimiz içinde bahsetmek gerekirse: okulda geçen günlerin şu anda mumla arandığı bir dönemdeyiz.Hepimiz okulu gerçekten özledik.Arkadaşlarımızı ve diğer çalışmalarımızı,öğretmenlerimizi özledik.Lakin durum ortada.Bir virüs tehlikesi var ve biz devletimizin aldığı tedbirlere harfiyyen uymak zorundayız.Öyleyse uzaktan eğitim kapsamnında okulumuz eve taşındığına göre bizde bulunduğumuz ev ortamını imkanlarımız ölçüsünde okula çevirmemiz lazım. Hem biliyor musunuz benim yıllarca savunduğum bir ölçüm vardı kendi çapımda.Görev yaptığım her yerde bahsederdim.Öğrencilerin okul hayatına katılmaları gibi anne babaların da okula gelmesi gerekir derdim.
Bak bugün o durum ayağımıza geldi.Varmısınız değerli Velilerimiz eğer müsaitseniz çocuklarınızla birlikte hem evde hemde ödev de birlikte iş birliği yapmaya çalışmaya,işi önemsemeye,eğitimin önemini yeterince anlamaya,kavramaya ve gerecek değerini vermeye?
Okulun veli ve öğrenci nezdinde tek geçerli bir aktivite ortamı olmadığını en iyi okulun evde anne baba terbiyesi olduğunu ve ev halinin çocuğun ilk öğretmeni olduğunu,çocuğun evde aldığı edep ve terbiye mekanizmasını dışarıya yansıttığını bilmemiz gerekir.
O nedenle boş vakit diye bir kavram yoktur.Boşa giden ve geri gelmeyecek olan durum vardır.Tabi iyi değerlendirirsek ne ala.
Değerlendirme ise bize lazım olan hayatta kullanmamız gerekenleri iyi bilmek ve kendi kabiliyet ve yeteneklerimize uygun iş ve beceri geliştirmektir.
Faydalı ilgi alanları ile bütünleşeme şahsiyet oluşumu vatan ve millet sevdasıyla süslenir.
Değerlerin zenginleştirildiği ve gelişimin insan fıtratına uygun olarak ele alınıp fırsat verildiği toplum yapısı sosyo-ekonomik şartların getirdiği zorlukların kolayca aşılmasına ve değerlerimizin kuşaktan kuşağa yaşatılmasına fırsat vermek demektir.
O nedenle başta öğrenciler olmak üzere:Günlük işleri bir plan dahilinde yapmak2-Bugünün işini yarına bırakmamak 3-Belli bir hedef belirleyip odaklanmak 4- Beklenmedik gelişmeler için ihtiyati vakit ayırmaya çalışmak 5-Ve mutlaka çalışmak için kendimizde bir ilham ve azim bulmak iradeyi doğru yerde kullanmak önemlidir.
Eğitim öyle bir sistem olmalı ki;Okulda bir saat bile olsa öğretmensiz geçen bir dersten tutun,TV yayın akışına varıncaya kadar, medya yayın basın dağıtım organları ve tüm neşriyatın haleti ruhiyesine kadar sokakta yürüyen insanın neler düşünebileceğini etrafına bakarak tahmin edip ona uygun ihtiyaç ve diğer materyalleri uygun ortamlarda hazırlayacak yaklaşımlara varıncaya kadar düşünülmesi ve uygulanması gereken bir çaba ve milli bir davadır.Davası olmayanın hayali de olmaz.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.