SÜRGÜN-1
09 Haziran 2015, Salı 00:00Şair Eşref Abdülhamit döneminde Mısır’a sürülür ve malı müsadere edilir. Bunun üzerine Şöyle yazar:
Koçan şeklinde hıfzettim, getirdim Mısır’a birlikte
Gıyaben haczedin kim, müşterisi kum kadar çoktur
Hicap etmekteyim amma, efendi doğrusu lâfın
.....mden başka bende hacze layık ma-melek yoktur
Osmanlı Hanedanı tarihte birçok sürgün olaylarına sebep olmuşlardır ama, Tarihin en dramatik sürgün olaylarını da kendileri yaşamıştır. 1924’te çıkarılan bir kanunla, Osmanlı soyuna az veya çok bulaşığı olan herkesi, eşiktekini, beşiktekini, ihtiyarlarını, doğmayanlarını kim varsa, hepsini bir hafta içinde, 600 sene namla, şanla, şerefle idare ettikleri memleketlerinden çıkmaya mecbur etmişler, “vur deyince öldüren” cinsten bazı işgüzarlar bu bir haftayı bile çok görmüş ve bir gecede apar-topar yataklarından terlikleri, pijamaları ile insanları kaldırıp trene veya gemiye bindirip yurt dışına kovmuşlardır.
Yılmaz Öztuna’nın kaydına göre Atatürk sadece erkeklere uygulamak istediği bu kanunun, İsmet İnönü’nün ısrarı ile kapsamı genişletilmiş, dünyada eşi ve benzeri görülmeyen bir uygulamaya imza atılmıştır.([1])
Bu sürgün kadınlar için 28, erkekler için 50 yıl sürmüştür. Ölülerini bile doğdukları ve sahibi oldukları topraklara sokmamışlardır.([2]) Hanedan mensuplarının her birinin bu sürgün hayatı, dramatik bir roman olacak kadar ibretli ve acıklı olmuştur. Aile üyelerine değil, onların bulaşığı olan insanlara bile neler yapıldığına, nelerin reva görüldüğüne bir misal:
Sultan Abdülhamit kızı Naime Sultanı Gazi Osman Paşa’nın iki oğlundan Kemalettin paşaya, Zekiye Sultanı da diğer oğlu Nurettin Paşa’ya verir ve evlendirir. Hanedanı ihraç kanunu çıkınca; “karılarınızı boşayın burada kalın siz büyük bir askerin oğlanlarısınız” demişler ama onlar asla böyle bir şeyi kabul etmemişler.
Gazi Osman Paşa’nın oğlu, Bir zamanlar müşir yani mareşal olan Nurettin Paşa, 1953’te Fransa’da bir Ermeni ailesine ait küçük bir otelde, yokluk içinde can vermiştir. Diğer oğlu Kemalettin Paşa ile Naime Sultan İstanbul’dan kovulduklarında 25 yaşlarında bir Çerkez kızıyla evli Cahit isimli bir oğlanları vardır. Bunlar Fransa’ya giderler, orada Bülent diye bir oğlanları olur.
Osman Paşa’nın erkek tarafından gelen tek torunu Bülent, annesinin soyu saltanata dayandığı için sürgünde büyümüş, o zamanki Fransız kanunlarına göre Fransa’da doğan çocukların bir ismi de Fransız olması mecburiyeti olduğu için bir de Hery eklemişler ve Bülend Henri memlekete sokulmamış, bir Fransız şövalyesi olmuş ve ancak 62 yaşında Türkiye’ye ancak girebilmiştir.
Okul yıllarında araba yıkayıcılığı yapmış, çoğu zaman aç kalmış ve babası bakkal olan bir arkadaşının babasından habersiz getirdiği bazı bakkal artıkları ile çoğu zaman karınlarını doyurmuşlar.([3])
Yıldırmaz hapislik, işkence, sürgün
Dosta giden âşık düşer mi yorgun
Her sene, her ay, her hafta her gün
Her saat dilimiz Mevlâ’ya gider
Diyen A. Rahim Karakoç’u bu insanlar yalancı çıkarmamış, aç kalmışlar, sefalette yaşamışlar, en süfli işleri yapmışlar ama asaletlerinden bir şey kaybetmemişler, Cumhuriyetin aleyhinde atmamışlar, devletlerini ve milletlerini kötülememişler, ölürken bile şerefleri ile ölmüşler.
Bu sürgün kanunlarını çıkarıp uygulayan insanlarda, şimdi Müslüman Türk milletinin gözünde, gönlünde ve kalbinde yer bulamamış ve onlarda reddedilmiş ve manevi sürgün hayatı yaşamışlardır.
Dipnotlar:
1- Yılmaz Öztuna, “Tarih Sohbetleri”, Ötüken yay. İst. 1988, s. 277.
2- Murat Bardakçı, “Son Osmanlılar”, İnkılâp Yay. İst. 2008, s. 8.
3- Murat Bardakçı, “Son Osmanlılar”, İnkılap Yay. İst. 2008, s.161.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.