Susun Çocuklar, Türkler Geliyor!
11 Şubat 2017, Cumartesi 08:34Avrupalı asırlarca bunlardan öyle korktu, öyle titredi ki, normal vergilerin dışında Türklerle yapılacak savaşlara harcanmak üzere ayrıca Türk vergisi koydular.(1)
Ayrıca Türk Duası ihdas ettiler. Türk Çanı çaldılar. Özel bir ritmi olan bu çan çalınca herkes sokakta ve tarlada nerde olursa olsun durur ve iki dizi üstüne gelecek “Tanrım bizi Türklerden koru” diye dua eder,(2) etmeyenler cezalandırılır, çocuklarını “Türkler geliyor” diye korkutup sustururlardı.
Bu akıncı korkusu(3) Avrupa’nın her tarafını kaplamış haklı olarak. Çünkü akıncılar ne zaman, nerden ve ne şekilde gelecekleri belli olmaz, geldikleri zaman kıyâmet kopar, Ta Lehistan (Polonya), Çekoslovakya, İsviçre içlerine kadar akın yapar, saray basar, şato yıkar, prensleri esir eder dönerdi. Gâzi İskender Bey 1479 Ağustosunda Venedik şehrine akmış ve oraları yakmakla ün salmıştır. Viyana kuşatması dönüşü Türklerin elinde 60 bin esir, 900 bin baş hayvanla dönmüşlerdir.(4)
Akıncı korkusu yakın târihlere kadar devam etmiştir. Avusturya İmparatorluğunun kale ve surlarında “sur gözetleyicisi” adı altında, Osmanlı geliyor mu? Diye devamlı ufukları gözetleyen, kollayan kadrolu memurlar görev yaparlarmış.
Avusturya devleti bu kadroları ancak 1956 yılında iptal etmiş.(5) Fakat Avrupalılardaki Türk Fobisi hâlâ devam etmektedir ki, düne kadar Demirperde Devleti, Rus yanlısı diye kanlı kinli oldukları devletleri bile AB’ne aldılar bizi 65 senedir bekletip almıyorlar. Bu Türk korkusu Avrupalıların DNA’larına yerleştirilmiş olacak ki, hâlâ 21’inci asırda bile bunun tezahürlerini görüyoruz.
Samiha Ayverdi Hanım buna bir misal verir: Yakın târihte Avusturyalı bir kız bir Türk genci ile evlenmiş ama kaynananın bütün ısrarlarına rağmen Türkiye’ye gelmemekte ısrar edince kaynana sormuş ve gelin şöyle demiş: “Korkuyorum, Türklerden de Kara Mustafa Paşa’dan da korkuyorum, çocukken bizi Kara Mustafa Paşa geliyor diye korkuturlardı bu korkuyu bir türlü içimden söküp atamadım” (6)
Akıncıların bu ideal ve halet-i ruhiye içinde neler yaptıklarını şiir diliyle Yahya Kemal Beyatlı’dan okuyalım:
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendikBin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi "ilerle"
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle
Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldanŞimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan
Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla
Cennette bu gün gülleri açmış görürüz dehâlâ o kızıl hatıra gitmez gözümüzde
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Fakat her hususta olduğu gibi, Osmanlının son zamanlarında bu müessese de bozulmuş, akıncılık ruhu kaybolmuş, şanlı akıncıların çocukları, dedelerinin malikanelerinde keyif patlatan mirasyediler oluvermişlerdir.
Dipnotlar:
1-Türk vergisi Leyla Coşan, a. g. e. s. 8.
2-Leyla Coşan, a. g. e. s. 8.
3-Leyla Coşan, a. g. e. s, 60.
4-İbrahim Refik, “Köklerden Göklere”, Albatros Yay. 3. Bas. 2001, s. 62.
5-Yılmaz Öztuna, “Büyük Türkiye Târihi”, Ötüken Yay. 1977, c. 9, s. 426.
6-Sâmiha Ayverdi, “Paşa Hanım”, Kubbealtı Yay. İst. 2009, s. 59.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.