TARİH (1)
01 Ocak 2017, Pazar 10:44Yani kısaca söylemek gerekirse; mâziden, geçmişten bilgi veren ilim dalı. Fertlerin; tecrübe kazanmak, geçmişte yaşanmış olaylardan ibret almak, muhakeme kabiliyetini geliştirmek, yapılan hatalara yeniden düşmemek, böylece mutlu bir hayat tarzı elde edebilmek için yol gösteren, rehberlik yapan ilim.
Onun için okunması, irdelenmesi, üzerinde durulması, önem verilmesi gereken bir husus. Çok faydalı bir bilgi hamulesi. Geleceğe yön verilmesi, mutlu bir hayat tarzının çizilmesi için elzem ve elyak olan fikir kaynağı, tutulması gereken yol…
Bu sebeple Allah ve Peygamberleri de bu ilme yani târih ilmine değer vermişler, tavsiye etmişler, geçmişe dönüp bakılmasını, bu sâyede geleceğin tasarlanmasını emretmişlerdir. Kur’an-ı Kerim de dâhil, Mukaddes kitaplara baktığımızda nerdeyse üçte ikisi târihle ilgilidir. Yüce Allah şöyle buyurur:
“Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.”([1])
Yine Kur’an’da birçok yerde “Sîrû”, geziniz, yürüyünüz, dolaşınız, seyahat ediniz, ibret alınız mânâsına âyetler vardır. Kur’an-ı Kerim’in sekizde biri yani 700 âyetten fazlası insanları araştırmaya ve incelemeye teşvik eden ayetlerdir.([2]) Bunlardan maksat insanların gezip, görüp, ibret alıp, daha iyi daha olgun bir hayat tarzı benimsemesi için, insanoğluna bir i’kaz, bir emirdir.
Târihin ilk devir ve dönemleri olması hasebiyle, ulaşım ve iletişim imkânlarının hemen hemen yok denecek kadar kıt olduğu dönemlerde, peygamberlerin yaptıkları seyahat ve yolculuklara bakıp da hayret etmemek mümkün değil. Hemen hemen hiçbir peygamber doğup büyüdüğü yerde görev yapıp hayatını tamamlamış değildir. Allah’ın yukarıdaki emirlerine ittiba eden, gezen, dolaşan, görevini icra edebilmek için beldeler ve bölgeler aşan insanlardır.
Peygamberler de aynı şeyleri, yani gezip, dolaşıp, araştırıp târihten ibret almalrını tavsiye etmişler, hattâ bizim Peygamberimizin açıkça; “Men verraha mü’minen…” diye başlayan: “Kim bir müminin târihini yazarsa sanki ona hayat vermiş gibidir” mealinde hadisler buyurduğunu Kâtip Çelebi meşhur “Keşfü’z-zunun” isimli eserinin mukaddimesinde zikreder.
İmam Şafi Hazretleri: “Men alleme’t-târiha zâde akleh”, “Kim târih okur ve öğrenirse aklı çoğalır, tecrübesi artar” buyurmuş, meşhur Evliya Çelebimiz de bunu tasdik eden sözler söylemiştir. Târih ilminin kadr ü kıymeti hakkında yerli ve yabancı birçok ilim adamı güzel sözler söylemişlerdir, bunlardan bazıları şöyledir:
"Târih bir milletin hâfızası gibidir. Hâfızası olmayan insan ne ise, Târihini bilmeyen insan da odur.” Osman Turan
“Geçmişine sırt çeviren bir kimse, geleceğini tasarlamayı hak edemez.” Oscar Wilde
“Târih öğrenmeyenler, onu tekrar yaşamak zorunda kalırlar.” Santayava
“Târih kralların, paşaların çiftliği değil, milletlerin tarlasıdır. Her millet geçmişte bu tarlaya ne ekmişse gelecekte onu biçer.” Voltaire
“Gelecekte bizi nelerin beklediğinin en iyi falcısı, geçmişte başımıza gelenlerdir.” John Sheran
"Kökünü beğenmeyen dal, dalını beğenmeyen meyve çabuk çürür." N. F. Kısakürek
“Târihini bilmeyen milletlerin haritasını, başkaları çizer.” Bukle
“Târih ilminin meslek ve mezhebi aziz, faydası çok, meyvesi bol ve gâyesi asildir. Devlet adamlarının vücutları fanidir. Fakat târihten ibret alırlarsa namları ebedileşir.” İbni Haldun.([3])
“Târih, bir anlamda milletlerin kutsal kitabıdır, en önemli, vazgeçilmez kitabı; varlık ve etkinliklerinin aynası; ilham ve kurallarının sicili; ataların torunlarına vasiyeti; hâlihazırın açıklaması ve ona yapılan ilâvedir, dahası, geleceğin numune-i imtisalıdır…” Liah Greenfeld.
Dipnotlar:
1- Yûnus Sûresi, 111.
2- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, Türk Edeb. Vakfı Yay. Çev. Cemal Aydın, İst. 2014, s. 278.
3- A. Ragıp Akyavaş, “Üstad-ı Hayat-1”, TDV Yay, Ankara 2005, c. 1, s. 219.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.