TARIMDA DSİ VE MEDAŞ’I AŞAN SORUNLAR
09 Ekim 2019, Çarşamba 09:39Tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatları bir hayli yüksek. Hem de öyle böyle değil bayağı çok yüksek.
Pancar, mısır, yağlık ve yemlik bitkilerden elde edilen bir dönümdeki ( 2500 metre) kazancın ortalama yüzde 30’u elektriğe gidiyor. 1-2 yıl önce bir saat kullanılan elektriğin fiyatı 20-25 TL iken, İçinde bulunduğumuz yılda bir saat elektriğin fiyatı, 60-90 Tl arasında uygulandı. Bu durum doğal olarak üreticinin maliyetini artırırken, kazancını da azaltıyor.
Peki tarımsal sulamada kullanılan elektriğin fiyatını kim yükseltiyor?
MEDAŞ mı?
Pek öyle sayılmaz. MEDAŞ elektrik enerjisi üreticileriyle, tüketiciler arasında aracılık yapan bir kurum. Parayı peşin verip üretici şirketlerden elektiriği satın alıyor sonra da kullanıcılara satıyor. Dolayısıyla aradaki kar marjının çok yüksek olduğunu sanmıyoruz. Ayrca tarımsal sulamada kullanılan elektrik, Yer Altı Suyu Sulama Kooperatifleri marifetiyle yapılıyor. Konya merkez başta olmak üzere 31 ilçede 3500 civarındaki Sulama Kooperatifi bu hizmeti yapmakla mükellef. Elektrik fiyatları bölgelere ve hatta birbirine komşu olan köylerdeki kooperatiflere göre değişiyorsa, farklı uygulanıyorsa ki öyle, bunun sebebinin yetkililer tarafından bir şekilde açıklanması lazım.
Tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatının yüksekliğinden söz ettik. Üreticiler bu konuda gerçekten çok dertli. Tarafların, paydaşların bir araya gelerek bu sorunu konuşmaları ve soruna çözüm aramaları gerekiyor.
Gelelim başka önemli bir konuya daha..
Konu şu..
DSİ tarımsal sulama amaçlı kuyuları ruhsatsız olduğu gerekçesiyle kapatmaya başladı. Bu normal bir durum mu?
Normal olarak görülebilir.
Çünkü son yıllarda DSİ yeni kuyuların açılmasına ruhsat vermeyince her yerde çok sayıda kuyu açıldı. Bu kuyular gayriresmi olarak çalışıyor. Bu şekilde açılan kuyularda siyasi referanslar etkili oldu. Ya değilse üretici açmaya cesaret bile edemezdi. Neyse bu kuyular kapatılabilir mi, kapatılabilir.Hatta hiç düşünmeden kapatılmalı. DSİ bu tasarrufunda haklı.. Ayrıca geç kalındığı bile söylenebilir.
Normal olmayan durum ne?
Normal olmayan durum DSİ’nin üreticiye verdiği kuyu ruhsatını, kuyunun üzerinde bulunduğu tarlada kullanma şartı. Yani ruhsatlı kuyu sahibi ikinci bir tarlasında, kuyunun bulunduğu tarlanın sınırında ve bitişiğinde dahi olsa kullanamayacak. Kullanırsa yandı. Kuyu ruhsatı hemen iptal ediliyor ve bazı yerlerde de, kuyunun bulunduğu aparatların çevresine beton dökülüyor. Geçen yıla kadar böyle değildi. Üretici ruhsatlı kuyusundan açık ya da kapalı sistemle su çekebiliyor ve ekili başka bir tarlasını sulayabiliyordu. Şimdi böyle bir imkan yok.
İşte DSİ’nin bu uygulamasından dolayı köylerde şikayet ve ihbar yarışı başladı. Köylüler yakın olsun olmasın başka köyleri, aynı köyde yaşayan komşular birbirlerini, akraba akrabayı, kardeş kardeşi takip ediyor ve şikayet ediyor. “Şu köyde tek ruhsatla farklı tarlalar sulanıyor. Bizim köyde şu komşu,bizim birader, bizim enişte,bizim amcaoğlu elinde bulunan tek kuyu ile farklı tarlalarını suluyor” diye. Fazla bir işi kalmayan DSİ bu yüzden bayağı yoğunlaşmış. Üreticiler şikayet için DSİ’ne, şikayeti alan DSİ ekipleri de köylere gidip şikayet konusu kuyuları hak sahibine sormadan, doğru olup olmadığına bakmadan kapatıyor, mühürlüyor ve kuyunun ruhsatını iptal ediyor.
Yani DSİ şunu demek istiyor : Kuyun ruhsatlı bile olsa, o kuyudan elde edeceğin suyu, kuyunun üzerinde bulunduğu tarlada kullanacaksın. Ya değilse kuyuyu kapatır, cezayı keser ve ruhsatını iptal ederim.
Fazla insafsız olmamak lazım.
DSİ ne yapsın?
Emir yukardan geliyor, onlar da uygulamak zorunda kalıyor.Gelen emri uygulamadıkları takdirde “görevi savsaklamak,ihmal” gibi, suçlamalara muhatap kalacaklar.
Diyeceksiniz ki sebep ne?
Neden böyle bir uygulamaya başvuruldu?
Sebep yeraltı sularının seviyesinin hızla düşmesi. Yani suyun azalması. Tarımsal sulamada, suyun bilinçsizce ve fazla kullanılması. İyi de zorlama yöntemlerle fazla su kullanılmasının önüne geçilebilecek mi? Bu şekilde su tasarrufu yapılabilecek mi?
Hiç sanmıyoruz..
Ruhsatlı ve ruhsatsız kuyularla ne kadar çok su kullanılıyorsa, diyelim ki su kaybı oluyorsa kaynaktan su taşıma yöntemlerinin yanlışlığı yüzünden daha fazla su kaybı oluyor. Göl, gölet ve barajlardan açık kanal sistemi ile kilometrelerce uzaklıktaki bölgelere su taşınırken, önemli su kayıpları oluyor. Yani su kaybı sadece kuyu ve tarlada değil. Her alanda bir şekilde su kaybı var.
Başka bir şey daha..
Konya Kapalı Havzası Türkiye’nin en az yağış alan bölgesi.. KOP, kayıp/kaçak suları barajlarda bir araya getirecek ve Konya Ovası’nda sulanabilir arazilerin miktarı artacaktı. KOP, her yıl 414 milyon metreküp ilave su kaynağı sağlayacaktı. Yetmedi, yetmiyor.
Sulama kuyularını çeşitli gerekçelerle kapatmak işin kolay tarafı. Önemli olan devletin ilave su kaynaklarını temin edebilmesi. Bu konuda ilk akla gelen Kızılırmak’tan, Konya Ovası’na açılacak kanallar sistemiyle su getirilmesiydi.Lakin lafta kaldı..
Sonuç.. Ruhsatlı kuyuları bahsettiğimiz sebeplerden dolayı kapatmak doğru değil. Üretimi hiç değilse tarım sektöründe daha fazla zorlaştırmamak lazım.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.