Taş Çorbası
24 Eylül 2022, Cumartesi 02:50Bir gün bir gezginin yolu bir köye düştü. Gezginin geldiğini gören tüm köylüler kendilerini evlerine kapatıp, kapılarını ve pencerelerini kilitlediler.
Gezgin, “niçin hepiniz benden korkuyorsunuz” diye sordu. Ben kendi halinde bir gezginim, sadece gece kalmak için yumuşak bir yer ve yemek için sıcak bir yer arıyorum.
Köylüler “burada bir lokma bile yiyecek yok, çocuklarımız zayıf ve aç. Yolunuza devam edin” diye seslendi saklandıkları yerden.
Ah, ama ihtiyacım olan her şeye sahibim” dedi Gezgin.
“Aslında, sizlerle paylaşmak için biraz taş çorbası yapmayı düşünüyordum.” Pelerininden demir bir kazan çıkardı, suyla doldurdu ve altına bir ateş yakmaya başladı köy meydanında. Sonra büyük bir törenle ipeksi bir çantadan sıradan görünümlü bir taş çıkardı ve suya bıraktı. Yemek söylentisini duyan köylüler merakla evlerinden gezgini izlemeye başladılar. Gezginin “suyu” koklaması ve yapacağı lezzetli taş çorbasının beklentisiyle dudaklarını yalaması onları iyice meraklandırdı. Korkularının üstesinden gelip yavaş yavaş evlerinden çıktılar.
“Ahh,” dedi yabancı, oldukça yüksek sesle, “Lezzetli bir taş çorbası çok severim. Tabii ki, lahanalı taş çorbası, ayrı bir güzel olur ama bulmak zor.” dedi. Köylülerden biri tereddütle de olsa evinden getirdiği küçük bir lahanayı verdi gezgine. Gezgin çorbayı karıştırmaya devam etti. Derken çorbayı tattı “Olağanüstü!!” dedi sonra da “biliyor musun, bir zamanlar ben de lahana ve biraz dana bifteği ile taş çorbası vardı ve krallara layık bir yemek olmuştu.” Köy kasabı bir miktar et bulmayı başardı. Bu durum patatesler, soğanlar, havuçlar, mantarlar vb. ile devam etti. Ta ki köy meydanında herkese yetecek nefis lezzette bir çorba olana kadar.
Herkes çorbanın hayatlarında içtikleri en güzel çorba olduğu konusunda hem fikirdi. Herkes çorbasını içtikten sonra, Gezgin çorba yaparken kullandığı taşı itinayla çıkardı. Güzelce temizledi ve tekrar ipeksi özel çantasına koyup kaldırdı. Köyün en yaşlısı, gezgine çorbada kullandığı taş için büyük miktarda para teklif etti, ama gezgin kabul etmedi. Ve ertesi gün köyden ayrıldı.
Giderken, yolun kenarında duran bir grup köy çocuğuna rastladı. En küçük çocuğa taşı içeren ipeksi çantayı verip, gruba fısıldadı “çorbanın o kadar güzel olmasının nedeni taş değildi, ellerindekini paylaşan köylülerdi.”
İnsanlar hırsa kapılıp elindekine sahip çıkacağım uğruna paylaşmaktan kaçarsa elindekinin de hayrını göremez. Oysa birlik beraberlik güç getirir. Tabi birlik demek elindekini paylaşmak demek. Eee buda bize koyar. Kimse elindekini paylaşmak istemediği gibi birde elindekinin sayısını artırmaya çabalar. Buda elindekini değersizleştirir. Varlık içinde yokluğa sürükler. İnsanoğlunun da hak ettiği budur…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.