TATLI DİL - GÜLERYÜZ
17 Mart 2018, Cumartesi 07:29Bağçe-i âlemi hoş-bû ile doldurdu o gül
Şîve-i nâz ile bülbülleri soldurdu o gül
Güle geldi gülerek gülleri güldürdü o gül
Gül güler miydi güle, gelmese gülzâre o gül
Cenâb-ı Allah az gülmeyi,(1) ama güler yüzlü olmayı tavsiye ediyor. Peygamber efendimiz de; “Güler yüz sadakadır”(2) buyurmasına ve kendisi dâima mütebbessim bir çehre ile durmasına rağmen, kahkahayla katıla katıla gülmez ve insanları bu hususta dikkatli olmaya çağırırdı. O sadece tebessüm ederdi. Azı dişleri görününceye kadar hayatında bir kaç defa güldüğü rivayet edilir. Bu hususta Hz. Peygamber(s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
“Çok gülmeyin. Çünkü çok gülmek kalbi öldürür.”(3)
Bugün yapılan ilmî incelemeler çok gülmenin değil, çok ağlamanın insanı deşarj ettiğini, stres ve sıkıntılarını azalttığını ispatlamaktadır.(4) Hatta kadınların erkeklerden daha uzun ömürlü olmalarını, erkeklerden daha fazla ağlamalarına bağlayanlar vardır.(5)
Fransız Psikiyatrist Patrick Lemoine, ağlamanın depresyona iyi geldiğini söylemektedir. “Göz Yaşlarının Cinsiyeti” adlı kitabında ağlamanın bir çeşit iletişim ve gevşeme yolu olduğunu belirtir ve “erkekler ağlamayı becerebilse şiddet kullanma ve alkolizme yönelmeden vazgeçerler, ağlama onları gevşetir, stres ve sıkıntılarını azaltır”(6) diyor.
“İslâm az gülmeyi, ama güler yüzlü olmayı emreder” cümlesini tekrar edelim. Katıla katıla, kasıla kasıla gülme değil de edep ve terbiye sınırları içindeki gülüşlerin de kadr ü kıymetine paha yetmeyeceğini şairler haber veriyor:
Erbabı bilir, ehline candır gülüşün
Bir başka ufuk, başka cihandır gülüşün
Bir lahzası bin mülk-ü Süleyman’a benzer
Ey sevgili esrar-ı nihândır gülüşün
Veysel Öksüz
Hz. Mevlânâ’nın şu sözü de ne kadar içten ve derûnî: “Bulursanız insanlara gül verin, bulamazsanız gülüverin”
Bir Arap atasözünde şöyle denir; “İnsanın misafirlerini güler yüzle karşılaması, yedirdiği yemekten verdiği ziyafetten daha hayırlıdır, daha iyidir, daha hoştur”
Onun için Cenâb-ı Allah(c.c.) Hz. Musa ve kardeşi Hz. Harun’u Firavuna gönderirken; "O'na karşı yumuşak ve güler yüzlü ol, gönlünüincitme”(7) buyurmuştur.Firavuna yapılacak muamele, gösterilecek tavır bu olursa, Müslüman’ın Müslüman’a göstermesi gereken muameleyi biz takdir edelim.
Sadrazamlıktan azledilip İzmir’e vali gönderilen Kamil Paşa hiç gülmeyen bir insanmış. Eşref onun için şöyle yazmış:
“Payü marı, çeşmi mûru, nânı molla kesnedid,
Lütfü nisvan, künhü Yezdan, ruhu insan kesnedid
Saydığım şeylerde bazen emri mâkûs olsa da,
Vali Paşa’yı fakat ömründe handan kesnedid!..”
Yani:
Yılanın ayağını, karıncanın gözünü, imamın ziyafetini kimse görmemiştir.
Kadının lûtfunu, ulûhiyetin esrârını, insanın ruhunu kimse görmemiştir.
Saydığım şeylerin bazılarını belki görenler olmuştur
Fakat Vali Paşa’yı gülerken, ömründe kimse görmemiştir.(8)
Osmanlı devleti ispanya’ya Saffet Efendi diye bir zatı elçi göndermek istemiş ama bazıları demiş ki; “Sultanım Saffet efendinin yüzünde tik var, özellikle heyecanlandığı zamanlar gözünü defalarca kırpar... İtimatnamesini sunmak üzere İspanya Kraliçesinin huzuruna çıktığında bu tik başlarda Kraliçe gülüverirse veya yanlış anlarsa diplomatik skandal olur” demişler bunun üzerine Fuat Paşa elçi olarak gönderilmiş.(9)
Dipnotlar:
1- Tevbe Sûresi, 82.
2- Ahmet b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 344, 360.
3- İbrahim Canan, a.g.e, c.17, s. 612.
4- Adem Tatlı-Mehmet Dikmen “Merak Ettiklerimiz”,Cihan Yay. İst. 1998, s, 361.
5- Tan Gazetesi, 02.09.1983.
6- Milliyet Gazetesi, 18.10.2002.
7- Taha Sûresi, 44.
8- Hilmi Yücebaş “Şâir Eşref Bütün Şiirler ve Hatıraları”, İst. 1978, s. 207.
9- La Baronne Durand De Fontmagne, a. g. e. s. 46.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.