Tedbir Almak

25 Ocak 2018, Perşembe 07:59

A+
A-

Allah’a hamd, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) salât ederim.

Çevremizde ve dünyada olup-bitenler herkesi hassaten bizleri rahatsız etmektedir. Bizlerin fert olarak, vatandaş olarak dua ederek katkıda bulunmayı vazife addediyorum

Cenab-ı Hakk, K.Kerimde: "Ey iman edenler! Tedbirinizi alın da..." (1) buyurmaktadır.

Allah-ü Teâlâ bizleri, tedbirli olmamız konusunda uyarıyor. Tedbirli olmak, dinimizin emridir. Tedbir, her işin sonunda olabilecek bütün ihtimalleri düşünerek en hayırlısını seçmektir.

Rasulü Ekrem (s.a.v.) efendimiz buyururlar:

'Tedbir gibi akıl, güzel huy gibi asâlet olamaz." (2)

Akıllı adam, korktuğu başına gelmeden önce onun çaresine bakar, gereken tedbirleri alır. Tedbir almak, problemleri çözmekten daha kolaydır. At çalındıktan sonra ahırın kapısını kilitlemek neye yarar?

Güzel işler, en güzel tedbirlerden meydana gelir. Akıllı insanın görevi bu olmalıdır. Aklın kıymeti bu yolla anlaşılır.

İnsan, içinde bulunduğu zamanın daha ilerisini düşünmek, istikbali hesaplamak zorundadır. Bundan dolayı da ölçülü hareket eder. Ölçü nisbetinde davranışlarını ayarlar. İşin sonunun nereye varacağını, ileride nelerin olacağını bilemediği için uyanık ve tedbirli olur.

Başarılı insan tedbir almakla gelecekte olumsuzluklarla uğraşmak için kaybedeceği zamandan kazanır. Başarılı insanlar için olumsuzluklar karşısında tepki vermek yerine tedbir almak bir farklılık değil gerekliliktir. Oluşabilecek olumsuzlukları önceden kesin olarak tahmin etmek mümkün değildir fakat tedbir almak çözümdür.

“Akıl, sonradan ah çekmek için değil, önceden düşünüp tedbir almak içindir.” Hz. Mevlana

K. Kerimde Yüce Allah(cc):

“ Allah tarafından onlara kuşatıcı bir azabın gelmesinden veya farkında olmadan kıyametin ansızın kopmasından kendilerini güvende mi hissediyorlar? “ (3-4)

Tefsir:

"Onlar Allah'ın azabından bir kaplayıcının kendilerine gelip çatmasından..." İbn Abbas der ki: "Kaplayıcı" dan kasıt örtüp bürüyen demektir. Mücahid de onları kuşatacak, bürüyecek bir azab demektir, der. "O günde azab onları hem üstlerinden, hem ayakları altında bürüyecek..."(5) buyruğunda da benzeri bir durumdan söz edilmektedir. Katâde ise başlarına gelecek bir musibet diye açıklamıştır. ed-Dahhâk da yıldırımlar ve kapıları çalan azaplarla şiddetli musibetler demektir, der.

"Veya onlar farkında olmadan kıyametin ansızın başlarına kopuvermesinden kendilerini emin mi gördüler?"

"Ansızın" kelimesi hal olarak nasbedilmistir. Aslında bu kelime mastardır. el-Müberred der ki: Araplardan nekreden sonra hal olarak bir kelimenin gelip kullanıldığı nakledilmiş bir şeydir. Onların; "Bir iş ansızın meydana geldi" şeklindeki sözleridir. en-Nehhâs der ki: Bu kelime umulmadık bir yerden gelen musibet demektir.

"Onlar farkında olmadan" anlamındaki ifade de te'kid içindir.

"Ansızın" buyruğu ile ilgili olarak İbn Abbas şöyle demiştir: Kıyametin koptuğunu belirtecek olan sayha, (çığlık) onlar çarşı pazarlarında ve yerlerinde bulundukları bir sırada kopacaktır. Nitekim ileride de gelecek olan yüce Allah'ın: "Onlar birbirleri ile çekişirlerken kendilerini alacak bir tek çığlıktan başkasını gözlemiyorlar"(6) buyruğunda olduğu gibi.(7)

İnsan, tedbiri sayesinde huzurlu bir hayat geçirir.

Derede abdest almaya hazırlanan adam, Nasreddin Hocaya sorar:

- Hocam, abdest alırken yüzümü ne tarafa döneyim.

Hoca hiç düşünmeden cevabı yapıştırmış:

- Pabuçlarının olduğu yöne dön.

Ne güzel hazır cevap.

Düşündürücü, güldürücü, tedbir öğretici bir cevap.

Atalarımızın dediği gibi:

-Tedbirde kusuru olan Takdire bahane bulur.

Tedbir bizden takdir Allah’dandır.

Vallahi güzel etmiş

Billahi güzel etmiş