TEMMUZ SICAĞINDA ZAM
05 Temmuz 2021, Pazartesi 08:17Bahar ayları yağışsız ve serin geçti.
Yağmur yağmadı, sıcak da olmadı bu yıl bahar aylarında.
Doğa kısır ama hayat pahalıydı.
Hayat pahalılığı özellikle son birkaç ayda verimsiz geçen bahar aylarına inat son ayların popüler tabiriyle karabasan gibi çöktü insanların üstüne.
Derken yaz mevsiminin en yakıcı ayı olan Temmuz geldi, yakıcı ve kavurucu ateşiyle.
Geldi ama Temmuz yalnız yüzleri değil, daha çok cepleri yakarak hayatımıza acımasızca girdi. İlk günün ateşinden cepler delindi. Cüzdanlar, kasalar, keseler, kazançlar bu sıcak karşısında daha ilk gün eridi.
TEMMUZ SICAĞINDA ZAM
Baştan söyleyelim: Piyasalarda bulunan mal ve hizmetlerin fiyatlarının artması geçmişten günümüze iktidarların başının en büyük belası. Ülkemizde iktidarlar güçlü olsun ya da olmasın fiyat artışlarıyla bir türlü mücadele edemiyor. Bunun yolu henüz bulunabilmiş değil. Fiyat artışları ve zamlar fitili çekilmiş bomba tesiri yaratıyor ülkemizde. Öte yandan toplum katmanlarındaki gelir/gider dengesizliği insanların üzerinde yedi şiddetinde deprem etkisi yaratıyor yapılan her zam sonrasında.
Hiçbir iktidar mal ve hizmetlerin fiyatını belli aralıklarla da olsa dolaylı/dolaysız artırmadan ve zam yapmadan ülkeyi yönetemedi.
Hiçbir iktidar döneminde toplumda gelir/gider dengesi de bir türlü sağlanamadı.
Her dönem olan pahalılık ve belli aralıklarla yapılan zamlar, bu ülke insanlarının kaderi oldu. Bu arada yapılan zamlardan daha çok sabit ve dar gelirli kesim mağdur oluyor. Bu kesimin durumunu “iyileştirmek” iddiasıyla ortaya atılan iktidarlarda bu durumu değiştiremiyor.
Gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde zam, yönetenlerin imdat kolu oluyor.
Yönetenler ne zaman dara düşse imdat kolunu çekiyor, zamların toplumda yaratacağı türlü tahribatların boyutuna bakmadan.
Kazançların küçülmesi,
Mal ve hizmete olan ihtiyacın sabit ve dar gelirli kesim için bazı durumlarda da imkansız hale gelmesi,
Üretimin zora girmesi,
İstihdamın daralması,
İşsizlik, enflasyon,
Toplumdaki değer yargılarının zaafa uğraması dini ve toplumsal değerlerin üstüne leke sürülmesi gibi olumsuz gelişmelerde fiyat artışlarını önlemekte etkili olmuyor.
Zam ve pahalılık büyük bir korku ve büyük bir felaket. Buna rağmen hiçbir iktidar “Dur” diyemiyor, bu felakete.
1 Temmuz bizim tarihimizde, Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olarak bilinirdi ama unutuldu.
Kalanlar varsa onlara ömür Denizcilik ve Kabotaj Bayramı ebediyete intikal etmiş olmalı.
Son yaşadığımız 1 Temmuz’da bayramı değil, zamları getirdi.
Hani o hiçbir iktidarın onca cilalanmış söz ve vaatlerine rağmen yapmaktan geri kalmadığı zamları.
Malum, elektiriğe yüzde 15 zam yapıldı.
Bu, bugüne kadar elektirik fiyatlarına bir defada yapılan en yüksek zam olmalı.
Sanayide kullanılan elektiriğe yapılan zamda yüzde 20.
Doğalgaza yapılan zam yüzde 12.
Doğalgaza öncede her ay yüzde 1 oranında zam yapılıyordu.
Tüpgaz zamlandı.
Otogaz zamlandı.
Üniversite öğrenci harçları yüzde 10 zamlandı.
Ana kalemlerde yapılan okkalı zamlar şimdilik böyle.
Elbette bunlarla sınırlı kalmayacak zam karabasanı.
Üretim, imalat tedarik, piyasalara arz, ürün ve hizmetlere ulaşım ve alma aşamalarında da okkalı zamlar mutlaka olacaktır. Anlayacağınız belli ana kalemlerdeki fiyat artışları, insanın gıda dahil her türlü ihtiyaç zincirinde yeni zamlar ve fiyat artışları doğuracak.
Kısacası hayatımızda elektrik ve doğalgazla elde edilen ne varsa tamamının fiyatı artacak.
Temmuz ve sonrasında gelen aylar çok fena yakacak ve çarpacak.
Yazıya son noktaya koymadan önce önlenemeyen zam belasıyla ilgili bir bilgiyi paylaşalım.
TÜİK verilerine göre 2018 yılından günümüze kadar tüm abone gruplarında elektrik fiyatı yüzde 122 oranında zamlandı.
G-20’nin 2020 verilerine göre, G-20 ülkeleri içinde satın alma gücüne göre elektriğin en pahalı olduğu ülkelerden birisiyiz.
Son zamlar hepimizi yakacak, kaçış yok.
Temmuz ayı zaten sıcaktı, daha da sıcak olacak.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.