TESLİM OLMAYAN KALMASIN
27 Kasım 2024, Çarşamba 00:17Ruhsal yasalar arasında yer alan Teslimiyet Yasası, hayatı kabul etmekle başlayan derin bir anlayış ve bilgelik sunar. Ancak teslimiyet, birçok kişinin yanlış anladığı gibi boyun eğmek ya da her şeye “tamam” demek değildir. Teslimiyet, en yüksek zekâya ve yaradılışa uyum sağlayarak onun bizim üzerimizden tezahür etmesine alan açmaktır.Kısaca teslimiyet yasası: hayatın akışına uyumlanmaktır.
Teslimiyet, sadece tolerans göstermekle ya da pasif bir kabulle ilgili de değildir. Aksine, içinde derin bir bilgeliği barındırır ve bizi aktif olmaya, çözüm üretmeye, gerçekçi düşünmeye teşvik eder. Bu yasa, bakış açımızı değiştirebilme gerekliliğini ifade eder. Hayatta karşımıza çıkan engeller ve problemler, aslında bizi kendi yolumuzda tutmak için programlanmış rehberlerdir. Başımıza gelen her şey, hakikatimizle doğrudan bağlantılıdır; ancak bu bağlantıyı her zaman göremeyiz. Bu yüzden bazı olaylara “yokuş” bazılarına ise “iniş” olarak bakarız. Oysa iniş ve çıkışlar, bu dünyaya gelmeden önce kabul ettiğimiz ve öğrenmemiz gereken derslerdir.
Biz bu dünyaya, kendimizi var etmek ve yaşam amacımızı gerçekleştirmek için geldik. Hayat, sürekli bir aynalama yaparak yaşadıklarımız aracılığıyla bizi bu yönde ilerletmeye çalışır. Ancak, çocukluktan bu yana geliştirdiğimiz bilinç kalıplarıyla çoğu zaman kendi kendimize engel oluruz. İşte bu noktada Teslimiyet Yasası devreye girer. Kontrol edemediğimiz her şey, aslında bizi kendi yolumuza çekmek üzere programlanmıştır. Ancak ego, devreye girerek “Olmalıydı!” ya da “Olmamalıydı!” gibi düşüncelerle bizi yanıltır. Çoğu zaman isteklerimizin ve hırslarımızın esiri olarak kaygı ve endişe içinde yaşarız.
Burada hatırlamamız gereken temel kural şudur: Hayat, ne olursa olsun seni desteklemek için vardır. Karşımıza çıkan her olay ve durum, kendimizi gerçekleştirmemiz adına bize sunulan bir fırsattır. Hayatı bir anne-baba şefkatiyle bizi sarmalayan bir öğretmen gibi görüp, ona sırtımızı dayadığımızda ve bakış açımızı geliştirdiğimizde, kapalı gibi görünen yollar açılabilir. Eğer o yol bizim için doğru değilse, başka bir yola yönlendirildiğimizi fark edebilir ve hakiki yolumuzu bulmak üzere ilerleyebiliriz.
Bunu başarabilmek için hayata kendimizi açmamız ve “an”da yaşamayı öğrenmemiz gerekir. Yaradan’la sürekli bir frekansta olmayı seçtiğimizde, doğal bir akış yakalarız. Bu akış, kaygı ve endişeden kurtulmamızı, esnek ve akıcı bir şekilde ilerlememizi sağlar. Allah’ın gücünü arkamıza aldığımızda ise teslimiyetin gerçek anlamını deneyimleyebiliriz.
Unutmayın ki yaptığınız işleri severek yapmak ve sevdiklerinizi yapmak, teslimiyet yasasının sırrını çözmek için önemli bir metottur. Çoğu zaman, koşullara bağlı bilinç kalıplarımızla hayatın bize sunduğu fırsatları göremeyiz ve “Bu olmamalıydı” diyerek burun kıvırırız. Oysa karşımıza çıkan her şey, en yüksek hayrımız için vardır. Koşullanmalarımız nedeniyle hakikatimizle bağdaşmayan şeylerin peşinden koşarken hem enerji tüketiriz hem de tatminsizlik yaşarız.
Eğer geniş bir bakış açısıyla hayat amacımıza doğru bilinçli bir şekilde aksiyon alırsak, hem yolculuktan hem yol arkadaşlarımızdan hem de sonuçtan derin bir tatmin duyarız. Buna başarısızlık olarak gördüğümüz deneyimler de dahildir. Çünkü teslimiyet, tüm bu süreçleri kapsayan bir yasadır ve bizi destekleyen, ancak uygulaması kolay olmayan derin bir bilgelik sunar.
Ruh, gerçek anlamda teslim olduğunda, kişi bu dünyaya cennetini indirmeyi başarır. Anda yaşamayı öğrenir ve her an Yaradan’la güçlü bir bağlantı kurarak yolculuğuna devam eder.
Sevgili okurlarım, dilerim ki her anınız teslimiyet içinde geçsin. Sevgiyle kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.